Şimdilik havalimanı merkezi bütçeden yani devletçe yapılacak gibi görünüyor.
Bundan birkaç ay önce 6 Kasım 2022 tarihinde yazdığım yazıda Trabzon Havalimanı’nın deniz üzerine yapılacak pistle büyütüleceğini ve bu durumdan Trabzonspor Kulübü Tesisleri’nin de etkileneceğini yazmıştım. Konu geçmiş dönem Trabzonspor Başkanı Ahmet Ağaoğlu’nun Kulüp’ün 28 Ekim 2022’de yapılan 52.Olağan Genel Kurulu’nda yaptığı konuşma ile gündeme gelmişti. Başkan Ağaoğlu, konuşmasında karara tepki göstererek, “Yeni havalimanı için tesislerimizin yüzde 90’ı istimlak edilecek! Bu şehre yeni havalimanına değil yeni spor tesisleri lazım. Trabzonspor’u spor tesislerinden mahrum bırakmak, ihanetlerin en büyüğüdür. Sonuna kadar direneceğim. Bunu başaramazsam bırakır giderim” diye bir yerlere adeta meydan okumuştu.
Ama öyle olmadı ve o bir yerlerden yani Ankara’dan gelen bir telefon üzerine kulüpten Ali Ağaoğlu imzasıyla açıklama yapılarak durum düzeltilmeye çalışıldı. “Trabzonspor Denetim Kurulu Başkanı Sayın Mahmut Ören'in imzasını taşıyan 25.10.2022 tarihli Denetim Kurulu Raporunun 10. maddesinde yer alan ''Trabzonspor Tesislerinin yeni havaalanı planı dışında tutulması için Divan Kurulu öncülüğünde yoğun lobi çalışması yapılmalıdır'' ifadesi ve genel kurula katılan bazı üyelerin, kamulaştırma ile yeni tesisler yapılabileceğinin savunması üzerine, birçok kulübün gıpta ile baktığı ve Trabzonspor'umuzun korunması gereken menfaatleri için Mehmet Ali Yılmaz Tesisleri'nin kamulaştırılmaması gerektiği yönünde beyanda bulundum.
Bu beyanlarımın basın yayın kuruluşlarında haberleştirilmesi üzerine, aynı gün üst düzey kamu yetkililerinin tarafıma verdiği resmi bilgilerden; Bakanlığın, havaalanının kuzeyine doğru yani tesisleri etkileyen bir çalışma ve kamulaştırma olmadığını, havaalanı terminallerinin günün ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde apronun doğusuna ve batısına doğru genişletme çalışmalarının söz konusu olduğu ifade edilmiştir. Bunun üzerine yine aynı gün camiamızın sağlıklı bilgilere ulaşması için kulübümüzün resmi sitesinden yeni bir açıklama yapılmıştır. Saygılarımla”
Bu tarih bir kırılma noktası oldu. Başkan Ağaoğlu’nun göreve gelmesine destek veren Berat Albayrak ve AK Parti ile yollarının ayrılmasına ve başkanlıktan uzaklaştırılmasına giden yolun başında bu istimlak ve havalimanı konusu vardı.
Aradan geçen süre Ağaoğlu ve Ören’in havalimanı konusunda söylediklerinin doğru olduğunu açıkça ortaya koydu.
Halen bakanlık koltuğunda oturan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, 15 Mayıs’ta yapılacak genel seçimlerde Trabzon’dan milletvekili adayı olunca, partisinin 2028 Trabzon vizyon toplantısında, senelerdir konuşulan havalimanı projesini hemen kamuoyuna duyurdu. Yani, işin özü Bakan Bey, malumu resmen ilan etti ve de Ordu - Giresun ile Rize - Artvin Havalimanlarından sonra denize dolgu üçüncü havalimanının Trabzon'da yapılacağını özellikle burada açıkladı.
