Türkçe tarih boyunca pek çok coğrafyaya göçler yoluyla taşınarak ulaşmış başka dillerle etkileşime girmiş bugünkü halini almıştır.
Dilimizin doğru kullanımı konusunda gitgide daha özensiz olduk. Dil yaşayan bir varlıktır. Zamanla ürer ve değişim gösterir. Duygu ve düşüncelerimizi dilimiz vasıtasıyla birbirimize aktarırız. Nesilden nesile aktardığımız dilin yaşayabilmesi de ancak onu kullanan toplumun diline hakimiyeti ve korumasıyla mümkün olur.
Türkçe tarih boyunca pek çok coğrafyaya göçler yoluyla taşınarak ulaşmış başka dillerle etkileşime girmiş bugünkü halini almıştır.
Orta Asya, Orta Doğu, Anadolu ve Avrupa'ya kadar yayılan Türkçe günümüzde en çok konuşulan 20 dil arasındadır. Türkçe kökeni binlerce yıl önceye dayanan en eski dillerdendir. Tüm bunların ardından dile milli bir unsurdur diyebiliriz.
Oysa ki son yıllarda Türkçe öyle mi? Okuduğunu anlamakta zorlanan bir nesil yetişiyor. En azından her yıl üniversite sınavlarına giren öğrencilerin sorulara verdikleri cevapların değerlendirilmesi sonucu ortaya çıkan tablo bu.
Okuduğunu anlamamak aynı zamanda yeterli derecede kitap okunmadığını ortaya koyuyor. Ve bu da dolaylı olarak dili körelten bir durum. Giderek daha az kelimeyle konuşan bir toplum olmamızın yanı sıra günlük konuşmalarımıza dahil olan yabancı kelimelerin sayısında artış var.
Öte yandan genç kuşak özellikle sosyal medya yazışmalarında kullandıkları kısaltmaları günlük konuşma diline yansıtır oldu. Kızımdan duyduğum “yeto anne” tüylerimi diken diken etmeye yetti de arttı. Tepki vermemeye, doğrusunu söyleyerek yanlışı yerleştirmemeye gayret ediyorum kendimce. Gençlerin dili eğip bükerek kullanmalarına karşın önemli olan dilimizi doğru kullanan kişilerin örnek olması. Her zaman yanlışın karşısında ne kadar doğrunun olduğuna bakarım.
Burada hemen örnek bir ustayı kaybetmenin üzüntüsü içinde olduğumu eklemeliyim. Sinema ve tiyatro oyuncusu, yazar, eğitmen, değerli sanatçı Can Gürzap geçtiğimiz günlerde hayatını kaybetti. Kendisi aynı zamanda 90’lı yıllardan itibaren doğru, güzel ve etkili konuşma eğitimi veren bir okulun kurucusuydu. Sanatçıya rahmet diliyorum. Görsel medyada çalıştığım ilk yıllar ben de böyle bir eğitim kurumu yoluyla etkili konuşma dersleri almıştım.
Türkiye Radyo Televizyon kurumunun değerli sunucularının eğitim verdiği derslerde öğretmenlerin dile hakimiyeti ve özeni beni etkilemişti. Doğruyu durmadan tekrarlar, kulağa ve oradan belleğe yerleştirirlerdi. Bu vesileyle öğretmenlerim Orhan Ertanhan ile Gülgûn Feyman’a minnettarlığımı belirtmek isterim. Türkçeyi kullanırken gösterdikleri dikkat ve etkileyici konuşmalarıyla sesleri hala kulaklarımda diyebilirim. Dilimizi doğru kullanan örnek insanların artması dileğiyle yazımı Atatürk’ün şu sözlerinden alıntı yaparak sonlandırmak istiyorum. “Türk milletinin dili Türkçedir. Türk dili dünyanın en güzel, en zengin ve en kolay dilidir.”.