Osmanlı'da Umûr-ı Nâfia Nezâreti veya Nafia Nazırlığı ya da Nafia Nezareti diye bilinen bakanlık, 1848 yılında Sultan Abdülmecid tarafından devletin imar işlerini yürütmek amacıyla kuruldu.
Osmanlı’da Umûr-ı Nâfia Nezâreti veya Nafia Nazırlığı ya da Nafia Nezareti diye bilinen bakanlık, 1848 yılında Sultan Abdülmecid tarafından devletin imar işlerini yürütmek amacıyla kuruldu. Karayollarını ve demiryollarını geliştirme görevi de bu bakanlığa veridi. Bakanlık, Cumhuriyet’in ilanından sonra Nafia Vekaleti’ne, 1945 yılında da Bayındırlık Bakanlığı’na dönüştürüldü. 2011’de de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı adını aldı.
Cumhuriyetin ilk yıllarında bir bölümü Nafia Vekaleti, bir bölümü de İktisat Vekaleti’ne bağlı olarak yürütülen ulaştırma ve haberleşme hizmetleri 1939’da Ulaştırma Bakanlığı’na verildi.
1945 yılında bu iki sektördeki hızlı gelişmeler, Bakanlık teşkilatı ve diğer birimlerin arttırılmasını gerektirdi ve 1983’te Bakanlık teşkilatı ve görevleri yeniden düzenlendi. Önce Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’na bağlı olan, Demiryollar Limanlar ve Hava Meydanları İnşaatı Genel Müdürlüğü (DLH) Ulaştırma Bakanlığı’na bağlandı.
1993’te Başbakanlığa bağlı Denizcilik Müsteşarlığı kuruldu ve bu sektörün Ulaştırma Bakanlığı ile bağı kesildi.
2000 yılında Telekomünikasyon Kurumu Ulaştırma Bakanlığı’nın ilişkili kurumu olarak faaliyete geçirildi. 2002 yılında Denizcilik Müsteşarlığı tekrar Ulaştırma Bakanlığı’na bağlandı. KİT Statüsündeki Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü de Ulaştırma Bakanlığının ilgili kuruluşları arasına dahil edildi. 2004 yılına gelince Türksat da bakanlığın ilgili kuruluşu oldu. 2007’de ise bu kez adında Türkiye Cumhuriyeti ibaresi olan Karayolları (TCK) da Karayolları Genel Müdürlüğü adıyla (KGM) Bakanlığa bağlandı.
1 Kasım 2011 tarihli KHK ile bakanlığın teşkilat yapısı değiştirildi ve kim, neden istediyse bakanlığın adı da Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme halini aldı.
Sanki denizcilik ulaştırma faaliyeti değil gibi, bakanlığın adına özellikle eklendi.
9 Temmuz 2018 tarih ve 703 No’lu KHK ile bakanlığı adı, bu kez de Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı (UAB) diye değiştirildi.
Havacılıktan, denizciliğe, karayolundan telekominikasyona kadar çok geniş ve farklı iş kollarını bünyesinde bulunduran bu bakanlığı son 20 yılda önce denizcilik sektöründen gelen Binali Yıldırım, daha sonra da bayındırlıktan gelen Ahmet Arslan, karayolcu M. Cahit Turhan ve şimdi de İstanbul Büyükşehir Belediyesi kökenli Adil Karaismailoğlu yönetiyor.
Bakanlık, fiziksel olarak gerçekleştirdiği; müteahhit seçimi ve garantili ödeme gibi yöntemler nedeniyle eleştirilen otoyol, köprü ve havalimanı faaliyetlerinin yanı sıra çok değişik alanlarda milyarlarca liralık yatırımlar yaparken, bu işleri nasıl ve niçin yaptıklarını da anlatan toplantı ve çalışmaları yapmaktan geri kalmıyor.
Bunun yanı sıra önemli bir toplantı olarak, aylardır hazırlıkları yapılan geleceğin ulaşım- haberleşme sistemlerinin ele alındığı ve 6-8 Ekim tarihleri arasında İstanbul Atatürk Havalimanı’nda gerçekleştirilen 12. Haberleşme ve Lojistik Şurası’na da başarıyla ev sahipliği yaptı.
Lojistik, mobilite, dijitalleşme sloganı veya ana başlığıyla yapılan bu Şura’da
"Milli Ulaşım ve Altyapı Politikası" vizyonuyla Transporttech Conference, 55 ülkeden bakan veya yardımcılarının katıldığı Ulaştırma Bakanları Yuvarlak Masa Toplantısı, sektör oturumları, ikili görüşme ve paneller düzenlendi.
Şûra'da kara, demir, deniz ve hava yolları ile haberleşme sektörlerinden yerli ve yabancı üst düzey yöneticiler kapalı oturumlarda bilgi paylaştılar.
Oturumlarda, dünyayı değiştirecek mega ulaşım projeleri, COVID-19 sonrası dünyada ulaşımın ve bütünsel kalkınmayı destekleyecek ekonomi ve ulaşım koridorlarının gelişimi konuları ile bölgesel sorunlar ve çözüm önerileri masaya yatırıldı.
12. Ulaştırma ve Haberleşme Şûrası sonucunda Sektör Çalışma Grupları’nın, vizyon kurulunun ve akademik danışmanların destekleriyle “Türkiye Ulaştırma Politikası Strateji Belgesi”, “Karayolu, Denizyolu, Demiryolu, Havayolu ve Haberleşme”, “Sektör Öngörü Raporları” ve “Lojistik, Dijitalleşme, Mobilite Vizyon Raporları” paydaşların erişimine açıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılarak bir konuşma yaptığı Şura, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun “Sonuç Bildirgesi” ile kapandı.
Siyasi muhalefet tarafından haklı veya haksız çok fazla eleştirilen Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ve tüm sorumluluğu üstlenen Bakan Karaismailoğlu ve ekibi uluslararası nitelikteki bu toplantıdan alnının akıyla çıkmasını başardı. Çoğu zaman sadece konuşmak için yapılan bu tür toplantıların kalıcı izler bırakabilmesi
gerçekten zordur. Bu kez bu iş başarıldı.
Mutlu yarınlar Türkiye’m.
[email protected]
Atatürk Havalimanı etkinlik merkezi oldu
Yolcu trafiğine kapatılması ve pistlerin bitimine hastane yapılmasını doğru bulmadığımız Atatürk Havalimanı, 12. Ulaştırma ve Haberleşme Şûrası için tam donanımlı bir etkinlik merkezine dönüştürüldü. 15 bin m2 kapalı alanı, 3 bin 500 m2’lik bina dışına inşa edilen özel üretim sergi alanı olmak üzere toplamda 35 bin m2’lik bir alanda toplantı yapılması mümkün olabildi. Şura’da, Ulaştırma Bakanları Oturumu için özel imalat bir salon ve 500 kişi kapasiteli VIP alan kuruldu. Bu sayede 500 ve 1000 kişilik toplantı alanlarındaki sekiz farklı salonda eş zamanlı toplantı yapılması mümkün hale geldi.