Adil Bey, ihtiyaca zor cevap veren Trabzon Havalimanı’nın yerine yapılacak bu yeni meydanın dünyanın sayılı(!) havalimanlarından biri olacağını ve bu yıl ihale edileceğini belirterek şu bilgileri verdi; “Pist 3250 metre uzunluğunda, 45 metre genişliğinde olacak. 15 milyon yolcu kapasitesi olacak. 3 milyon metrekare deniz dolgu alanına inşa edeceğiz 70 bin metre karelik terminal alanıyla Trabzon’a hizmet edecek. Havalimanı bitince, eski alan Trabzon’a farklı bir şekilde hizmet etmeye devam edecek. Bu projeyi yaparken de Trabzonspor Tesisleri’ni özellikle itinayla (?) koruyarak inşamızı bitireceğiz” ifadelerini kullandı.
Şimdilik havalimanı merkezi bütçeden yani devletçe yapılacak gibi görünüyor.
Tek pistle 15 milyon (Nasıl olacaksa) yolcu kapasiteli olarak düşünülen havalimanı yap-işlet-devret modeliyle ihale edilip tanıdık bir isme verilebilir de.
Tabi Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçim sonuçları her şeyi alt üst edebilir.
Şimdi sormalıyız, havalimanı inşaatı için Trabzonspor Tesisleri’nin istimlak edilme konusu Kulüp Denetleme raporuna laf olsun diye mi konulmuştu. Başkan Ahmet Ağaoğlu sportif kariyerinin tehlikeye atan ve başkanlığını bitiren zehir zemberek bu sözleri boşuna mı söyledi. Böyle bir istimlak konusu yok muydu? Elbette vardı!
Vardı ve bu bilgiler kulüp yetkililerine kamu kaynaklarından sızdırılmıştı.
Trabzon’un en büyük ve en etkili sivil toplum kuruluşu olan Trabzonspor tesislerinin zarar görmeyeceğinin bakan tarafından ‘özellikle ve itinayla’ dile getirilmesi seçim sath-i mailine girmemizden ötürü olmuştur. Şimdi seçim var ve Trabzonspor Tesisleri de şimdilik istimlaktan kurtuldu diyebiliriz.
Seçimden sonra ne, nasıl olur bilinmez.?
Mutlu yarınlar Türkiye’m…
Şeker ve 23 Nisan Bayramınızı
en iyi dileklerimle kutluyorum.
—————————————————————
Atatürk ve Sabiha Gökçen’de yaşandı
Önlem alınmazsa uçaklar da yanar
Türk sivil havacılığının yakın tarihinde havalimanlarında meydana gelen uçak yangınlarının en önemlisi olan Air Alfa Havayolları’nın TC-ALP tescil işaretli uçağıyla ilgili araştırma yaparken karşıma aynı tescil işaretini taşıyan bir başka uçağın benzer akibete uğradığını görünce doğrusu çok şaşırdım.
“Herkes için havacılık” adlı havacılık gurubun “Nereden gelmişler” başlığıyla yayınladığı bilgilere göre olay şöyle:
Bir zamanlar Türk Hava Yolları’nda çalışmış olan ve ilk uçuşunu 1943 yılında yapan TC-ALP tescilli Douglas C-47A-15-DL tipi uçak İngiliz Hava Kuvvetleri’nin Kuzey Afrika filosunda uçtuktan sonra, Amerikan Hava Kuvvetleri’ne geçmiş ve 1946 yılında da 44 kuyruk numarası ve TC-ALP tesciliyle Türkiye Cumhuriyeti Devlet Hava Yolları İdaresi’nin filosuna dahil olmuş.
Uçak, 1956 yılında Türk Hava Yolları’na transfer olarak uçuş hayatına devam etmiş. 1966 yılında Türk Hava Kuvvetleri filosuna katılarak tekrar askeri alanda faaliyet göstermeye başlamış ve 1969 yılında Yeşilköy’de bir kaza sonucu kırılarak uçuş hayatı sona ermiş.
Ne ilginçtir ki, aradan 27 yıl geçtikten sonra Air Alfa Havayolları’na ait yine TC-ALP tescilli bir uçak da yine Yeşilköy Atatürk Havalimanı’nda yandı.
