Avrupa'da yoğun olarak yaşanan yabancı düşmanlığı ülkemizde de Suriyeliler ve Afganlılar üzerinden yabancı karşıtlığı olarak bazı kesimlerce karşımıza konuyor.
Avrupa’da yoğun olarak yaşanan yabancı düşmanlığı ülkemizde de Suriyeliler ve Afganlılar üzerinden yabancı karşıtlığı olarak bazı kesimlerce karşımıza konuyor. Türkiye’de bazı insanların kaygılardan biri son 10 yıldır sığınmacı/misafir dalgaları ekseninde demografik, sosyo-kültürel, ekonomik ve siyasal anlamda yaşanan ve hala devam eden değişim-başkalaşma sonucunda Anadolu Türk kimliğinin zarar göreceğidir. İnsanlarımızın zihinlerinden yeni bir ANADOLU sentezin ortaya çıktığı TÜRK kimliğinin ‘zorla’ değişime itilmesi var. Diğer yandan özellikler şehirli insanların bir kısmında ise cumhuriyet döneminde tüm sorunlara rağmen tüm kesimlerce benimsenen ‘ortak vatan-kimlik’ dünyaya açık olarak yükselen Anadolu Türklüğünün ‘zoraki’ bir değişim yaşadığı yönünde. Etraflarında Arapça konuşan insanlardan rahatsızlık duyan bu kitle İngilizce konuşan yabancılardan aynı rahatsızlığı duymuyor.
Suriyelilerden Afganlılara “Bin” Aylan Bebek fotoğrafı hala etrafımızda yaşanıyor. Akdeniz’de her gün bir can pazarı var. Suriye’de daha dün rejim unsurları sivillere sülfüt bombası attı. Afganistan’da ABD çekilmesi sonrası dalga dalga göç dalgası İran- Pakistan üzerinden başladı. Türkiye’de siyasi zemin başta olmak üzere tartışmalar yeniden alevlendi.
GÖÇ YÖNETMEK VE SONRASI UYUM
Anadolu tarihi boyunca göç aldı ve aynı zamanda göç verdi. Çatışmaların, açlığın yaşandığı dünyamızda sınır ve bölgeleri aşan insan hareketleri devam ediyor. Türkiye, Suriye iç savaşı ile birinci derece etkilenen ülke oldu. Diğer yandan Filistinliler ve Afganlar dünyada Suriyelilerle birlikte en fazla ülkelerinden ayrılmak zorunda kalan insanlar. Beşten büyük olan DÜNYAmızın bir vicdan hareketine ihtiyacı var. Türkiye sınır aşan insan hareketleri ve uyum konusunda çok işler yaptı. Bunun yanında vatandaşlarımız kendi gelecekleri için riskler görüyor. 84 milyon nüfusun yanında 7 milyon yabancının yaşadığı bir fotoğraf insanların sorgulamasına neden oluyor. Bir yanda Akdeniz kıyılarına vuran AYLAN bebekler vicdanlarımızda sahillere vurmaya devam ederken diğer yandan “NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE” şiarı yüreklerde.
Soru şu, sınır aşan insan hareketlerinin hedef ve geçiş noktası olan Türkiye siyasi ve sosyal sonuçları olan bu durumu nasıl yönetecek?