Avrupa'da hala bazı ülkelerde hükümetler nezdinde bile Müslüman kadınlar söz konusu olduğunda onların giyim kuşamına yönelik "ayrımcı" açıklama ve kurallar aslında Avrupa Birliği değerlerine hiç yakışmamakta.
Bir kadının başının “kapalı” ya da “açık” olmasını işe alma ya da vatandaş yapıp yapmama kriteri haline getirmiş olan bazı Avrupa ülkeleri 8 Mart Kadınlar Günü’nü resmi ve abartılı bir şekilde kutladıklarında hiç inandırıcı olmuyorlar.
Bir çok konuda olduğu gibi bu konuda da Müslüman kadınlar “çifte standarta” maruz kalmaktalar. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde bu gerçeği hatırlatmakta yarar görüyorum.
Bugün de dahil olmak üzere şu anda Berlin’de turizm alanında çok önemli bir fuar gerçekleşmekte. Dünyanın en büyük turizm fuarlarından biri olan Berlin Uluslararası Turizm Borsası (ITB) her yıl olduğu gibi bu mart ayında da turizme yönelik en canlı “pazar” konumunda.
Son haftalarda hem Almanya hem de Avusturya’da çok başarılı diplomatik girişimlerle hem Almanya - Türkiye hem de Avusturya - Türkiye ilişkilerinin son dönemde yaşanmak zorunda kalan krizlerden arınmasında çok önemli rol oynayan Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da her yıl olduğu gibi bu yıl da Berlin’de bu fuara katıldı. Turizm söz konusu olduğunda aynı zamanda bir Antalya milletvekili olan Mevlüt Çavuşoğlu’nun ayrıca Alanyalı olduğunu da göz önünde tutacak olursak ne kadar deneyimli bir politikacı olduğunu anlatmamıza gerek kalmaz. Antalya ve Alanya, Türkiye’de turizm sektörünün en önemli kentleri arasında. Hatta Alanya’da bu kenti ikinci yurt olarak benimsemiş olan çok sayıda Alman vatandaşı mutlu bir şekilde yaşamaktalar. Antalya ve Alanya ve çevrelerindeki kıyı kasabaları Alman turistlerin yaz ve kış her zaman çok severek geldikleri güneşin, denizin, tabiatın ama tarihi zenginliklerin ve de kültürel etkinliklerin tadını çıkardıkları harika diyarlar.
Bu nedenle Türkiye’nin Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Berlin’de ülkesinin turizmcilerini desteklemesi çok doğal. Bu amaçla geldiği Berlin’de artık çok iyi arkadaş konumunda olduğu Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel ile de buluşarak Almanya - Türkiye arasındaki konuları görüşmek için fırsat olarak değerlendirirken turizm konusunu da dile getirdi elbette. Dün Viyana’da buluştuğu ve kendisiyle çok iyi bir diyaloğa sahip olduğu Avusturya Dışişleri Bakanı Karin Kneissl ile de görüşmelerinde eminim turizm konusu dile gelecektir.
Çünkü her iki ülkenin Dışişleri Bakanlıkları “seyahat uyarıları” yaptıkları internet sayfalarında Türkiye’ye büyük haksızlık yapmaktalar. Almanya ve Avusturya vatandaşlarını Türkiye’ye gitme konusunda uyarmaktalar. Öyle gerçek dışı iddialar var ki bunlara en başta Türkiye’de iktidara muhalif olan sokaktaki vatandaşlar kızmakta. Türkiye’de muhalefet partilerinin oldukça yoğun seçmene sahip olduğu turistik bölgelere giden Alman ya da Avusturyalı turistler “yüksek sesle cumhurbaşkanını ya da hükümeti eleştirmeyin” şeklinde saçma sapan bir şekilde ürkütülmekte. Türkiye’ye hiç gitmeyen bir Alman ya da Avusturyalı son dönemlerde ülkelerindeki medyanın da “kara propaganda yapması” nedeniyle bu “palavralara” inanmakta.
Alman ve Avusturya Dışişleri Bakanlıkları çok ciddi kurumlardır ve normalde bu tarz “saçmalıkların bakanlık sayfalarında yer alması” en başta tecrübeli Alman ve Avusturyalı diplomatları rahatsız eder. Çünkü Türkiye’yi tanıyan Alman ve Avusturyalı diplomatlar bu yazılanın “palavra” olduğunu da çok iyi bilirler. Artık bu konuda bir düzeltme yapılmasının zamanı geldi inancındayım.
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da yeni hükümetin kurulması aşamasında Almanya'ya geldiğine işaret ederek "Hükümetin kurulma kararının çıkmasından duyduğumuz mutluluğu belirtmek isterim. Esasen Almanya'da yeni hükümetin kurulması kararı sadece Almanya için değil tüm Avrupa için önemli bir haber. Çünkü Almanya'nın özellikle Avrupa Birliği için önemini ve rolünü herkes kabul ediyor" dedikten sonra haklı olarak Almanya'dan Türkiye'ye gidecek turist sayısının bu yıl artacağını belirten Çavuşoğlu hatırlatıp, "Seyahat uyarısını Almanya Dışişleri'nin gözden geçirmesinde fayda var. Son uyarı Türkiye'nin gerçeklerini ve ikili ilişkilerin seviyesini yansıtmıyor. Elbette her ülke kendi vatandaşının güvenliğini düşünmek durumundadır. Bunu anlıyoruz ama bu seyahat uyarısının özellikle şu fuar döneminde gözden geçirilmesinde fayda var. Dostum Sigmar'dan bir kez daha rica ediyorum. Seyahat uyarısı gözden geçirilsin" dedi.
Aslında Sigmar Gabriel de Türkiye’yi ve özellikle Antalya, Alanya ya da Side gibi turizm cenneti köşelerimizi çok iyi bilen biri. Almanların Türkiye’de ne kadar huzurlu, mutlu ve keyifli tatil yaptıklarının tanıklarından. Türkiye’ye yönelik tüm olumsuz propagandalara rağmen Avrupa’dan Türkiye’ye gelen turistler bu anlatılanların gerçek dışı olduğunu yaşıyor ve tekrar, tekrar Türkiye’ye geliyorlar.
Türkiye’de turistlere yönelik en ufak olumsuz bir gelişme söz konusu değil. Tam tersine Türk misafirperverliğinin tadını çıkarmaktalar.
İşte böyle bir turizm cenneti olan Türkiye yapılan “kara propagandayı” ve ürkütme amaçlı “gerçek dışı uyarıları” kesinlikle hak etmiyor.