Evet efendim bu hafta yine sanat dolu bir haftayı geride bıraktık. Sanat gerçekten ruha terapi gibi gelen şifacıl bir unsur. Bu hafta yolum Arter'e düştü. Arter'de bakalım neler gözlemlemişim.
Gill Eatherley’nin küratörlüğünü üstlendiği Uçurtma Zamanı başlıklı sergi, Jackie Matisse’in uçurtmalarını tüm göz alıcılıklarıyla Arter’in yüksek ve alçak tavanlı, aydınlık ve karanlık farklı alanlarında ilk kez boylu boyunca sergileyerek onlara iç mekânda bütünlüklü bir bakış sunuyor. Sergiyle paralel etkinlikler kapsamında düzenlenen, hareket tasarımı ve yönetimini Polly Motley’nin, video ve canlı görüntü tasarımını Molly Davies’in üstlendiği “Deniz Kuyrukları Performansları” 26 Mayıs 2024 tarihine kadar her akşam saat 19:30’da Arter’de ücretsiz olarak gerçekleştiriliyor. Jackie Matisse (1931–2021), imzası hâline gelen uçurtmalarını bundan neredeyse yarım asır önce, 1976 yılında çıktığı bir seyahat esnasında İstanbul semalarında uçurmuştu. Bugün canlı renkleriyle Arter binasının ön cephesinde beliren Gökkuşağı [Arc-en-Ciel,1983] uçurtmalarının, yoldan geçenleri Uçurtma Zamanı adlı sergisini keşfe davet edecekleri, o günlerde aklından dahi geçmemiş olmalı. Köklü bir sanatsal mirasa sahip bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Jackie Matisse, büyükbabası Henri Matisse’in, 1950 yılında, 80. doğum gününü kutladığı Fransa’nın Nice kentindeki evinin tavanına resimlerini çizerken torunlarına verdiği “Elinizden başka herhangi bir iş geliyorsa sanatçı olmayın. Sanat, fevkalade meşakkatli bir yoldur,” nasihatine kulak asmaz. Jackie Matisse’in sanat pratiği, 1962 yılında edindiği bir uçurtmayı ormanda ağaçlar arasında kaybetmesiyle başlar. Bu tesadüfi olay, sanatçının kendi yolculuğuna yön vermesinde etkili olur. 1959–1968 yılları arasında, taşınabilir minyatür monografisi Valizdeki Kutu’nun [Boîte-en-valise] yapımında Marcel Duchamp’a yardımcı olurken edindiği becerilerden de yararlanan Jackie Matisse, boya kalemleri ve fırçalarıyla, bulutların arasında, sualtında, kâğıt, ahşap ve kumaş yüzeylerde gezinen, farklı mecraları ve kıtaları kateden yaratıcı bir serüvene çıkar. Jackie Matisse, sanatı dünyanın dört bir yanında harekete geçiren dinamik bir form olarak gördüğü uçurtmalarını kesmek, yapıştırmak, düğümlemek, katlamak, dikmek, birbirine eklemek, baskı yoluyla çoğaltmak, bağlamak, çizmek, ayırmak, toplamak, lehimlemek ve nihayet uçurmaktan yaşamı boyunca asla vazgeçmez. Gökkuşağı [Arc-en-Ciel] uçurtmaları, kare başlarıyla Arter’in ön cephesinden izlenebiliyor. Dolaşmış Uçurtma Kuyrukları’nın (1977) rengârenk desenleriyle tezat oluşturan Siyah Beyaz Uçurtmalar (1989), aşağı süzülerek atriumun derinliklerine uzanıyorlar. Bunlara hemen yanı başlarında, saf ipekten gövdeleriyle asılı duran Ahmedabad İpekleri [Ahmedabad Soie, 1981] eşlik ediyor. Çarpıcı renklerdeki bu kumaş şeritlerin tam karşısında, aydınlık bir duvarın bembeyaz boşluğunda, Jackie Matisse’in David Tudor ile gerçekleştirdiği 9 Dizi ve Yansımalar (1986) adlı işini oluşturan alüminyum formlar yer alıyor.
Galeri -1’in giriş koridorunun sonundaki duvara asılı
bir makine, kâğıttan bir uçurtma kuyruğunu tavandan yere uzanan sonsuz bir renk
döngüsüyle, hafif gıcırtı ve hışırtılar eşliğinde hareket ettiriyor. Hemen
yanındaki raflara yerleştirilen Şişelenmiş Düşler [Rêves enBouteille,
1981], buluntu malzemelerle üretilmiş ve suyla dolu farklı boyutlarda şişeler
içinde yüzen uçurtma parçalarından oluşuyor. Loş galeri alanına adım atan
ziyaretçileri, Deniz Kuyrukları (1983) adlı video karşılıyor.
Yapıt, Jackie Matisse’in uçurtmalarının Molly Davies tarafından
çekilen sualtı görüntülerini, David Tudor’ın okyanusun derinliklerinde
kaydettiği seslerle bir araya getiriyor. Videoda izlediğimiz uçurtmalar, âdeta
sudan çıkıp gelmişçesine sergi mekânının tavanını katediyor.Uçurtma Zamanı,
ziyaretçileri -3. kata inerken bakışlarını bir kez daha yukarı çevirmeye davet
ediyor. Dev bir mozaik izlenimi yaratan Gökyüzü Pireleri
Sirki [Pouxdu Ciel, 1979], yelken kumaşından üretilerek bir ağ üzerine
sabitlenmiş çok sayıda küçük uçurtmayı keşfe açıyor.
