Spor haberciliğinin nerelere geldiğinin en güzel örneği hiç şüphe yok ki; sosyal medyada bitmek bilmeyen ve hiç bir kaynağın verilerine dayanmayan Süper Lig'imizden yansıyan transfer haberleridir.
Yıllarca asparagas deyince magazin haberciliğini ve magazin haberlerini gösterenler utanırlar mı bilinmez ama, bu işi, o kötüledikleri magazin haberciliğinden çok daha kötü yapıyorlar hiç kuşku yok. Asparagası böylesine maharetli yapabilenlerin habercilikte nerelere geldikleri konusunda yorum yapmak pek de zor değil. Basında yayınlanan tüm spor haberlerinin çoğu asparagas haber üzerine kurulu. Şimdiye dek Süper Lig’e gelen transfer sayısı neredeyse yüzü geçti ama, transfer edilenler bir kaç kişiyi geçmez.
Spor haberi deyince; atmak, masa başında aklına geleni söylemek, yazmak, her yorumu yapmak sorumluluk çizgisinin çok ama çok dışına çıktı. Bile bile yalan haber yapmak alışkanlık haline geldi.
Bu haberlerin odağında öncelikli olarak “Üç Büyükler” var.
Öyle ki; bu asparagas ustalarının sosyal medyaya yansıttıkları bu transfer haberleri ve transfer “edildi, edilecek” gibi görünen futbolcuların transferlerini, o takımı yönetenler bile şaşkınlıkla izliyorlar. Ortalama olarak üç takımımızın görüştükleri iddia edilen ve “bomba transfer” olarak sosyal medyaya saldıkları futbolcu sayısı iş çığırından çıktı.
Atmak serbest, soran, eden, yok, ama bu söylenenlerden transfer de hemen hemen hiç yok. Bu transfer haberleri onların kulağına gidiyor ve şaşkınlıklarını gizlemiyorlar
Benim anlayamadığım, bu saçmasapan asparagasları ile kimi kandırabildiklerini düşünüyorlar. Artık, Süper Lig’imizdeki bir çok takımın UEFA Finansal FairPlay kıskacından değil transfer yapmak, kımıldayacak hallerinin kalmadığını sağır sultan bile duydu. Üç büyük takımımızın üçü de, “bu kıskacın içinden nasıl çıkarız” hesapları yapıyor. Futbolcu satabilirlerse transfer yapabilecekler.
En belirgin örneği ise; bazan doğruyu da yazanlardan okuduğumuz kadarıyla; geçtiğimiz yılın şampiyonu Beşiktaş, şampiyon kadrosunun neredeyse yarısından fazlasını satmış durumda ama, hala FFP kıskacından kurtulabilmiş değil.
Bu takımlardan en kritik durumda olanı ise; UEFA’nın ağzından çıkacak karara endeksli olan Galatasaray. Eli kolu bağlı gibi. Bu konuda yeni yönetimi iyi bir politika izliyor ama, sezon da geldi çattı. Pek de zaman kalmadı. Bildiğiniz gibi, Galatasaray Şampiyonlar Ligi Grupları’na direkt katılan takımımız. Karşısında yıldızlar topluluğu olan bir çok rakibi var ama hala transfer konusunda hatırı sayılır bir adım atamadı. Galatasaray da eldeki bir iki iyi futbolcusunu satmak durumunda kalabilir.
Gelelim, yıllarca transferin en hareketli kulüplerinden Fenerbahçe’nin durumuna.
Fenerbahçe’de ne olduysa oldu, kendini birdenbire FFP’in kıskacında buldu geçtiğimiz yıl. Bir kaç transfer yaptı ama bunlardan da pek verim alamadı veya Aykut Hoca’nın istedikleri değillerdi. Ama çaresizlikten olanlarla idare etmek durumunda kaldı. Bazan bu kadro çok iyi işler yapmadı da değil. Taraftarına umut verdi. Verdi ama taraftarın gönlü kırıldı bir kere ve stadyuma gelmekte, çoğunlukla nazlandılar. Üstüne üstlük, taraftarla Aziz Yıldırım arasındaki çekişme trübünlere yansıyınca, taraftardan güç alan takım bu durumdan oldukça etkilendi. Buna rağmen averajla bile olsa ligi ikinci tamamlayarak Şampiyonlar Ligi için 3. Eleme turunu oynama şansını yakaladı.
Buarada, yönetim ve teknik ekip değişti, yeni başkan ve yeni teknik kadro ile çok farklı bir Fenerbahçe olacak gibi göünüyor. Sistem farklı ama aynı oyuncuların yanı sıra oldukça gençleşen bir kadro. Hazırlık karşılaşmalarında, özellikle son Feyenord karşılaşmasında taraftarından geçer not aldı. Ama henüz ciddi transfer yapamadı.
Durum bu.
Bizim spor medyamız ise, hala asparagus, sansasyonel transfer haberleriyle ülkemizdeki transfer pazarında rol kesiyor. Transferde asparagas yağmurunda keyif yapıyor!