Ülke olarak her şeyden arınıp ah keşke biraz daha sağduyulu kararlar alabilsek! Ah keşke birbirimizi daha fazla kucaklayabilsek...
İnsanoğlu koca koca okyanuslarda yüzmeye çalışıp uzay boşluğunda ultra lüks yatlarıyla seyahat ederken bir kaşık suyun dibini neden boylar biliyor musunuz? Sükunetini kaybedip panikle çırpındığı için, can havliyle sağa sola çarpıp etrafındaki tutunacak tüm sağlam dalları kırıp attığı için, kendisine yardım getirecek tüm köprüleri ve yolları yıktığı için, gözünü-kulağını tüm sağduyulu telkinlere kapadığı için...
Halbuki zorlu anlarda bile sakin bir şekilde nefes alıp vermeye devam etse insanoğlu; ne zarar verecek hemen yanındakilere ne de zarar görecek tam ciğerinden!
Suriye yıllar önce birilerinin çizdiği tabloya doğru son sürat gitti gidiyor... Yıllar öncesinden bu yana dile getirdiğim cümleler, bir kısmına göre hayal mahsulüydü diğer bir kısmına göre de ‘aman sus ne gerek var şimdi bunları dile getirmeye’ denen durumların habercisiydi. Fakat o harita su yüzüne çıktı çıkacak!
Suriye büyük bir plan doğrultusunda çok uluslu bir prodüksiyon ile boşaltıldı, yakıldı, yıkıldı, altı üstüne getirildi... Tüm bunları “bölgeyi terörden arındırıp Suriyelilerin topraklarına güvenle dönmesi için” yapıyoruz diyenlerin zamanla YPG, PYD, ABC, EST, SDG ve aklınıza gelebilecek bilumum harf oyunlarıyla terör örgütlerini meşrulaştırması takip etti... Sonra bir gidiyoruz, bir geliyoruz diyerek resmen herkesle dalga geçildi... Ve daha niceleriyle akıl tutulmaları yaşandı... Ben hatırlamıyorum ama bir de büyüklere sorayım dedim ve yetmiş, seksen yaşını devirmiş çınarlara sordum. Onlar da; ‘biz de böylesi akıllara zarar durumları daha önce hiç görmedik ve duymadık’ dediler...
Uzun lafın kısası süresi tam belli olmamakla birlikte Suriye Rusya’ya, Irak’ta İran’a herkesin aklıyla dalga geçilerek bırakıldı! Çok iyi gideceğini ve uzun süreceğini düşünmemekle birlikte nereye kadar ve nasıl ilerleyecek bu “Vasi ülkeler” programı yaşayıp göreceğiz elbette.
‘Vasileri ve bu yetkiyi onlara verenleri’ bir kenara bırakıp bizden yana genel tabloyu okuduğum zaman şunu görüyorum; Türkiye ve IKBY aynı karmaşık duygular içerisinde şu an Araf’ta gibi. Her iki tarafın birbirinden başka dostu olmadığını daha iyi kavrıyoruz. Çünkü bu coğrafyanın temel taşı olan Türkiye ile birlikte önemli bir Kürt taşı olduğu da unutulmamalı. IKBY Yönetimi ve başta Mesud Barzani olmak üzere Barzani Ailesi’nin teröre karşı tavrı, mesafesi ve onlarca yıl süren kararlı mücadelesi tıpkı Türkiye gibi. Her iki tarafın geçmişten gelen sevgisi, saygısı ve vefası ortada. Köklü kültür sarmaşıkları ile birbirine sımsıkı bağlı olan Türkiye ve IKBY daha fazla başlıkta yan yana gelmeli, teröre karşı ortak kararlarda birleşmeli.
Bununla birlikte IKBY ve Irak bünyesindeki Türkmenler de uzlaşıdan yana köprülerini sağlamlaştırmalı. Çünkü Irak bütününe bakıldığında istikrarın garantisi olarak Kürtleri ve Türkmenleri görüyoruz.
Şu an kime ihtiyacımız var biliyor musunuz?
Şu an rahmetli edebiyatçı Mehmet Uzun gibi yüreklere ihtiyacımız var... Şu an Mehmet Uzun gibi işiyle, kalemiyle, kelamıyla, vatan bilinciyle var olanlara ihtiyacımız var... Şu an hem Kürt olmanın gururunu dünyaya haykıran hem de Lazın, Gücünün, Romanın, Çerkez’in gönlünde taht kuranlara ihtiyacımız var... Şu an attığı her adımla gönüllere Türkiye Tohumları ekenlere ve yeni yeni köprüler inşa edenlere ihtiyacımız var...
Dünya siyaseten tabuların yıkıldığı bir süreci yaşarken, sokakların nabzı çok gergin atarken, uluslararası komplolar zıvanadan çıkmışken, kim kime dum duma haller canımızı sıkarken köklü geleneğe sahip iki kültür olan Kürtlerin ve Türklerin yan yana durması gerekiyor...