Türkiye'de kaptan pilot sayısı yetersiz diyerek, ilgili bakanlıklara başvuran havayolu şirketleri, istedikleri kadar pilot getirip çalıştırabilmektir.
Türkiye’de bazı meslekleri icra edenlerin sayısında yetersizlik söz konusu olduğu zaman yurt dışından eleman getirerek istihdam etmek yasal bir haktır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın konuya ilişkin müeyyideleri zor gibi görünse de büyük firmalar bu engelleri rahatça aşıp istedikleri kadar eleman getirebiliyorlar. Hep denir ya, ‘ancak temininde güçlük çekilen elemanlar yurt dışından getirilir.’
Bunun böyle olmadığını en fazla yabancı eleman çalıştıran havacılık sektöründe görebiliyoruz. Türkiye’de kaptan pilot sayısı yetersiz diyerek, ilgili bakanlıklara başvuran havayolu şirketleri, istedikleri kadar pilot getirip çalıştırabilmektir. Bir dönem yabancı pilot sayısı toplam pilot sayısının yüzde 10’unu geçince, konuyu ele alan Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, kural koyucu ve uygulayıcı konumundaki Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nü de (SHGM) uyarmak amacıyla bir duyuru yayınlayarak yabancı pilot sayısının azaltılmasını istedi. Zaten Kovid-19 pandemisi nedeniyle bir kısmı ülkelerine dönen pilotların sayısı fazla azalmadı.
Fakat, yabacı havacılık dergilerindeki ilanlara baktığımızda Türkiye’deki bazı havayolu şirketlerinin eleman aradığını görüyoruz. Sorulduğunda kaptan pilot aradıklarını ve Türkiye’de bulunmadığını söylüyorlar. Gerçek böyle mi değil mi bu konuda sektörde yetkili sendika Hava-İş Başkanı Ali Kemal Tatlıbal’ı aradık, fakat seçim dönemi yoğunluğu olduğu için bir dönüş yapmadılar. Seçim daha önemli!.
Konunun iyi bir takipçisi olan Havayolu Çalışanları Sendikası (HAVASEN) Haziran 2020’de Cumhurbaşkanlığı’na ve ilgili bakanlıklara bir yazı göndererek konuya el atıp, bazı çözümler önermiş.
Türk pilotların, özellikle Avrupa Birliği ülkelerindeki havayolu şirketlerine başvurduğunda SHGM tarafından verilen lisanslarının kabul edilmediğini ve çok sayıda sınava tabi tutularak EASA lisansı almaya zorlandıklarını belirten HAVASEN, sadece AB ülkelerinin değil tüm ülkelerin lisanslarının ise Türk Sivil Havacılık otoritesince kabul edilerek Türk havayolu şirketlerinde işe başlamaları için her türlü kolaylığın gösterildiğine dikkat çekip şöyle diyor.:
“Özellikle Avrupa Birliği ülkelerinin Türkiye’ye ve Türk çalışanlara karşı uyguladığı hakkaniyetten uzak kurallar sayesinde neredeyse hiçbir Türk vatandaşı Avrupa Birliği ülkelerinde, ICAO (Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı) lisansına sahip olmalarına rağmen işe girememekte ve çalışma izni alamamaktadır. Ancak Türk vatandaşlarına karşı bu ayrımcılığı uygulayan ülkelerin vatandaşları yıllardır ülkemizde istediği her yerde işe girebilmekte, lisansları onaylanmakta ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından çalışma izinleri geldikleri ülkenin Türk vatandaşlarına uyguladığı ayrımcı kurallara bakılmaksızın kolayca verilmektedir. “
Burada vurgulanan mütekabiliyet yani karşılıklılık ilkesinin hayata geçirilmesidir. Herhangi bir Avrupa ülkesi pilotluk için başvuran Türk vatandaşlarından hangi belgeleri istiyorsa, Türk sivil havacılık otoritesinin de Türkiye’de pilotluk yapmak isteyen o ülke vatandaşlarından aynı belgeleri istemesinin doğru olacağını söylüyorlar.
Hani zor günlerdeyiz, dayanışma çok gereklidir diyoruz ya, işte tam da öyle zamandayız. Genç pilot adaylarının ailelerinin dişinden tırnağından arttırıp, bankalara borçlanarak bu zorlu eğitimi geçtikten sonra ülkesinde ve Avrupa’da iş bulamaması çok acı bir durumdur. Sivil havacılık otoritemizin genç aday pilotlara Avrupa veya başka ülkelerin de kapısını artık açması gerekmektedir.
Halen ülkemizde görev yapan ve sayıları bine yaklaşan yabancı pilotların bize maliyetinin 100 milyon dolara yakın olduğunu ileri süren HAVASEN, bu durumun pilot olmak için 60 bin Euro ile 140 bin Euro ödeyerek eğitim alan Türk gençlerinin ise Türkiye’deki şirketlerde iş bulmadığına neden olduğunu söylüyor.
