Tarkan, 17 Şubat akşamı saat 21:00'de Türkiye'de müzik endüstrisinde hiç kimsenin yapamadığı yaptı ve herkesi YouTube'a adeta dikerek yeni şarkısı "Geççek"in lansmanını yaptı.
Tarkan, 17 Şubat akşamı saat 21:00’de Türkiye’de müzik endüstrisinde hiç kimsenin yapamadığı yaptı ve herkesi YouTube’a adeta dikerek yeni şarkısı “Geççek”in lansmanını yaptı. Şarkının yayınlanması ile kutuplaşma yine kendini gösterdi ve “yandaşlar” ile “muhalifler” bu kez de Tarkan üzerinden kavga etmeye başladı.
Goy goy kutuplaşmasında paradan bahseden yok
Bu kutuplaşma olayı artık çok sıktı. Beni en azından çok sıktı. İnsanları da anlamıyorum, politikacıları da anlamıyorum. Buna vesile olanları da anlamıyorum. Tribün kavgasına döndü memleketin hali. Ben, Allah sizi inandırsın gece gündüz nasıl para kazanırım, nasıl iş kaparım, ne yaparım, ne ederim de ekonomimi düzeltirim diye düşünüp kafa patlatırken milletin saçma sapan siyasi kavgalarını duymaktan nefret eder hale geldim. İşin ilginç tarafı bu kutuplaşmadan sanki her iki tarafta mutlu gibi. Sanki herkesin cebinde para, işi gücü bıraktı kavga ediyor. Kimsenin paradan puldan bahsettiği yok. Muhalefet “goy goy” yolu ile “gırgır” ile “şaka” ile para hariç her şeyi anlatıyor. İktidar partisi ise aynen Tarkan’ın dediği gibi “Geççek” “sabredin” diyor. Sosyal medya arbedelerinde de millet kavga ediyor. Kimse kusura bakmasın tam bir uyutma taktiği. Aslında her iki tarafta mutlu bakmayın. Bana iktidar partisini eleştiren arkadaşlarıma “benle “cash” yani nakit konuşun, para durumu olacak?” diye yanıt veriyorum. İktidarı methedenlere de “bana iş ve para verecek misiniz arkadaş? Onu söyleyin” diyorum ve kesiyorum. Hiç kutuplaşma goygoyu yapacak halim yok.
Müzik hariç her şey konuşuldu
Tarkan’ın “Geççek” şarkısı yayınlanır yayınlanmaz hemen kutuplaşma goygoyları başladı. İşte efendim ‘Tarkan bu şarkıyı CHP için yazmış’ mış da falan da filan da. Hürriyet Gazetesi’nden kovulduktan sonra yandaşlıktan muhalifliğe terfii eden milyoner emekli Ertuğrul Özkök ise çıkıp Tarkan’ın “Geççek” sözünü Recep Tayyip Erdoğan’ın da söylediğini ve şarkının bir seçim mottosu olduğunu iddia etti. Biraz yandaş takıldı biraz da muhalif yine çevir kazı yanmasın yaptı. Konuşan konuşana, müzik hariç herkes her şeyi konuştu şarkının yayınlandığı akşam.
Tarkan müzikte liberal ekonomi en iyi uygulayan kişi
Sektörde başarılı olmak istiyorsanız artık sadece ürünün tek başına yeterli olmadığını bilmeniz lazım. Bu ürün ne olursa olsun, paketlenmesi ve iyi pazarlanması lazım. Bunu yapamazsınız Mozart bile olsanız işsiz, hatta aç kalırsınız. Liberal ekonomi “artık böyle, canın isterse” diyor.