DENİZ KUYRUKLARI PERFORMANSLARI
Hareket tasarımı ve yönetimini Polly Motley’nin,
video ve canlı görüntü tasarımını Molly Davies’in üstlendiği “Deniz
Kuyrukları Performansları” başlıklı dans gösterileri ise, Jackie
Matisse’in Uçurtma Zamanı sergisiyle paralel etkinlikler
kapsamında 26 Mayıs’a kadar her akşam saat 19:30’da Arter’de
ücretsiz olarak gerçekleşiyor. Jackie Matisse’in de üretiminde yer verdiği
sezgisel süreçlere odaklanan performanslar, Arter binasının farklı
alanlarına yayılan serginin geçmişi ve bugünüyle bağlantılar kuruyor. Catherine
Shannon tarafından tasarlanan haute couture kostümler, dansçıları başka
dünyalara ve başka varoluşlara taşıyor. Teknik uygulamasını Philip Roy’un
yaptığı gösteride dansçı olarak Barış Diker, Beste Demir, Diren Ezgi
Yıldızkan, Ekin Ancel, Gizem Seçkin ve Halil İbrahim Aygün yer
alıyor.
HAFTANIN KİTABI: KARANLIKTA ÖYKÜLER
Nerede olursanız olun kitap okuyun. Bu hafta sizlere İngiliz
yazar Barry Pain, daha çok mizahi yazılarıyla tanınsa da, uzun kariyeri boyunca
birçok korku öyküsü ve romanı da kaleme almıştır. 1901’de
yayımlanan Karanlıkta Öyküler, ışığın bir yolunu bulup nadiren sızabildiği
on öyküden oluşur. H. P. Lovecraft’ın Cthulhu evreninin önemli parçalarından
“Kapının Önündeki Şey” adlı öyküsüne ilham kaynaklığı eden “Ölmeyen Şey” de
bunların arasındadır.
Bir tren kazasını saplantı haline getiren bir rahip,
öldürdüğü kurbanının yüzüne yansıyan yeşil ışığı zihninden çıkaramayan bir
katil, gizemli bir gri kedi ve ay ışığının tutsağı olan bir prenses… Hepsi de
Barry Pain’in kaleminin siyah mürekkebine batmıştır.
SOLO BETTER: NURİ İYEM
İstanbul’un ilk art nouveau yapısı Casa Botter, Levent
Çalıkoğlu küratörlüğünde gerçekleşen “Botter Sergileri” serisinin ikincisi
olan “Solo Botter: Nuri İyem” sergisine ev sahipliği yapıyor.
Serginin açılışı İBB Kültür Varlıkları Dairesi Başkanı Oktay Özel, İBB Kültür
Dairesi Başkanı T. Volkan Aslan ile sanatçının oğlu Ümit İyem, torunu Osman
Nuri İyem ve eşi Gizem Kahya İyem’in de aralarında bulunduğu sanat, siyaset, iş
ve medya dünyasından isimlerin katılımıyla 22 Mayıs Çarşamba akşamı gerçekleşti.
Anadolulu kadın portreleriyle tanınan ve toplumsal gerçekçi akımın önde gelen
isimlerinden ressam Nuri İyem’in kendine özgü sanatçı kişiliğini ve
çalışmalarını hatırlatmayı amaçlayan “Solo Botter: Nuri
İyem” sergisi, 23 Mayıs - 29 Ağustos tarihleri arasında Casa Botter’de
ücretsiz olarak ziyaret edilebilir. Şahsen gidin derim. İstanbul Büyükşehir
Belediyesi bünyesindeki İBB Miras’ın restorasyon ve yeniden
işlevlendirme çalışmaları sonucu Beyoğlu hafızasının simge yapılarıyla birlikte
İstiklal Caddesi’nde kültür sanatın yeniden canlanmasında önemli bir rol
üstlenen Casa Botter, “Botter Sergileri” serisinin
ikincisini “Solo Botter: Nuri İyem” başlığıyla sanatseverlerle
buluşturuyor.
Bakar bakmaz duygusal bir yakınlık kurabileceğimiz
imgelere odaklanmıştır Nuri İyem’in sanatı. Her seferinde yeni baştan
yorumladığı ikonik kadın yüzleri, renk ve ışık ile yoğunlaşarak romantik bir
atmosfere bürünen manzaraları, dönemi için köyden kente göçün sembolü haline
dönüşen figürlü kompozisyonları, her türlü yokluğa ve zorluğa rağmen umutlarını
yitirmeyen aşıkların sevgi dolu portreleri onun resim sevgisini toplumun tüm
kesimlerine yayma arzusunun işaretleri ile doludur. Küratörlüğünü Levent
Çalıkoğlu’nun, asistan küratörlüğünü ise İrem Büşra Coşkun’un üstlendiği
bu sergi, yaşadığı coğrafyaya özgü bir öz arayışını üzerinde yoğunlaştığı her
temada çözümlemek üzere tuvalin karşısına yerleşen Nuri İyem’in farklı
dönemlerinden karakteristik çalışmalarını bir araya getiriyor. İBB
Kültür ve İBB Miras ev sahipliğinde düzenlenen “Solo
Botter: Nuri İyem” sergisi, 23 Mayıs - 29 Ağustos
2024 tarihlerinde pazartesi hariç her gün 10.00 - 19.00 saatleri
arasında Casa Botter'de.
GÜNÜN SÖZÜ: SANAT SANAT VE SANAT