Bir zamanlar rahmetli Süleyman Demirel'e "bir bilen" derlerdi. Bu bağlamda Turgut Özal, Necmettin Erbakan ve Bülent Ecevit de ülkenin akil siyasetçileri idi. Keşke hayatta olsalar da onların engin tecrübelerinden, onların fikirlerinden bu ülke faydalanabilse… Hepsi rahmetli oldu.
Keşke efsanevi Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil gibi, Hasan Esat Işık gibi değerler hayatta olsa da bir bilenler olarak onlara da müracaat edebilsek.
Onun için elimizdeki değerleri hem iyi koruyalım hem de onlara gerekli değeri verelim. Bu ülkeye dışişleri bakanı ve başbakanlık yapmış Prof. Ahmet Davutoğlu bu değerlerden biri. Hataları varsa söyleyebiliriz, tartışırız ama onları kişiliklerine zarar verecek, onları küçültecek hareketler fevkalade yanlıştır ve ancak bizlere zarar verir. Aynı şey AK Parti kurucusu, eski hükümet üyesi ve eski Meclis Başkanı Bülent Arınç için, Cemil Çiçek ve daha niceleri için de geçerli.
Gerektiği zaman akil adamlara, bir bilenlere müracaat edeceğimiz insanlara ihtiyacımız var.
Maalesef Abdullah Gül yanlış kişilerden yanlış davranışlar içine sürüklenerek kendini akil adam olarak tasfiye ediyor. Gönül isterdi ki o da partiler üstü kalsın, o da müracaat edilebilecek bir mümtaz siyasi şahsiyet olarak kalsın…
Ama Gül ile bir araya geldi diye Davutoğlu’nu hedef yapmak ve onu rencide etmeye kalkmak yanlış. Aksine Abdullah Gül’ün Davutoğlu gibi insanlara danışması başka insanları dinleyip bugün düştüğü duruma düşmemesi tercih edilmez miydi?