EURO 2020 Grup Elemelerinde grubumuzda yapacağımız karşılaşmalardan önce oynadığımız, maçlardan aldığımız galibiyetler sonrasında final söylemlerinin yarattığı olumlu ortam bizi tam olarak hayal dünyasına götürdü, grupta oynadığımız karşılaşmalar sırasındaki durumumuz bunu gösterdi.
EURO 2020 Grup Elemelerinde grubumuzda yapacağımız karşılaşmalardan önce oynadığımız, maçlardan aldığımız galibiyetler sonrasında final söylemlerinin yarattığı olumlu ortam bizi tam olarak hayal dünyasına götürdü, grupta oynadığımız karşılaşmalar sırasındaki durumumuz bunu gösterdi.
EURO 2020 yaptığımız hazırlık karşılaşmalarında hiç de iyi çalışmadığımızı çok net belliydi. Hem hazırlanamamışız hem de buraya gelinceye kadar oynadığımız birkaç karşılaşmayla iyice havalanamış, kısa süredeki başarılı bir-iki sonuçla kendimizi Kaf Dağı’nın ardında görmüşüz, bu çok net belliydi.
Bu psikloji ile grup karşılaşmalarına hayallerimize yükleyemediğimiz sonuçlarla karşılaştık. Biz neredeyiz, geride bıraktıklarımızdan ne kadarından ders almışız ve tüm bunlardan sonra ne durumdayız, birkaç başarı bizi ne hallere getirdi, bunun hiç hesabını yapamadığımız bu karşılaşmalarda çok net ortaya çıktı..
Buraya gelinceye kadar oynadığımız birkaç karşılaşmadan, özellikle Fransa, Hollanda galibiyetlerinden iyice havalanmışız, bir iki karşılaşmadaki başarılı sonuçlarla durumumuzu abartmışız!
Başımıza geleceklerin kendini gösterdiği ilk karşılaşma İtalya karşılaşmasıydı.
Grubun ilk karşılaşması olan İtalya karşılaşmasında başımıza gelenler ortada, İtalya karşısında çok kötü bir oyun ve 3-0 mağlubiyet. İtalyanlar Olimpiyat Stadyumunda bize gün göstermediler. Sadece üç gol attılar. Onlar oynadı biz seyrettik.
Havamız bozulmuştu, genç kadromuz bu yenilgiyle iyice dağılmiş gibiydi.
Bu moral bozukluğuyla grubumuzun ikinci karşılaşması olan Galler karşılaşmasına çıktık. Bakü Olimpiyat Stadyumu’nda, bizleri destekleyen Azeri taraftarlarımızın önünde dünya yıldızı kaptan Gareth Bale’in yönetimindeki rakibimiz bize oyun oynatmadı. Morali bozuktu tamam ama, morali bozuk olan sadece oyuncular değildi, teknik kadromuz, başta Şenol Güneş olmak üzere ne yapacağını bilemez haldeydiler. Yanlış kadroyla ve oyun kurgusuyla, sergilenen rakip oyun planına karşılık veremedik, Garet Bale’i durduramadık, yaptıklarına önlem alamadık.
Ya son dakikadaki, golle sonuçlanan varyasyonların en iyi izleyicisi Şenol Güneş idi desek abartmamış olacağız. Sahada Bale şov vardı, aldı sazı eline, penaltı kaçırmış olmasına rağmen, üçüncü kez denediği pozisyon uygulaması ile göstere, göstere golünü attırdı. Sonuç, grupta aldığımız ikinci mağlubiyet 2-0.
Ve ardından neredeyse umutlar tükenmiş halde İsviçre karşısına çıktık. Morali iyice bozuk bir takım vardı sahada. Ara sıra biraz kıpırdanır gibi olmamıza rağmen, son zamanlarda formsuzluğuna çare arayan yorgun adam Şakiri’yi bile kendine getirdik, yıldız yaptık.
Haa bu arada, takıma yarar sağlayacak bazı adamları, ya son dakikalarda oyuna sokan veya kulübede yanında Şenol Güneş takıntılarından hala vazgeçememişti. Tam oyundan çıkaracağı sırada, İrfan Can Kahveci Hocasını utandırırcasına turnuvadaki yüz akı tek gölümüzü attı, durumu 3-1 yaptı. Şenol Güneş oyundan çıkaracağı İrfan Can Kahveci’yi biraz daha oyunda tuttu ama takıntısından yine vazgeçmedi daha sonra oyundan aldı. Ya, kadroya çağırıp hiç oynatmadıklarının durumları ve gelecekleri..
Şenol Güneş’in maç sonu açıklamalarına göre “iyi oynamıştık” ama sonuç 3-1 mağlubiyetimizdi.
Grupta sıfır punla sonuncuyduk. 8 gol yemiş, 1 gol atabilmiş, gruptan çıkamamıştık. Matematiksel hesapları bile yalanlarcasına grup sonuncu olarak turnuva dışı kalmıştık. UEFA 2020 elemelerinin en zayıf, hayal kırıklığı yaratan takımı olarak da “nam salmamız” üzüntü vericiydi. Sporseverlerinen çok konuştukları; Şenol Güneş’ın kadroyu yönetme konusunda bazı zaaflarını gideremediği, takıntılarının esiri olarak kadroyu kullandığı şeklindeydi.
Maç sonu konuşmasında söyledikleri ise bunu doğrular gibiydi. Hala “bu takım daha tecrübe kazanacak, daha iyi olacak”, söylemleri, hata ve eleştirler konusunda kırmızı çizgileri ile izleyenleri iyice şaşırtmasından belliydi. “İstifa” soruları karşısında ise tedirginliği gözlerden kaçmadı. Bocaladı, çok net olamadı.
Ben yine de diyorum ki, Şenol Güneş; gençleştirdiği bu kadroyu toparlayabilecek özellikleri olan bir futbol adamıdır ve yapacağına da inanıyorum. Yeter ki takıntılarından vazgeçsin! Yoksa unutulur gider!