Gençlik.

Arkadaşlık teklif ederlerdi, eğer bizde adamı beğeniyorsak günlerce heyecanlanırdık.

Kalbimiz küt küt atarken, adamı da cevap vermek için bekletirdik.

O da heyecanla beklerdi.

O eskidendi diyorlar, devir değişti diyorlar.

Devir neden değişti ki?

Devir ne oldu da değişti?

İyi mi oldu yani.

Hiçbir şey korunmuyor, muhafaza edilmiyor ve her şey hızla değişiyor, internet ve sosyal medya faktörü var diyorlar.

Hız var, diyorlar hız.

Son geldiğimiz nokta nedir.

En önemli ilişki dediğimiz ve insan var oldukça kafa yoracağımız ilişkiler.

Kadın ve erkek ilişkisi.

Kadın erkek ilişkilerinde, kimsenin kimseye saygısı kalmamış.

Adam gece beraber olduğu kadının, gündüz adını hatırlamıyor.

Eh her şey değişince.

Çok sayıda yeni kavramlar ortaya çıkmış.

“Situationship”, yani Türkçeleştirilmiş adı “Durumdaşlık” adı ile bir ilişki varmış.

Şöyle.

Bu ilişki modeli, duygusallık ve cinsellik içerebilir ama, ilişkinin başı ve sonu üzeri hiç konuşulmuyormuş.

Yani, ilişkinin başını ve sonunu hiç konuşmayacakmışsınız.

Biz gençken arkadaş olduğunuz genç gelip çıkma teklif ederdi.

Bu, ilişkinin duygusal anlamda başka biry ere taşındığı anlamına gelirdi.

Önce pastane, bir süre sonra sinema, bir süre sonra el ele ve sonrası ilk öpücük.

Tertemizdi.

Çok saftı.

Çok saygılıydı.

Çok heyecanlıydı.

İnsanlar arasındaki fesatlık, hesapçılık, bencillik ve kötülük bu denli büyürken.

Kadın erkek ilişkilerinde de "durumdaşlık" ilişkileri almış başını gitmiş.

Biz kadınlara hiç uygun olmayan, adı konulmamış bu tür ilişkiler yaşanıyor.

Geri kafalı değilim.

Ama kadınım ve kadınlık duygularını çok iyi bilirim.

Bir kadın ilişkisini iyi ya da kötü aydınlığa kovuşturmadan, adını koymadan huzur bulamaz.

Kadın zihni karmaşıktır.

Kadın zihni garanticidir.

Üzerinde hiç konuşulmamış, adı konmamış, başı ve sonu hiç konuşulmamış ve hiç düşünülmemiş ilişkiyi kadınlar istemez.

İlişki var adı yok.

Kadın, buna başlangıçta sessiz rıza gösterse de, sonra bunun hesabını mutlaka çıkarır.

Kadının zorunluluk halinde bile bir bildiği ve bir hesabı vardır.

Başı ve sonu konuşulmamış ilişkide kaybetme korkusu ya da duygusu olur mu?

Bence bunu erkekler çok ister de diyemiyorum artık.

Toplumsal koşullar böyle, cümlesini sevmiyorum ve kabul etmiyorum ben.

Zamanın hızı varmış.

Eskisinden daha farklıymış o hız.

Değişimler hızla ve bazen göz açıp kapayıncaya kadar geçiyormuş.

Eeee.

Benim anladığım.

Adı "sevgili olmak" değil mi?

Sevgili olmak var, ama öyle değilmiş gibi yaşayacaklar öyle mi?

İlişkide kimse kimseyi arkadaşları ile tanıştırmayacak, ailesi ile tanıştırmayacak, sabah oldu mu Allahaısmarladık demeden, kadının haberi olmadan terk edip gidecek.

Ayrılmanın da, bir adabı var değil mi?

Veda etmeden gitmenin de, bir merhameti olur değil mi?

Hadi.

Durumdaş; olalım tatlım diyenin yüzüne bile bakmayın.

Demode olalım.

Geri kafalı olalım.

Ve çıkma teklifi geri gelsin.

Funda'nın aklındakiler…

... Olay İngiltere'de ve sosyal deney yapıyorlar.

Sunday Times muhabiri bir deney yapıyor, 13-15 yaş arası çocukların akıllı telefonlarını ellerinden alıyorlar ve bir kamp gezisine yolluyorlar.

Tiktok nesli çocuklar orada 1 ay kalıyor.

İşte sonuçları:

Çocuklar anlamlı sohbet nedir hiç bilmiyorlar.

Çocuklar etrafa hiç bakmıyor, sadece telefonlarına bakıyorlarmış.

Telefon olmayınca, kendilerini gerçekten iyi hissetmelerini sağlayan şeyler yapıyorlarmış.

Babaları ile sohbet ediyorlar, annesi ile köpeğini gezdiriyor, komşuları ile futbol oynuyorlar.

Kitap okuyorlar.

Beyni bir sürü şey ile meşgul olmadığı için kendilerini yorgun hissetmiyorlarmış.

Daha sakin.

Daha odaklanmış.

Daha düz çocuklar olmuşlar.

En ama en önemlisi.

Kendilerini çocuk gibi hissediyorlarmış.

Sonuçlar şahane.

O halde;

Ne güzel değil mi çocuk olmak, ne kadar sahici değil mi çocuk olmak.

Erkenden büyümek kadar tehlikeli bir şey yok.

Funda'nın aklındakiler…

... Artık, dolandırıcı haberleri duymak, bilmek ve okumak istemiyorum.

Boş işler.

Sonuçsuz ve yalan dolan işler.

Oyalamayın bizi yahu.

Kıvanç Talu ve eşi toplam bilmem kaç kişiyi dolandırmışlar ve 3 milyon TL ile yurt dışına kaçmışlar.

195 yıl hapis istemi ile iddianame açılmış.

Ünlü gazeteciler, Fatih Portakallar, Cüneyt Özdemirler, Nevşin Mengüler anlatıp dursunlar.

Çok da tın size.

Çok güldüm.

Allah da sizi güldürmesin inşallah.

Gelin oğlum.

Kaçmayın kızım.

Salak mı bunlar, ülkeye dönsünler, hapis cezası falan yok yahu.

Konvoy ile karşılansınlar, gerdan kırarak müzik eşliğinde video çeksinler.

Valla avukatları bile gerdan kırar.

Kafa bulsunlar, ülke insanı ile alay etsinler.

Takipçi sayısı, 1 saat içinde milyon milyon olsun.

Dolandırıcıseviciler.

Sizi bekliyor yahu.