Farkında olsanız da olmasanız da tanıdığınız kimseler dahil çok büyük sayıda insan tefecilerle borç ilişkisi kurmayı düşünebiliyor, kuruyor ya da belki bu ilişki nedeniyle sorunlar yaşıyor.
Tefecilik Türkiye’de ne denli yaygın, henüz bunu bile tam olarak bilemiyoruz. Gene de şöyle bir sorup soruşturduğunuzda neredeyse Türkiye’nin her şehrinde, ilçesinde, mahallesinde, köyünde tefeciler var olduğunu ve neredeyse herkesin bunlardan haberdar olduğunu göreceksiniz.
Hatta tefecilerin kendilerini amme hizmeti sunan iş insanları yahut hayır sahibi bir cemaat lideri gibi davrandığı örnekler dahi mevcut.
Farkında olsanız da olmasanız da tanıdığınız kimseler dahil çok büyük sayıda insan tefecilerle borç ilişkisi kurmayı düşünebiliyor, kuruyor ya da belki bu ilişki nedeniyle sorunlar yaşıyor. Sadece kendisi de değil, ailesi, akrabaları, varsa üretimi, çalışanları ve hatta ekonominin bütünü yaşıyor.
İşletmeler kapanıyor, tarlalar el değiştiriyor, mağdurların varlıklarına neredeyse bedelsiz çökülüyor, ailelerin onurları ayaklar altına alınıyor, insan ticaretine dönüşüyor, kimsenin midesinin kaldırmayacağı işler oluyor. İnsanlar tefecilerle yaptıkları alış-verişle bir hataya düşüyorlar, fakat bu öyle bir hata ki dönüşleri olmuyor. Sığınacak kimseleri de yok diye düşünüyorlar. Baskı altında kalıyorlar, haklarını arayamıyorlar.
Toplumdaki bu kanayan yaraya karşı son dönemde ses veren bir belediye başkanımız var; Savcı Sayan. Onun bu sesine ses vermek, destek olmak için neler yapabiliriz diye görüştük. Meselenin iç yüzünü kendisinden dinlediğimizde tüyleriniz diken diken oluyor. Hemen bir şeyler yapmalıyım diye düşünmekten alıkoyamıyorsunuz kendinizi.
KGF teşvikli krediler alıp tefeciliğini finanse ettirenler mi dersiniz, tarım teşvikli kredileri alıp tefecilik sermayesi yapanlar mı dersiniz, kredi kartlarını tefecilere kullandıranlar mı dersiniz, yasadışı faaliyet alanının yatay genişleme stratejisi olarak tefecilik yapanlar mı dersiniz, ne ararsanız var.
Gayrimeşru tarafta büyüme stratejisinin diğer gayrimeşru alanlara doğru genişlemek olduğunu da böylece anlayabilirsiniz. Bu tespit bile tefeciliği örgütlü suçlar kategorisine sokmaya yetse de düzenlemeler bu anlamda yetersiz. Mücadele etmek kolay görünse de yapısal hukuki çözümlere ihtiyaç olduğunu tespit etmek üzere bunu söylemeliyiz.
Fotoğraf, etkin bir finansal mimariye olan ihtiyacı gözler önüne sererken finansal çeşitliliğin ve katılım finansının öneminin altını bir defa daha çizmek gerekiyor.
Tefeciler büyük oranda bankaların amacından sapmış kredi uygulamalarından, kart-POS gibi ürünlerinden yararlanıyor. Banka şubesi önünde tefecilik yapılmasına kadar vahim bir durum ortadayken tedbir almak durumundayız.
Bu yasadışı faaliyetin alanını daraltmak için hızlıca yapılması gerekenlerden bazılarını şöylece tespit edebiliriz;
- Kontör ticaretinden başlamak üzere, uygulaması vergisizleşmiş ürünlerin ticaretini yapanlar sıkı denetlenmelidir
- Galeri esnafı içerisinde kimlerin tefecilik yaptığıyla ilgili araştırma yapılarak ruhsatları iptal edilmelidir
- Organize sanayi, çarşı gibi örgütlü iş sitelerinin yönetimleri, vergi daireleri, zabıtalar kendi sorumluluk sahaları içinde bu tür faaliyet yapanların ruhsatlarını iptal etmelidir
- Cemaat yapılanmaları içinde faizli borç ilişkileri kuranlar tespit edilmelidir
- Banka müfettişleri, POS tefecilerine tahsis yapan şube personellerinin işbirlikçi olması ihtimalini göz önünde bulundurarak tahkikat başlatmalıdır
- BKM, aynı karakterli POS’lardan yılda bir veya az sayıda montanlı işlem gerçekleştiren kartları iptal ettirmelidir
- Tefecileri ihbar edenleri ödüllendiren mekanizmalar etkin işletilmelidir.
Bu yazının amacı kimseyi zan altında bırakmak değildir. Bazı standart işlerin içine tefeciler girdiği aynı iş grubunun üyeleri olan insanlar tarafından da bilinmektedir. Onların bu profilleri dışlarına attıkları birçok örnek de mevcuttur. Tavsiye ettiğim tedbirler ağır görünebilir, ama emin olun yetmez bile.