HAVASEN Genel Başkanı Seçkin Koçak ise konuyla ilgili olarak şunları anlatıyor:
“Pandemi bitecek ve sektör tekrar büyüyecek. Boeing 20 yılda 804 bin yeni pilota ihtiyaç duyulacağını açıkladı. O günlere hazır olmalıyız. İkinci pilotun yetişmesi 2 yıl, kaptan pilotun ise 10 yıl zaman alıyor. Türkiye'de ve dünyada asıl sorun kaptan pilot bulabilmekte. Almanya her yıl ihtiyacının kat kat fazlası kadar pilot yetiştirir ve dünyaya ihraç eder. Yunanistan, Hindistan ve Pakistan da öyle. Oysa Türkiye'de fazlasıyla yetenekli gençlerimiz ve çok kaliteli pilot yetiştiren kurumlarımız var. İhtiyacımız olan tek şey mevzuatta bazı değişiklikler yapmak ve güçlü bir koordinasyon oluşturmak. Devlet bu işi ortada bırakmış durumda.”
Önce Atlas Global’ın sözde iflası ve Onur Air’in faaliyetine ara vermesiyle 400’e yakın kaptan pilot ve 700’e yakın da first officer’in işsiz olduğu bir dönemde tüm şirketlerimiz yabancı pilot alımını bırakıp çalışanlara da teşekkür edip çıkışlarını vermelidir. SHGM de güçlü bir havacılık otoritesi olduğunu EASA nezdinde ispat edecek adımları atıp, pilot adaylarımıza dünya semalarında uçmayı sağlamalıdır.
İyi uçuşlar Türkiye’m.
Trabzonspor, Güney Kıbrıs’a nasıl uçmuştu?
UEFA Avrupa Konferans Ligi 3. ön eleme turu rövanş maçı için iki hafta önce THY’nin özel bir uçağı ile Norveç’e giden Trabzonspor Futbol takımını, rakip takımın kenti Molde Havalimanı’nda Türkiye Cumhuriyeti’nin Oslo Büyükelçisi Fazlı Corman’ın karşılaması güzel bir jest olarak takdir topladı.
Bu jest bana bir başka olayı hatırlattı.
Tarih 26 Temmuz 2005. Trabzonspor Avrupa Kupaları’nda Kıbrıs Rum Kesimi’nin Anorthosis Famagusta takımıyla eşleşir. Türkiye Cumhuriyeti, Güney Kıbrıs Rum Yönetimini tanımadığı için buraya direkt uçuş yoktur. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni de onlar tanımadığı için Türk kesimi üzerinden de Güney Kıbrıs’a geçmek mümkün değildir. Trabzonspor, Rum kesimine gidebilmek için mecburen sadece Atina bağlantılı olarak Larnaka Havalimanı yoluyla maçın oynanacağı Lefkoşe’ye gidebilecektir. Gün gelir ve Trabzonspor kafilesi Türk Hava Yolları’ndan kiralanan özel bir uçakla Atina’da, eski Yunan Başbakanı Eleftherios Venizelos’un adını taşıyan Havalimanına gitmek için İstanbul’dan hareket eder.
O sırada Türkiye Cumhuriyeti’nin Atina Büyükelçisi olan deneyimli diplomat Tahsin Burcuoğlu, Trabzonspor’u getiren THY uçağını bizzat kendisi karşılar, takıma hoşgeldiniz der ve başarılar diler. Teknik Direktör Şenol Güneş de Büyükelçi Tahsin Burcuoğlu'na forma hediye edip ilgisinden dolayı teşekkür eder. Büyükelçi, ne olur ne olmaz diye de uçak kalkana kadar da, tam 10 saat süreyle havalimanından ayrılmaz.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden beş bin bilet talebi üzerine şaşıran ve büyük güvenlik önlemleri alan Rum yönetimi Türklere kale arkasında sadece bin 200 kişilik yer verir. Stadyumda KKTC bayrağı yasaklanırken Türk bayrağı açılmasına itiraz edilmez. Stadyumda tam bin polis görev yapar ve Trabzonspor 3-1 kaybettiği maçtan sonra Larnaka Havalimanı’na gelip, Yunan Havayolları Olimpic Airways’ın uçağıyla Atina’ya oradan da, THY uçağıyla İstanbul bağlantılı olarak Trabzon’a döner.
2006–2007 sezonunda UEFA Kupası eleme turunda yine bir Güney Kıbrıs ekibi olan Apoel ile eşleşen bordo mavililer, bu yolculuğa Yunanistan'ın Astra Airlines Havayolları'na ait özel uçakla Trabzon'dan başlar. Türkiye’den Güney Kıbrıs’a direkt gidemeyen uçak önce Rodos Adası’na iner ve orada bir süre bekleyerek Güney Kıbrıs’a hareket eder. Maçı 1-0 alan Trabzonspor aynı rotayı izleyerek Trabzon’a geri döner. Maceralı bu iki uçak yolculuğu Trabzonspor takımı ve taraftarları için unutulmazdır.