Türkiye'nin müzik ve medya endüstrisinde kimsenin dokunamadığı çok ilginç bir olay var.
Yaklaşık on beş yıldır Türkiye’de yayın yapan müzik televizyonları müzik yorumcularından albümleri için çektikleri video kliplerin yayınlarından para istiyor ve alıyor. Bu durum yıllardır müzik emekçisinin kanayan yarası oldu, herkes bu konudan yakınıyor ama hiç kimse de bir şey yapamıyor.
Müzik kliplerini para ile yayınlama trendi Türkiye’de Kral TV ile başladı. Özellikle iki binli yılların başında albümlerin satışları iyi olduğu için müzik şirketleri bu paraları veriyordu. Daha sonra albüm tirajları düşünce müzik şirketleri bu paraları verememeye başladı. Bu kez müzik şirketleri direkt albüm yapan şarkıcılarla muhatap olup onlardan reklam gibi klip gösterim bedeli adı altında paralar istemeye başladı. Son birkaç yılda biri hariç Türkiye’de yayın yapan tüm müzik televizyonları bu modaya uyup klip yayın bedeli anlaşmaları yapmak için tarife oluşturdular. Şöhret olmak isteyen gençler ve pazara yeni giriş yapan solistlerin büyük bir bölümü adlarını duyurmak amacıyla bu anlaşmaları yaptı ve televizyon kanallarına çok ciddi paralar ödedi. Bu şarkıcıların hemen hemen hepsi birikimlerini bu klip gösterim bedellerine harcadı ve harcamaya devam ediyor. Ben müzik piyasasında evini, arabasını satıp albüm ve klip masraflarına yatıranı da duydum, bankadan bunun için kredi çekeni de duydum. Bu nasıl şöhret tutkusudur anlamadım. Aslında televizyon kanallarını bu paralı klip gösterme tarifelerine biraz bu “saf”lar da neden oldu. Saf diyorum, kimse kusura bakmasın ama son yıllarda özellikle gençler müziği ve video klipleri YouTube aracılığı ile keşfederken, bu saflar hala geleneksel televizyonlara para veriyorlar. Onu da boş verin, hiçbiri çıkıp dünyada sadece Türk medya sisteminde olan bu uygulamaya karşı çıkmadı ve kuzu kuzu bu paraları ödedi.
Müzik Kanalları Klipleri Nasıl Yayınlıyor?
Bugün Türkiye’de üç tane büyük müzik televizyonu var. Power Grubu, Number One Grubu ve Kral Grubu. Bu gruplara ait Powertürk , Number One Türk TV ve Kral TV Türkçe içerikli klipleri yayınlıyorlar. Bu kanallara ek olarak Dream TV ve uydu aracılığı ile yayın yapan diğer müzik televizyonları da klip yayını yapıyor. Şu an Türkiye’de müzik televizyonculuğunun geldiği noktada sadece Powertürk ve TRT Müzik paralı klip uygulaması yapmıyor, diğer tüm televizyon kanalları klip gösterim bedeli reklam anlaşması adı altında paralı klip yayın tarifelerine sahip.
Çok samimi olarak Powertürk’ü tebrik etmek istiyorum. Bir gün bile paralı klip yayınlama konusunu gündemine almadı. Bu konuda grubun sahibi Cem Hakko her defasında müzik emekçisinin hakkını korudu ve “parayı ver klip yayınla” moduna girmedi. “Hak et öyle yayınlansın” stratejisi geliştirdi. Geri kalan kanalların tamamı paralı klip tarifelerini uyguladı. Türkiye’nin en büyük gruplarından biri olan Doğuş Grubu, Kral Grubunun paralı reklam yayını yapmasına göz yumdu. Doğan Medya Grubu, Dream Türk’ün paralı klip tarifesine izin verdi. Türkiye’nin tek aileden gazeteci olan medya patronu Karacan grubu da buna izin verdi. Oysa üçü de çok büyük markalar, üçünün de çok havalı CEO’ları ve reklam müdürleri var. Neden bu üç televizyon kanalı reklam içeriği alacak içerik üretmek ve reklam cirolarını arttırmaya yönelik strateji geliştirmek yerine işin kolayına ve “helal” olup olmadığı da tartışılan paralı klip yayınlama yolunu seçtiler bilinmez.