Tarkan liberal ekonomiyi müzik endüstrisinde en iyi uygulayan adam. Doksanlarda ilk çıktığında ondan daha başarılı olan şarkıcılar vardı. Mesela Yonca Evcimik, Ozan Orhon, Tayfun ilk aklıma gelenler. Bunların hepsi de Tarkan’dan daha stardı. Ama liberal sistemin gerektirdiği star yönetimini yapamadılar, ya da denk getiremediler diyelim ve geriye düştüler. Tarkan ise liberal sistemin star yönetim stratejisini iyi uyguladı. Ha, şunu da söyleyeyim, biraz da bu stratejiyi uygularken şans ona yardım etti. Uyguladığı strateji “medyada görünmeme”, “apolitik olma” ve “tok satıcı” olma ilkeleri üzerine kuruldu. Bunu uyguladı yıllar boyunca. Bunu herkesin patır patır döküldüğü ve kendini rezil ettiği sosyal medyada da uyguladı. Akademisyenler sosyal medyanın insanlarla interaktif buluşma ortamı olduğunu, insanların kendilerini sunmanın, pazarlamanın en iyi yolu olduğunu savundukça Amerika da bu gazı verdikçe şarkıcıların hepsi sosyal medyada yedikleri yemeklerinden tutunda nerdeyse donlarına kadar her şeylerini paylaştı ve kendilerini tüketti. Tarkan sosyal medyada da kendisini tüketmedi, dikkatli davrandı ve “medyada görünmeme” stratejisine sosyal medyada da devam etti.
Az üretimle maksimum girdi sağladı ve raf ömrünü uzattı
Zamanla bu strateji onun ulaşılmaz konumuna destek oldu. Herkes sosyal medyada kendisini adeta rezil ederken o cool davranmaya devam etti. Bu diğer popçuların raf ömrünü azaltırken onun starlık raf ömrünü uzattı. Özetle Tarkan starlık raf ömrünü bu medya iletişim stratejisi ile çok iyi kullandı. Medyayı çok iyi kullandı, daha doğrusu medyayı yerinde kullandı. Bunun sonucunda o az ve öz üretimle maksimum girdi sağladı. Belki de daha basit şeyler vererek kendisini pahalıya sattı ve en son geldiğimiz noktada Türkiye’de şu an itibariyle hiç kimsenin yapamadığı bir şarkı lansmanı yaptı. Ne yaptı? 17 Şubat akşamı saat 21:00’de şarkısını kendi YouTube kanalında paylaştı. Herkes işin trajik tarafı, diğer popçular bile Tarkan’ın 21:00’de yayınlanacak “Geççek” şarkısını bekledi. Bugün Türkiye’de hiçkimsenin yayınlanacak bir şarkısını bu şekilde beklemez. Bunu başarabilen tek adam Tarkan oldu. Nasıl başardı? Size az önce söylediğim “raf ömrü”nü uzatmayı başardığı için, o stratejisinin ekmeğini yedi. Şunu da söylemek istiyorum ki Tarkan’ın bu “raf ömrü”nu uzatmasına neden olan taktik doğru çıkılan bir yolda istikrarla devam etmesi sabrı oldu. Bunu bence başta şans eseri başardı, baktı tutuyor devam etti.
Gelelim “Geççek”e
Gelelim “Geççek” şarkısına. Buram buram proje kokan, profesyonelce çalışılmış bir şarkı. Zaten öyle de olması lazım. Çünkü az önce bahsettiğim Tarkan’ın “starlık raf ömrü” normal olarak düşmeye başladı. Zaten fazlasıyla uzadı, bunu devam ettirmesi için de çok itinalı bir biçimde çalışması lazımdı. Önce kliple başlayayım.
Şarkının klibini dikkatlice inceledim. Klip bir bilim kurgu klibi gibi. İlk karelerinde bir büyük şehirde yaşanan yoğunluk ve kaos gösteriliyor. Böylece şehirlerde yaşayanalar hatta sadece İstanbul’da yaşayanlar hedef kitleye alınmış.
İstanbul’un taksi sorununa atıfta bulunulmuş
Dikkatimi çeken bir karede bir kadın bir taksiyi durdurmaya çalışıyor, taksi durmuyor ve kadın isyan ediyor. Bu kare de bariz bir siyasi gönderme var. Bir subliminal mesaj var. İstanbul’un taksi sorununa göndermede bulunuluyor. İBB meclisinde AK Parti’nin oylarıyla kabul edilmeyen taksi sayısının arttırılmaması konusuna, bir vatandaşın mağdur olduğunu gösteren bir kare ile atıfta bulunuluyor.
