İşte bu Tebe'a-i Sâdıka'nın bâkiyeleri, torunları ile geçen Cumartesi akşamı karşı karşıya geldi A Milli Futbol Takımımız.
Osmanlı’nın Ermeni vatandaşları için kullandığı bir sıfat; Tebâyı Sâdıka veya Millet-i Sâdıka denildiğine de rastlıyoruz kaynaklarda. Yani sadık tebâ, sadık millet demek dönemin Türkçesinde.
İşte bu Tebe’a-i Sâdıka’nın bâkiyeleri, torunları ile geçen Cumartesi akşamı karşı karşıya geldi A Milli Futbol Takımımız. Ermenistan takımında kimler yok ki; belki iki kuşak önce dedeleri-nineleri İstanbul’da Feriköy’de Tatavla’da, Topkapı’da, Balat’da yaşayan Bayramyanlar, Adamyanlar, Muradyanlar var. Belki Erzincanlı, Kayserili Bıçakçıyan var mesela her ne kadar o sırtına Bichakhchyan yazdırsa da aslı değişmeyen. Kaleci Bekleryan var mesela Bekleroğlu gibi düşünürsek kalesini bekleyen, tıpa tıp uymuş görevine ismi. Babayan var mesela, akrabalarının bir kısmı İstanbul’dadır muhtemelen bir kısmı Lübnan’da bir kısmı Amerika’ya göç etmiş olabilecek.
İşte böyle enteresan bir kadro ile maç yaptı A Milli Takım. “Coğrafya Kaderdir” diye boşa dememiş İbn Haldun Abimiz. Batılı emperyalistlerin ve Rusların kışkırtmaları ile Osmanlı’nın en başarılı, en sadık milleti bugün İstiklal Marşımızı ıslıklayacak, bulsa bizi bir kaşık suda boğacak bir millet haline nasıl geldi sorusuna cevap verecek yüzlerce tez var akademide. Bu da tâlihin garip bir cilvesi olmalı.
Osmanlı Meclis-i Mebûsan’ından günümüze kadar Ermeniler her dönem Meclislerimizde bulunmuşlar, nazırlık/bakanlık yapmışlar diğer Osmanlı/Türk vatandaşlarından farksız şekilde her türlü yasama, yürütme ve yargı faaliyetlerinde bulunmuşlardır. Denizli Babadağ Kaymakamı Berk Acar Ermeni asıllı bir Türk vatandaşı olarak şimdilerde gururla görev yapmaktadır mesela.
Türkiye dışındaki Ermenilere bir vatan edindirilmesi ise ayrı bir emperyalist proje olarak Osmanlı’nın zayıf düştüğünde kotarılan bir senaryodan ibarettir. Savaşlar Yüzyılı olarak sayabileceğimiz dönemde cepheden cepheye koşan ve “arkasını sağlama almak isteyen” Dedelerimizin tehcir/taşıma/göç politikaları sırasında bir takım sıkıntılar yaşanması vârit olmakla birlikte bu topraklarda asla Ermenilere kast eden bir uygulama olmamıştır. Bir devlet büyüğümüzün dediği gibi : “Ermeniler önceden tebayı-sadıka olsalar da, son yüzyılda emperyalizmin ön karakolu, sömürgeci ve çıkarı zedelenen ülkelerin maşası olmuşlardır. Arkasında kim var onu bilmek gerekiyor.”
Diplomatlarımıza saldırıp nicesini şehit eden Ermeni terör örgütlerinin Avrupa’da nasıl rahat hareket ettikleri, ellerini kollarını sallaya sallaya gezip dolaştıkları bilinen bir şeydir ve bunda yabancı gizli servislerin desteği de hepimizin malumudur. Ne zaman ki Devlet-i Âli Türkî gerekli organizasyonu sağlayıp misliyle karşılık vermiştir de bu konu ancak o zaman kapanmıştır.
Neyse konuyu daha fazla tarihe boğmayalım da işimize bakalım.
A Milli Futbol Takımımız özellikle ilk yarıdaki performansıyla bize “yol yakınken inelim” dedirtse de devre arasında yapılan bir iki değişikliğin etkisi ile maçı güç-bela 2-1 kazanmış ve bugün akşam saatlerinde oynanacak Hırvat maçı için içimize endişe/umut tohumları saçmıştı. Ermeni futbolcuların aşırı motive oldukları ve konuyu spor müsabakasından meydan savaşına çevirmeye çalıştıkları gözden kaçmasa da bizim motivasyonumuz ne yazık ki iyi değildi. Yoksa “bizim çocukların” bu kadar zorlanmaları normal değildi.
Daha çok yolun başındayız, grubumuzda Hırvatistan, Galler, Letonya ve Ermenistan var. İlk maçta Galler ile Hırvatlar berabere kaldı biz bu akşam maçı alırsak altı puan yapacağız ve en büyük rakibimiz Hırvatları kulvar dışına iteceğiz.
Haydi bastır Türkiye…