Her dönemin yetişkinlerinin ağzındaki sakız gibidir 'ah ah nerede bizim zamanımızdaki gençler! Biz böyle miydik? Saygı, sevgi, hürmet kalmamış!'
Gençleri seviyorum...
Deli hallerini, komik davranışlarını, yeterli miyim yetersiz miyim düşünmeden paldır küldür yaptıkları söylemleri, her şeyin en doğrusunu ben bilirim bakışlarıyla sergiledikleri cool olma çabalarını, ’mekanın sahibi benim uleeennn’ tarzıyla kendilerine olan öz güvenlerini....
Onlara espriyle takılmayı, toz kondurmadıkları hareketlerinin taklidi yaparak sahnede kendileriyle yüzleşmelerini sağlamayı, kendinizden haberiniz var mı diyerek yapıcı eleştiriler sunmayı ve laf aramızda bazı hallerine katıla katıla gülmeyi seviyorum... Sebebini bilmiyorum fakat onlarla aramızda güçlü bir bağ var. Ya onlardan besleniyorum ya da içimdeki haylaz çocuğun yaramazlık etmesine eşlik ediyorlar diye gençlerle stres atmayı seviyorum...
Evlere şenliktir ergenlik dönemi. Tabiki doğru yönlendirilirse! Malum ülke olarak gündemimiz deprem olduğu için örneği de oradan vermek istiyorum. Yapılar, gerekli önlemler ve acil durum yönetimi profesyonelce hizmet verirse en şiddetli depremler bile zararsız atlatılır. Yetişkinler yeterli donanımı barındırıyorsa bünyelerinde gençlik sarsıntılarından yana sıkıntı yok yani!
Ergenlik dönemi bedensel, zihinsel ve ruhsal açıdan hamurun mayalanma dönemi gibidir. Hamurun ortam ısısı ve içinde bulunduğu kap sağlıklı mayalanmasını sağlar...
Her dönemin yetişkinlerinin ağzındaki sakız gibidir ‘ah ah nerede bizim zamanımızdaki gençler! Biz böyle miydik? Saygı, sevgi, hürmet kalmamış!’
…
Peki hiç merak ettiniz mi ilk ne zaman başladı bu şikayetler. Geçmişte gençler gerçekten kusursuz muydu? Şikayete dair ‘ilk kurşun’ ne zaman sıkılmış?
Hemen cevap vereyim; çok büyük ihtimalle insanoğlunun var oluşundan bu yana gençlik toplumun şikayet kaynağıydı! Çünkü tarihi tüm kalıntılarda gençlerden yana bol bol ‘ah vahlara’ yer verilmiş.
Hadi bakalım ne demiş eskiler...
Sümer tabletlerinde "bu gençlik nereye gidiyor’ yazısını gören uzmanlar gençliği sorgulamayı bırakmışlar...
‘Günümüzün gençleri öyle umursamaz ki ileride ülke yönetimini ele alacaklarını düşündükçe umutsuzluğa kapılıyorum. Bizlere büyüklerimize karşı saygılı olmayı, ağırbaşlı davranmayı öğretmişlerdi. Şimdiki gençler kuralları boş veriyorlar, çok duyarsızlar ve beklemesini bilmiyorlar’ diyen Hesiod’un cümleleri hepimize tanıdık gelmiyor mu?
‘Günümüzün çocukları lüksü seviyor, kötü davranışları var, otoriteye baş kaldırıyorlar, yaşlılara saygıları yok, çalışmak yerine lak lak etmeyi seviyorlar. Çocuklar artık evlerinin hizmetçisi değil, TİRAN’ı! Anne babaları odaya girince ayağa kalkmıyorlar, onlara itiraz ediyorlar, destek olmuyorlar, şapır şupur yiyorlar, öğretmenlerine zulmediyorlar..’ diyen Sokrates’e ‘hay senin ağzına diline sağlık’ diyecek ne çok anne baba var günümüzde de...
‘Bugünlerde gençler kontrolden çıkmış durumda. Kaba bir şekilde yemek yiyorlar. Yetişkinlere karşı saygısızlar. Ebeveynlerine karşı çıkıyorlar ve öğretmenleri sinirlendiriyorlar...’ diyen Aristo ve daha niceleri karşımıza değişmeyen tek gerçeği gösteriyor; gençlik dönemi mutlak yaşanması gereken bir dönem. Bu dönemin patlamalarını engellemek imkansız ise doğru karşılamak ve akışı doğru yönlendirmek yetişkinlere düşüyor...