AB başkenti Brüksel'deki bürokratların ve diplomatların büyük bir çoğunluğu bu hafta sonundan itibaren tatile çıkmış durumdalar. Aynısı Avrupa Parlamentosu milletvekilleri için de geçerli.
AB üyesi ülkelerde de ulusal meclisler ve eğer federal sistem ile yönetilmekte iseler eyalet meclisleri de tatile başladılar. AB üyesi hükümetlerin üyeleri de bu haftadan itibaren genel olarak tatildeler. Her yıl yaz dönemi olduğu gibi temmuz sonundan ağustos sonuna kadar sürecek bu tatil döneminde AB cephesinde olağanüstü bir durum olmadığı sürece fazla ses çıkmayacak.
Avrupa Parlamentosu milletvekilleri de 2019 yılının Mayıs ayında yapılacak olan Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesi son tatillerindeler. Tatil dönüşü ise ağırlıklı olarak seçim bölgelerinde gözükmeye önem vereceklerinden Avrupa Parlamentosu çalışmaları ikinci planda kalacak. Aynı durum Avrupa Parlamentosu kadar olmasa da AB Komisyonu içinde geçerli. Onların da görev süreleri Avrupa Parlamentosu seçimleri ile sona ereceğinden ve yeni seçilen AP, ülkeler tarafından atanacak yeni AB Komisyonu’nu onaylamak zorunda olduğundan komiserler ve ekipleri de çok aktif olmayacaklar. Görev süreleri biten ve tekrardan önerilmeyecek olanlar doğal olarak komiserlik sonrası kariyerleriyle meşgul olacaklar. Onların yakın ekipleri de yeni iş ya da atama gibi konulara yönelecekler.
Eylül ayından itibaren Avrupa Birliği Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu çalışmaları bu nedenle daha farklı olacak.
Bazı milletvekilleri için bu süreçte Türkiye konusu önemsiz olacak. İlgilenmeyecekler. Bazıları ise Türkiye düşmanlığı üzerinden oy avcılığına çıkacakları için Türkiye hakkında daha çok konuşacaklar.
Tabii bir de bu süreçte örneğin 14 Ekim 2018 tarihinde Bavyera’da ve 28 Ekim 2018 tarihinde Hessen eyaletlerinde Almanya için çok önemli iki eyalet meclisi seçimleri gerçekleşecek. Kamuoyu yoklamalarında oldukça yüksek oy oranına sahip olan AfD’nin bu seçimlerin en başarılı partisi olması beklenmekte. Almanya’da aşırı sağcı AfD’nin başarılı olması genelde Avrupa Parlamentosu seçimlerinde de aşırı sağcıların başarılı olacağının işareti. Hali hazırda Avusturya ve İtalya’da iktidar ortağı olan aşırı sağcı partiler 2019 yılının Mayıs ayında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerinde de şimdiye kadar 100 civarında olan milletvekili sayılarını 200 - 250 arası bir rakama çıkaracaklar. 750 milletvekilinin olduğu bir Avrupa Parlamentosu’nun üçte birini aşırı sağcı ve ırkçı partilerin oluşturması oldukça vahim bir gelişme.
Bakalım merkez partileri Hristiyan ve sosyal demokratlar bu seçimlere hangi adaylarla katılacaklar. Aşırı sağın yükselişini önleyebilmelerini çok isterdik. Ancak bugüne kadar gördüğümüz merkez partilerinin maalesef başarısız olduğu gerçeği. Daha da acısı ise onların aşırı sağcı sloganlarla oy avına çıkmaları. Bu nedenle de hep kaybediyorlar. Çünkü seçmen orijinal olanı tercih etmekte.
Tüm bu olumsuz gelişmelerin yanı sıra hiç değilse Türkiye’ye yönelik olarak olumlu gelişmeler bizi biraz olsun sevindirmekte. AB Dönem Başkanlığını yürüten Avusturya’nın saçmalıklarını bir kenara bırakacak olursak AB genelinde Türkiye ile ilişkileri düzeltme yönünde atılan adımlar hem AB hem de Türkiye için doğru bir gelişme.
Bazı AB üyesi ülkelerin Türkiye’deki 24 Haziran 2018 tarihinde gerçekleşen Başkanlık ve TBMM seçimleri sonuçlarını artık doğru analiz etmeye başladıklarını izlemekteyiz. Önümüzdeki beş yıl boyunca “ne Başkan ne de TBMM nezdinde bir değişikliği” sağlayamayacaklarını anlamış durumdalar. Bu da Türkiye ile ilişkilerini olumlu yönde değiştirme ihtiyacı duymalarına neden olmakta.
Ekonomi alanında Alman Hükümeti’nin “kredilere koyduğu üst sınırı” sessiz sedasız kaldırış olması ya da turizm alanında attığı adınlar bu gelişmeye bir örnek. Hollanda ile Türkiye arasındaki ilişkilerin düzelmesi amacıyla iki ülkenin Dışişleri Bakanının yaptıkları açıklama sevindirici oldu.
Terörizm kapsamında özellikle Fetullahçı terör örgütü FETÖ ile mücadele alanında da İngiltere’nin bir FETÖ mensubunu pasaportuna el koyarak ev hapsine alması ve Türkiye iadesi amacıyla hakim önüne çıkaracak olması önemli bir “emsal teşkil edeceğe” benziyor. Almanya ve Belçika’da, FETÖ terör örgütünün mensuplarının desteklemenin ülkesel çıkaralar açısından getirisi olmadığını her geçen gün daha fazla fark edecekler.
Önümüzdeki aylarda eğer seçimler nedeniyle gündeme gelecek oy avcılığı amaçlı popülist Türkiye düşmanı ya da karşıtı söylevler zarar vermez ise Avrupa Birliği üyesi ülkelerin Türkiye ile olan ilişkileri olumlu yönde gelişme göstermeye aday. Bu konuda ABD ve bazı Avrupa Birliği üyesi ülkelerin arasında yaşanan sorunlar, NATO krizi, ABD ile sorun yaşadıkça Rusya ve Çin ile ilişkilerini düzene sokmaya çalışan Avrupa Birliği üyesi ülkelerin Türkiye’nin Rusya ve Çin ile olan iyi ilişkilerini de göz önünde tutmaları yanlış olmayacaktır.
Tatil sonrası Avrupa’da bir çok yeni gelişme bizi şaşırtmayacak.