Tarifeler El Yakıyor
Bugün diyelim ki bir şarkılık bir single yaptınız, buna bir de klip çektiniz. Bunun piyasa koşullarında size ortalama maliyeti 50 bin TL olacaktır. Klibinizi halka ulaştırmak için televizyon kanallarına servis ettiniz ve şarkınızın tutup tutmayacağını görmek için beklemeye başladınız. Bu aşamada, kamunun malı olan frekanslardan yayın yapan müzik televizyonlarına gittiğinizde size “reklam anlaşması yapalım klibinizi yayınlayalım” şeklinde bir teklif getiriyorlar. Tarifelerse muazzam.
Kral TV bir klip gösterimi için 400 TL + KDV yani yaklaşık 472 TL istiyor. Number One Türk T , aylık 20 ile 30 bin lira arasında bir tarife biçiyor. Dream Türk 5 ile 10 bin lira arasında bir para talep ediyor. Günde ortalama beş ya da altı kez klipinizi yayınlamak isterseniz, Kral TV için 1 klip gösterimi 472 TL x 5 klip x 30 gün = 70.800 TL ödemeniz gerekiyor. Buna Number Türk’ü de eklerseniz bir, 20 bin daha eklemeniz lazım, maliyet 90.800 TL oluyor. Yanına bir de DreamTürk TV’yi de ekleyelim hadi oda en düşük bütçeden hesaplansın, bütçemize 5 bin TL eklersek 90.800 + 5.000 = 95.800 TL’yi gözden çıkartmanız lazım. Matematik dersi gibi oldu ama Türkiye’nin müzik endüstrisinin yaşadığı bu sorunu en yalın biçimde anlatmak için bu hesapları yapmak lazım.
Mantık Nasıl İşliyor?
Bu kanallarda klibiniz yayınlandığı zaman bunlara eğer Powertürk TV’de eklenirse bu durumda şarkınız patlamış oluyor. Hemen eklemek istiyorum, Powertürk TV klibinizi çok katı olan bazı kriterlerle yayınlıyor. Yani orada ne torpil geçiyor ne de başka bir şey.
Sadece 1 aylık gösterim bedeli için aylık yaklaşık 100 bin lira ödeme yapmanız gerekiyor ki şarkınızı duyurabilesiniz. Peki bir ay yeter mi? İmkansız! Zaman su gibi göz açıp kapatıncaya kadar geçiyor. Sizin şarkınızı duyurabilmeniz için minimum iki aylık bir klip reklam anlaşması yapmanız lazım. Yani yaklaşık 190 bin lirayı gözden çıkartmanız lazım.
Rekabete Aykırı
Müzik kanalları dünyada yayınladıkları müzik içerikleri için eser sahibine telif öder. Bizde ise olay nerdeyse tam tersi. Bir şarkının yayınlanması için eser sahibinden para alıyor. Bu etik mi, hukuki olarak doğru mu sorularını bir kenara bırakalım. Bu acaba ahlaki mi?
Bir emekçinin ürününü toplumla buluşturmakla görevli olan bir yayın kuruluşunun, bu buluşturma karşılığında reklam bedeli adıyla para alması bence çok kötü bir durum. Bu konu Türk müzik endüstrisinde 15 yıldır tartışılıyor ama hiç kimse bir şey yapmıyor. Bunun en önemli nedeni ise “ilişkiler”. O, onun arkadaşı, o bunun arkadaşı, biri kendisini hükümetin adamı olarak pazarlıyor, öbürü kendisini dünyanın en büyük kanaat önderi olarak pazarlıyor. Ama kimsenin de bir şey olduğu yok. Hepsi algı yönetimi ile gemilerini yürütüyorlar.
