Mutlaka aranızda, bir şekilde konuştuğun, tanıdığın, uzaktan tanıdığın ya da hiç tanımadığın insanların ortak sohbeti vardır.

Bir şekilde tanışmalar yaşıyorsunuz, değil mi?

Ve ilk ne diyorsunuz? Tanıştığımıza sevindim.

Herkes nalıncı keseri gibi kendine çalışırken, tanışıp memnun olduğun kaç kişi hayatında kalacak?

Hiç gibi.

Çok ümitsiz, değil mi?

İlk önce tek ölçü ne olmalı, iyi insan olmalı diyorsun, ona bakıyorsun değil mi?

Ben daha çok merhamete bakarım ya.

Merhamet çok anlaşılır bir duygudur, hemen anlarsın, hemen çakarsın.

İlla ölen birinin arkasından çok üzülmesi, çok ağlaması tek ölçü olamaz, değil mi?

Mutlaka aranızda, bir şekilde konuştuğun, tanıdığın, uzaktan tanıdığın ya da hiç tanımadığın insanların ortak sohbeti vardır.

Bak bakalım o insanlarla ilgili aklında kalan ne, eğer aklında kalan iyi ise, yani iyiyi seçmişse o insan merhametlidir.

Bendeki durum ve tek ölçü bu.

Neyse.

Tanıştığına memnun oldun da tanıyınca memnun oldun mu, böyle kaç insan kaldı hayatında.

Biz! tanıdığına üzülecek misin, ona bakalım.

Herkes kendini iyi hissetme derdine düşmüşken, karşısındaki kendini nasıl hissediyor diye en küçük çabalama göstermezken nasıl olacak.

Bütün çabalama kendi için, tüm çabalamaları kendine ait ise.

Seninle ilgili ne varsa, zannediyorsa, biraz düşün bakalım, zannetmekten fırsat bulursan düşünmek daha işe yarar demez misin?

Düşün yahu.

Belki alttan alırsın

Belki bir şeyleri kurtarırsın, değil mi?

Bu seferde sen kurtar ne olur sanki değil mi!

Yok olmaz.

Şımarık umutlar, mız mız umutsuzluk içinde debelen dur.

Hatta itişmelere doyama.

Hatta tepişmelere hiç ama hiç doyama.

Bakıyorum da kimse hesapsız kitapsız ne sevgi içine ne sevda içine ne aşk içine düşüyor.

O beni daha çok sevsin.

O beni daha çok kovalasın.

Savaş var sanki, galibi ben olacağım.

Yahu! aşkın sevdanın galibi olur mu?

Bırak mağlup ol, aşkın sevdanın mağlup hali de iki kişi arasında yaşanıyor, değil mi?

Öyle yaşa.

Yok olmaz.

Sevdayı, aşkı seçmiyor da kendine uygun müttefik seçiyor sanki.

Bütün ilişkiler, gördüğüm, şahit olduğum, bildiğim ne varsa pamuk ipliğine bağlı.

Bir arkadaşıma söylemiştim, bak işte gördün pamuk ipliği bu! demiştim.

Koptu demiştim.

Çok bozulmuştu, anlayamamıştı, pamuk ipliği nedir günlerce anlatmıştım.

Sonra pamuk ipliğinin alasını kendi yarattı ve şahane anladı.

Pamuk ipliği! Gözünü sevdiğimin çat diye sebepsiz, nedensiz, durup dururken incir çekirdeği doldurmayan kopmalardır.

Anladım ki, hataları ile kimse kimseyi sevmiyor.

Oysa hatalarımızın kusurlarımızın toplamıyız, öyle değil mi?

Sakin olalım, değil mi?

Hepimiz günahlarımız kadarız, değil mi?

Eksikliklerimiz var ve hatalarımız kadarız.

Merak etme.

İnsan dediğin zafiyettir zaten.

Şimdi.

Kalbin, içinin tenhalıklarına bir şarkı düşürsün.

Cebinde kendinden iyi insan yaratmak çabası ve merhamet varsa sırtın yere gelmez.

Sakın unutma.

İnanan insana.

Allah’ın tecellisi var.

Funda'nın aklındakiler…

... Yeni film çekiliyor.

Filmin hikayesi gerçek hayattan, 15 Temmuz hain girişiminde şehit olan 7 kahraman şehit gencecik polis kızımızı şehit etmişlerdi.

İşte bu hikayeyi beyaz perdeye taşıyacaklar.

Kelebek gazetesi ilk sayfadan haber vermiş.

7 kahraman şehit genç kız polisimizin hikayesini Burcu Kıratlı, Serenay Aktaş, Tuğba Melis Türk, Buse Doğan, Pelin Uluksar, Gülşah Aktaş, Öznur Serçeler oynayacaklarmış.

Koskoca Hürriyet gazetesinin Kelebek eki, önce siz 7 kahraman şehit kadın polislerimizin adını, soyadını tek tek yazmalıydınız.

Cennet, Gülşah, Zehra, Kübra, Elif, Sevda, Seher.

Böyle yazmışsınız.

Kızların soyadları yok mu?

Böyle yazılır mı, yazılmaz.

Vatan uğruna gencecik 7 polis kadın şehit olmuş, onların adından soyadından daha önemli ne olabilir ki?

... Ortakent’te bir plaja gittik.

Kalabalık var, bizi karşılayan beyefendiye girmeyelim, bu ne kalabalığı böyle? Şaşırdım bu mevsimde dedim.

Sizi şu tarafa şezlonglara alacağım, siz uzakta kalacaksınız, cinsiyet partisi var, zaten 1 saate kadar biter ve giderler dedi.

Baktım kadınlar hazırlanmış, süslenmiş kocaları el mahkum yanlarında yerlerini almışlar.

Kadınlar nasıl yükselmiş inanamazsınız, sanki dünyaya sığamıyorlar ve bir-tek onlar doğuruyor.

Var olmanın dayanılmaz havasını soluyorlar.

Bu şımarıklık, bu herkese kızın mı olacak oğlun mu olacak partisi nereden geldi, nasıl örnek alındı bilmiyorum.

Bu partiyi şehirli kadınlar, parası olanlar veriyor ve kutluyor.

Kutudan ultrason çıkıyor, balonlar çıkıyor.

Çığlıklar falan, alkışlar falan.

Neyse.

Gazetelerde Dubai'de bir çift cinsiyet belirleme partisi için 100 bin dolar harcamış haberleri vardı.

Bizde de Ankara'da bir çift böyle bir parti veriyor ve Atakule pembe renge boyanıyor, yani ışıklandırıyorlar.

Gazete haberine göre bu ışıklandırma 10 bin TL’den aşağı olmazmış.

Allah hayırlı çocuklar versin.

Balonunu uçurduğun çocuk anamdır, babamdır der, inşallah.

Öyle ya! Yeni neslin ebeveyn anlayışı da değişti.

Tıpkı sizin gibi.