Klipte herkes mutsuz, ders çalışan bir çocuk, bir güvenlik çalışanı, trafikte boğuşan bir kadın, online toplantıda olan bir erkek.. Hepsinin suratı asık ve herkes hayatından bezmiş durumda. Burada pandeminin de, ekonomik şartların da ortaya çıkarttığı mutsuzluğa atıfta bulunulmuş. Bende şahsen bu klipteki insanlar gibiyim. Suratım sürekli asık, mutsuzum ve yapmam gereken işleri “hadi oğlum sabret” diyerek yapıyorum. Tarkan bu bölümde toplumun sosyolojik fotoğrafını güzel yakalamış.
Klibin ütopik bölümünde Tarkan bir depoya giriyor, elinde bir USB, onu bir masa üstü bilgisayara takıyor ve birtakım kodlar yazıyor derken şehrin tüm dijital platformlarını “off” yaparak tüm dijital medyada ele geçiriyor. Billboardlarda, cep telefonlarında, bilgisayarlarda her yerde bir anda Tarkan’ın klibi yayınlanmaya başlıyor. Dedim ya bilim kurgu. Bilim kurguda hayal serbesttir. Ben klipteki bu bölümü beğendim. Güzel ve yaratıcı bir fikir olmuş. Düşünün bir anda tüm ülkede bir şey oluyor ve tüm dijital medya platformları hackleniyor ve herkes bir tek görüntüyü görüyor. Evren Paşa’nın 12 Eylül darbesi gibi medya ele geçiriliyor ve bildiri okunuyor gibi. Yarın öbür gün yandaş yazarlar çıkıp “Tarkan darbe yapıyor” veya “Tarkan dijital darbe girişiminde bulunuyor” derlerse şaşırmayın.
Şarkı tam “Gaz” şarkısı
Şarkı başlıyor ve klipte o mutsuz olan suratların hepsi eğlenmeye başlıyor. Şarkının sözlerinde yer alan motivasyon içerikli söylemler gaz veriyor ve insanlar bir anda gaza gelerek mutlu oluyor. Şarkının ana teması kötü giden bir şey var ve bu çok yakında geçecek. Geçecek ama nasıl geçecek, ne olacak da geçecek orada bir ipucu yok. Sadece şarkının sözlerinin bir bölümünde “Çok uzattın vallahi bıktık Bi durmadın vermedin ki aman Hadi yeter artık fena bunaldık Düş babam artık düş yakamızdan” diyor. Burada bir özne var. Ama o özne hakkında haklı olarak fazla ipucu verilmemiş. Bu özne “pandemi” olabilir, “ekonomik kriz” olabilir, “iktidar partisi” olabilir veya bir “sevgili” dahi olabilir. Akıllıca yazılmış ve herkesin kendi iç dünyasına kurtulmak istediği şeyi hayal etmesi amaçlanmış.
Üç ritimle üç hedef kitle amaçlanmış
Şarkı müzikal anlamda marş formatında ama karma bir formatı var. Üç tane türden oluşmuş. Marş ile başlıyor, alaturka, oyun havasına gidiyor oradan da rap’e uğrayıp tekrar marşa dönüyor. Böylece şarkının ritim ve temasında üç tane hedef kitle hedefleniyor. Marş formu ile şarkının ana teması olan “umut” isteyenler, “alaturka” ritimde rahmetli Melih Kibar’ın da söylediği gibi kapı gıcırdısına bile göbek atan yurdum halkı hedefleniyor, rap bölümde ise malumunuz herkesin dilinde olan Z Kuşağı hedefleniyor. Bu açıdan bakıldığında iş tamam. Ama o rap bölümünün ben Z kuşağının tabanından pek de “vouuuu” alacağını sanmıyorum. Tüm popçuların düştüğü tuzağa Tarkan da düşmüş. Rap dinleyenleri şarkısının içine birkaç rap bölüm koyarak tavlamak teoride güzel ama uygulamada pek de sonuç vermiyor.