Peki hadi ahlaktan da vazgeçtik (ki bunu söylemek bile çok üzücü). İşin hukuki boyutu nedir? Müzik televizyonları resmi reklam anlaşmaları yapıp bu klipleri yayınlıyor. Peki, bu televizyon kanalları bu reklam anlaşmalarını RTÜK’e beyan ediyor mu? Yani X bir kanalın bir şarkıcının klibini günde beş yada altı kez yayınlamak üzere aldığı matrah ve tabii ki elde ettiği gelir RTÜK’e beyan ediliyor mu? Ediliyor ya da edilmiyor. (Cevabını eminim sizde en az benim gibi biliyorsunuz).
Bu klip, yapılan “sözde reklam anlaşması” ile televizyon kanalında bir reklam olarak yayınlanıyor. Peki bu yayın neden reklamlar arasında yayınlanmıyor da içerik olarak sunuluyor? Bu bir suç değil mi? Reklam anlaşması ile yapılan her yayının RTÜK kurallarına göre anons edilmesi gerekmez mi?
Bakın konu çok ciddi bir konu, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın sanata ve sanatçıya ve onların haklarına verdiği, önemi herkes biliyor. Eğri oturup doğru konuşmak lazım, Erdoğan Türkiye tarihinde sanatçılarla iç içe olan, onlara danışan, onlardan fikir alan, ender liderlerden biri. Ülkenin tepesinde müzik üreticisine böyle bir bakış açısı varken, ülkenin bir yerlerinde yaşanan bu tablo çok anlamsız. Bu tablo birde dünyada sadece Türkiye’de yaşanıyor. Bu Türkiye’nin imajına da ters.
Radyo SDÜ Karasal Yayınlara Başladı
Türkiye’de eğitim kurumlarının radyo ve televizyon kurma konusunda çok zayıf. Özellikle üniversitelerin iletişim fakülteleri medyaya adam yetiştiriyorlar ama eğitim verecekleri bir radyo stüdyoları bile yok. Özellikle paralı eğitim veren vakıf üniversiteleri bu konuda çok vahim durumda. Radyo ve televizyoncu yetiştiren bu üniversiteler öğrencilerden yıllık ortalama otuz ile otuz beş bin lira para alıyor ama bir radyo kanalları bile yok. Basit bir internet radyosu kurarak sözde “radyomuz var” diye hava atanlarda var.
Bu konuda devlet üniversiteleri çok başarılı, çünkü devlet üniversitelerinin iletişim fakültelerinin karasal FM frekansından yayın yapan radyoları ve televizyonları var. Bu çok önemli bir konu. Çocuğunuzu medyada çalışmak üzere eğitime yolladığınız üniversitenin bir stüdyosunun dahi olmaması trajikomik bir olay.
Isparta’da eğitim veren Süleyman Demirel Üniversitesi, kendi radyosunu kuran devlet üniversiteleri kervanına katıldı ve 97.0 Fm frekansından “Isparta’dan Dünyaya” sloganıyla yayına başladı. Radyo SDÜ adıyla aynı zamanda internetten de yayın yapan radyo, çok da güzel bir stüdyo kurdu. Şimdi size sormak istiyorum. Çocuğunuzu böyle bir stüdyosu olan bir iletişim fakültesine mi yollamak istersiniz yoksa sınıfta hikâye anlatan akademisyenlerin olduğu bir iletişim fakültesine mi yollamak isterseniz?
Kadın Müzeleri Konferansı
Sabancı Üniversitesi bu yıl doluluk oranında yüzde yüzü yakalayan tek üniversite oldu. Çok kaliteli bir eğitim veriyor bu kalitesini etkinliklerinde de gösteriyor. Bu etkinliklerden biri de 18-20 Ekim tarihlerinde gerçekleştireceği Kadın müzeleri konferansı.
Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi (SU Gender), İstanbul Kadın Müzesi ile birlikte bu yıl ilk kez İstanbul’da düzenlenen Asya ve Avrupa Kadın Müzeleri Konferansı’na ev sahipliği yapıyor. Dünya çapında 19 kent ve 21 uluslararası kurum arasında geniş bir bilgi ve iletişim ağı kurulmasına öncülük edecek bu konferans, dünyanın birçok ülkesinden birçok önemli ismi de ağırlayacak.
Haber Global’in Havası Erken Söndü
Çok büyük bir reklam kampanyası ve iddia ile 24 Eylül günü yayınlarına başlayan Haber Global’in havası biraz erken söndü. Son bir haftadır kanalda patronajın aldığı bazı yönetimsel kararlar sonrasında genel yayın yönetmeni Suat Toktaş, Haber koordinatörü İnan Demirel, haber müdür Bengü Şap ve aralarında Safiye Işıklı gibi iddialı programcıların yer aldığı pek çok programcı istifa etti. Bu yaprak dökümünü merakla izledim. Kanalda yaşanan erken yaprak dökümüne neden olarak kanalın tüm personelinin genel yayın yönetmen yardımcısına bağlanması olarak gösterildi.
Haber Global, yayın yönetmeni Suat Toktaş, Medyaradar’a yaptığı açıklamada ayrılma nedeni olarak “Sebep; CEO ile yönetim üslubundaki anlaşmazlıktır. Birkaç aydır 32 yaşındaki CEO ile yönetim üslubundan kaynaklanan sorunlar yaşıyordum. Ancak kanalı yayına geçirmek için pek çok sorunu sineye çektim” açıklamasını yapınca daha da şaşırdım. Neden şaşırdım biliyor musunuz?
Medyada yaşanan klasik koltuk kavgalarından birine daha şahit olduk, benim burada şaşırdığım konu 32 yaşındaki CEO konusu. Şimdi kimse kusura bakmasın, CEO’luk önemli bir unvandır, belirli formasyonlardan geçmeden bu unvanı alamazsın. Hele 32 yaşında hiç olmaz. Ben kanalın CEO’sunun 32 yaşında olduğunu öğrenince televizyon kanalına karşı duyduğum tüm sempatiyi kaybettim. Medya işletmeleri mesleği gazetecilik olmayanların elinde olduğu sürece bu tarz şeyleri maalesef daha çok göreceğiz.
Emel Sayın Sahnede
Buğulu sesi ile Türk müziğinin en önemli kadın yorumcularından biri olarak tarihe adını altın harflerle yazdıran ve uzun zamandır albüm piyasasından uzak kalan Emel Sayın 3 Kasım Cumartesi İstanbul Bostancı Gösteri merkezinde sahne alacak. Bu konserde Emel Sayın’ı özleyenler güzel bir cumartesi akşamı geçirebilir. Ah birde Emel Sayın yeni bir albüm ya da single yapsa da o güzel sesi bir kez daha dinlesek.
Gülben Ergen’in İnfilakı
Bugüne kadar 10 albüm 5 single çıkaran Gülben Ergen, sözü ve müziği Sezen Aksu’ya ait yeni şarkısı ‘İnfilak’ ile tek şarkılık single projesi ile müzik kariyerine devam ediyor.
Ayrılığın Kitabını Yeniden Yazdı
Geçtiğimiz yaz ‘Unutuverdim’ cover çalışması ile müzikseverlerin beğenisini kazanan İpek Demir, bu kez söz ve müziği kendisine ait olan ‘Ayrılığın Kitabı’ adlı şarkısını müziksevere buluşturdu. Şarkının Antalya’da çekilen klibinde ayrılık sonrası aşk acısını yaşayıp bunu belli etmeyen güçlü bir kadın imajı çizen İpek Demir rol aldı.