Dünya bir Mehmet Uzun'u tanıdı! İkincisini tanır mı, Allah bilir...
Türkiye’den boy verip naif duygularını yüklediği kalemi ile dünyaya mâl olan Mehmet Uzun ölümünün 11.yılında bir kez daha anılmadı!
Geçtiğimiz haftalarda bir köşe yazımda Mehmet Uzun’un vatan sevgisine, aldığı tüm tehditlere rağmen aşkla icra ettiği edebiyatını terör örgütünün maşası yapmadığına, yurtdışında öğrendiği kalan sayılı yaşam günlerini “beni vatanıma götürün orada ölmek istiyorum” diyerek sükunetle karşılamasına...
Mehmet Uzun edebiyattaki ustalığının yanı sıra insani duyguları ile de muhteşem bir insandı. Onun hakkında bu kadar bilgiyi nasıl mı biliyorum?
Biliyorum çünkü Mehmet Uzun benim büyük kuzenim. İdolüm. Hayranı olduğum bir yazar.
Ölümünün ardından tam onbir yıl geçti. İlk yıllarda gerçekleşen bir iki lafta anma töreni dışında kalemi ve duygulu cümleleri ile dünyayı aralayan bu adamı kimse hatırlamadı, anmadı, unutturulmaya çalışıldı.
Sağlığında üzerinden siyasi rant elde etmeye çalışanlar saman alevi misali yok oldu bir anda.
Mehmet Uzun bölge insanının kirli oyunlar ile kandırılmaya çalışıldığının, asıl meselenin Kürtlerin menfaati değil tam aksine mağdur edilmesi üzerine olduğunu çok iyi biliyordu.
Bölge halkına reva görülen her anlamda yoksunluğu ve terörü asla kabul etmeyen, her ölümle derinden üzülen biriydi.
Bu sebeplerden dolayı çok ama çok doluydu. Cenaze töreninde vasiyeti üzerine siyasi hiçbir girişime izin verilmedi. Sadece okurları, akrabaları, dostları, sevenleri vardı.
Güneydoğu insanı Mehmet Uzun’u her anımsayışta derin derin içini çekerek can verdiği kitapların isimlerini sıralıyor.
Sadece kitapların isimleri mi hafızalarda kalan?
Tabi ki hayır. Kitapların içinde yer alan her satır her kelime okurlarının zihninde adeta mimli. Aşıkların dizesi, üzgünlerin veryansını, hasret çekenlerin ilacı Mehmet Uzun’un kelimeleri.
Türkiye’nin ve romanlarına konu olan şehirlerin tanıtımını şairane cümleler ile donattığı bunca eseri dünya edebiyatına kazandıran Mehmet Uzun için biz neler yaptık peki? Hiç ...
Okurları her yıl onun anısına yapılacak anma töreninin programını beklerken tüm 11 Ekim’lerde Mehmet Uzun yine yetim ve öksüz bırakıldı.
Bu konuda hepimiz suçluyuz! Eşi, çocukları, kardeşleri, akrabaları, okurları... Hepimiz fazlasıyla suçluyuz.
Halbuki Mehmet Uzun; bölgeden yükselen bir renk olarak gençlere yol gösterici yapılsa, her yıl onun adına edebiyat yarışması yapılsa, ölüm döşeğindeki vatan sevgisi her bireye aşılansa, hep şikayet ettiğimiz “okumayan toplum” durumunu onun ışığı ile aydınlatmayı denesek, söyleşiler ve okumalar yapılsa,
...
Yapılacak çok fazla başlık var. Yeter ki isteyelim, yeter ki bölgenin aydınlanmasında Mehmet Uzun meşalesini yakalım…