TC-ALP tescilli Airbus A300B4-203 tipi uçak, 1981 yılında ilk uçuşunu yaptıktan sonra, aynı yıl Amerikan Şirketi Eastern Airlines’a geçerek N222EA tesciliyle 1989 yılına kadar uçtu. Uçak aynı yıl, kısa bir süre Venezuela Şirketi VIASA (Venezolana Internacional) Aviacion şirketinde çalıştı ve aynı yıl Eastern şirketine geri dönüp 1991 yılına kadar bu şirkette uçtu. 1992 yılında ABD’li Continental Airlines’a geçen bu uçak 1995 yılına kadar da burada uçtu.
1992 yılında Almanya’da tur operatörü olan Feridun Aydın tarafından kurulan ve daha sonra Hollanda’da Sultan Reizen adlı tur operatörlüğünün sahibi Mehmet Hasançebi’ye satılan Air Alfa Havayolu şirketi 1985 yılında bu uçağı filosuna dahil etti. Türk Sivil Havacılık otoritesi emektar uçağa da TC-ALP tescili verdi.
Rutin, Hollanda seferinden dönen ve tekrar Amsterdam’a gidecek olan uçak, 17 Mayıs 1996 Cuma gecesi İstanbul Atatürk Havalimanı’nın o zamanki A Kapısı girişinde park halindeyken yandı.
O sıralarda aktif gazetecilikten ayrılmış ve bu şirkete iletişim danışmanlığı yaptığım için olayı yerinde izlemiştim. Gece 01.00 sıralarında çıkan ve birkaç saatte zorlukla söndürülen yangın uçağın üst gövdesinin açılmasına ve koltukların kor haline dönüşmesine sebep olmuştu. 318 kişilik ‘Uğraş’ adlı uçakta çıkan yangını Devlet Hava Meydanları İşletmesi, Havalimanı Kurtarma ve Yangınla Mücadele Birimi
(ARFF- Aircraft Rescue and Fire Fighting) yanı sıra Bakırköy, Yeşilköy ve Kocasinan’dan gelen itfaiye ekipleri kanatlarındaki yakıt depolarına sirayet etmesini önlediler.
Uçağın neden yandığı konusunda DHMİ, Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı, sigorta ve üretici firma Airbus şirketince uzun süre incelemeler yapıldıysa da kesin bir sonuç alınamadı. İtfaiyeciler, uçakta bulunan farelerin elektrik kablolarını kemirerek yangına sebep olmaları en yakın ihtimal diyerek görüş bildirdiler. İnceleme ve soruşturma bitmediği için uçamaz hale gelen uçak, havalimanının apronunda aylarca bekletildi. İniş kalkış yapan uçakların yolcularının moralini bozan uçak enkazı şikayet üzerine buradan kaldırıldı ve daha sonra hurda haline getirilip satıldı. O zaman ki değeri 18 milyon dolar (1.3 trilyon TL) olan uçağın kaderi de 16 yıl sonra hiç de hoş olmayan bir şekilde sona ermişti.
Türk Sivil havacılık tarihinin ikinci ve son uçak yangını 22 Aralık 2005 tarihinde İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’nda meydana geldi. Bir Batı Afrika ülkesi olan Sierra Leona Cumhuriyeti’ndeki Air Leone Şirketine ait 9L-LDU tescil işaretli ve 33 ton tekstil taşıyan Boeing 707 tipi kargo uçağında belirsiz bir nedenle yangın çıktı. Sabiha Gökçen Havalimanı itfaiyesinin yetersiz kaldığı yangın, Pendik, Tuzla, Kartal ve Ümraniye’den gelen araçların yardımıyla söndürüldü.
Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’e gidecek olan tekstil ürünlerinin ve uçağın yanmasıyla büyük bir maddi kayıp meydana geldi. Havalimanlarında bina yangınlarının yanı sıra uçaklarında her an yanabileceği gerçeği bu iki olayla görülmüştür. Uçaklar yanmaz demeyelim. Şayet önlem alınmazsa uçaklar da yanar!