Sağlık çalışanlarına da atıfta bulunulmuş
Klipte dikkatimi çeken bir diğer şey sağlık çalışanlarının da kullanılması olmuş. Bu küçük dokunuşları Tarkan muhaliflere yaranmak için mi yaptı, yoksa gerçekten de bu taksi sorunu yaşayan kadını, çalışma koşullarının düzeltilmesini bekleyen sağlıkçıları, metrobüste tıkış tıkış olan halkı gösterirken onların sorunları ile paydaşlık kurup ticari olarak onları hedef kitlesine mi alıyor yoksa çaktırmadan hafif de olsa muhalefet mi yapıyor. Artık bunu kendisi bilir. Bu konuda ahkam kesmek gereksiz ve anlamsız. Sonuçta bu ticaret ve istediğin hedef kitleyi kendine müşteri olarak seçebilirsin. Öküzün altında buz dağı aramak saçma.
Şarkı adında bilinçli bir PR taktiği uygulanmış
Şarkının adı da ticari anlamda iyi düşünülmüş. Melodiye bakıldığında şarkının o bölümünde hece sayısı olarak çok rahat “geçecek” diyebilirken özellikle “geççek” demesi biraz da bilinçli. Şarkının adı bu açıdan dikkat çekiyor. Şarkının adı da bir tartışma ve beraberinde bir PR yani tanıtım aracı olacaktır. “Geççek” mi “geçecek” mi? Bu kimin derdi biliyor musunuz? Türk Dil Kurumunun ve eğitim sisteminin derdi. Gidin bakalım bir Fransız’a, bir İngiliz’e hatta Yunan’a uyduruk bir kelimeyi kabul ettirmeye çalışın, kabul edecek mi? Ama bizde millet dilini bozmaya dünden razı. Yazacak, konuşacak çok şey var ama neyse…
Üç saatte 1 milyon kez tıklandı
“Geççek” şarkısı bu ve benzeri kavramlardan dolayı kutuplaşmaya alet oldu. Tanıtım ve lansmanında kutuplaşma önemli bir rol oynadı. Şarkının izlenme verilerini de inceledim. Şarkı Tarkan’ın kendi YouTube kanalında yayınlandı ve üç saatte yaklaşık 1 milyon izlenme aldı. 17 saatte 4,3 milyon izlenme aldı. Bu iyi bir izlenme. Organik olduğu düşünülürse çok iyi. Çakma YouTube izlenmeleri yakalayan popçuların hızına göre ama biraz düşük diyebilirim.
İşe pazarlama açısından bakıldığında Tarkan’ın starlık raf ömrünün düşmeye başladığı bir dönemde (ki bunu sakın bir eleştiri olarak anlamayın, bu kadar uzun sürmesi de mucize, çünkü bir starın taş çatlasa 10-15 sene raf ömrü olur, sonra sistem gereği düşüşe geçmek zorunda ki kapitalizm yürüsün) iyi bir hamle yaptı. Bu hamlede son üç yıldır hiç olmadığı kadar siyasi mesajlar vererek “apolitik” duruşundan uzaklaştı. Bu apolitiklikten politik duruşa geçiş raf ömrünü uzatmak için bir avantaj olabilir.
Bir anket şirketinin sahibi bana “eğer bir mahalleniz yoksa başarılı olmanız imkansız” demişti. Bugün ülke olarak bu hale geldik. Tarkan bu nedenle bir mahalle mi arıyor ya da apolitik görüşünden uzaklaşarak daha fanatik ve medyada daha güçlü ses getiren “muhalif” kitlenin mahallesini mi yanaşıyor bilemem. Bu konu hassas bir konu ve tam bilgi sahibi olmadığımdan ahkam kesmek istemem ama uzaktan bakınca Tarkan sanki biraz muhalefete göz kırkıyor gibi. Peki bunu ticari olarak mı yapıyor? Yoksa iktidar partisinden memnun olmadığı için, insani bir duygusal tepki olarak mı fire veriyor? Bunu en iyi o bilir. Ama bir gerçek var ki bu konudaki stratejisinin avantajları ve dezavantajları hakkında saatlerce konuşulabilir, sayfalarca yazılabilir çünkü konu çok derin bir konu.
Sonuç: Ben şarkıyı beğendim. Bu şarkı Tarkan’ın “starlık raf ömrü”nü bir süre daha aynı ivmede tutar.