Önceki gece (Pazar gecesi) ilerleyen saatlerde, Ege'nin incisi Güzel İzmir'in Süper Ligimizdeki yegâne temsilcisi Göztepe, uzun süren galibiyet serisine Başakşehir maçıyla veda ediyordu.

Önceki gece (Pazar gecesi) ilerleyen saatlerde, Ege’nin incisi Güzel İzmir’in Süper Ligimizdeki yegâne temsilcisi Göztepe, uzun süren galibiyet serisine Başakşehir maçıyla veda ediyordu. 2-1 yenilgiye rağmen Göz-Göz tribünlerini dolduran yüzlerce taraftar, takımının oynadığı oyundan ve mücadele hırsından memnuniyetini alkışlarıyla belli ediyordu.

Takdir edilen bu gayret ve performansta en büyük pay sahibi olarak gördükleri “Sarbi Reyiz” Sabri SARIOĞLU’na da ayrıca oldukça büyük teveccüh vardı, mağlup biten bir maç olmasına rağmen. 90 dakika sonunda tribünlere davet edilen taraftarın Sabri Reis’i karşılıklı atkı ve sevgi teatisi merasimi ardından soyunma odasına alkışlarla uğurlanıyordu. (Galatasaray’da oynarken formasının sırtına adının yanlış yazıldığı bile olmuştu. Sarbi Reyiz adı o günlerden kalma.)

Göztepe Taraftarının bu vefası, aslında endüstriyel futbolla birlikte unutulmaya başlanan bazı hasletlerimizi de hatırlatması açısından önemliydi. Takımdaşlık ve emeğin yüceltilmesi açısından, Sabri Sarıoğlu figürü örnek bir olgu olarak liglerimizde yer alıyor ve ne şanslıyız ki bu serüven devam ediyor. Maşallah diyelim.

Uzuuun yıllar hizmet ettiği İstanbul’un köklü camialarından Galatasaray’dan sonra, önce Kayseri ile adı anıldı bir süre ama sonra Ege ve İzmir (muhtemelen ailecek) kariyeri açısından daha cazip geldiği için Göztepe’yi tercih etti. Sarı Kırmızıya âşina olduğu için de çabucak uyum sağladı ve bütünleşti İzmir Camiasıyla. Bornova Stadı’nda kendine has bir sempati hâlesi oluşturdu hızlı bir şekilde. Pazar gecesi de mağlubiyete rağmen sevenleri tarafından taltif edilerek bu gayreti taçlandırılmış oluyordu.

Galatasaray’da oynadığı uzun yıllar boyunca birçok bâdireler atlatmasına rağmen çalışkanlığı ve disiplini ile yerli yabancı birçok teknik direktörün vazgeçemediği oyuncu olmayı başardı. Yetersiz görülüp yerine birçok bek oyuncusu transfer edilmesine rağmen, oynadığı her sezon formayı onların elinden bir şekilde alıp Ali Sami Yen ve Seyrantepe’nin çimlerine çıkan o oluyordu.

Şayet insanlık değerleri gereği emeği yücelteceksek ve kıymetini bileceksek “Sabri Reis” bizim için örnek olmalı. Sınırlı yeteneği ve kısıtlı oyun görüşüne rağmen; idmanlardaki performansı ve takım içerisindeki birleştirici-bütünleştirici fonksiyonu ile daima iyi kontratlar aldı ve “dünyalık” sıkıntısı yaşamadı. Yerli ve orijinal olduğu için Galatasaray içerisindeki “monden” Liseliler tarafından mimlenmiş olmasına rağmen hep ayakta kalmayı başardı.

Beşiktaş’ta Necip UYSAL ve Fenerbahçe’de Selçuk ŞAHİN’e de reva görülen burun kıvırma ve beğenmeme salvolarından hep daha çok çalışarak ve takımın moralini yükseltmeye gayret ederek kurtardı kendisini ve kariyerini.

Oynayacağımız son iki kritik milli maç (İzlanda ve Finlandiya) öncesinde de Lucescu tarafından milli takım kadrosuna davet edilince, “emeğe değer veren ve yücelten” romantik futbolseverler pek sevindi. Göztepe’den 35 yıldır A Milli Takım’a davet edilen ilk futbolcu olarak da Egeli futbolseverleri heyecanlandırdı. ( en son 7 Kasım 1982’de Erhan ALTIN, Sovyetler Birliği maçına çağrılmıştı)

Oynar-oynamaz bilemeyiz ama bildiğimiz bir şey varsa; Sabri Sarıoğlu gerçek bir futbol emekçisi ve sebatkâr bir kardeşimizdir Vesselam!

Milli takımımıza bol şans ve sizlere iyi bir hafta dilerim.