Kapitalizm ülke olarak bize yaramadı. Bunun en büyük nedeni "tüketim" toplumunu yaratmaya hevesli bir sistem olan serbest piyasa ekonomisinin ortaya çıkarttığı "tüket-at" konusunda ki başarımız.
Kapitalizm ülke olarak bize yaramadı. Bunun en büyük nedeni “tüketim” toplumunu yaratmaya hevesli bir sistem olan serbest piyasa ekonomisinin ortaya çıkarttığı “tüket-at” konusunda ki başarımız. Her konuda her şeyi tüketen bir toplum olduk. Sadece ürün ve hizmetleri değil. Emeği de, insanları da tüketmeye başladık. Bütün alanlarda var bu. Aceleci, sabırsız, hazımsız bir toplum olduk.
Benzer şeyleri futbolda da, medyada da akla gelebilecek tüm alanlarda da görüyoruz. Özellikle futbolda son yıllarda bu zihniyet zirve yaptı. Teknik direktörlerden peygamberler gibi mucizeler yaratmalarını bekliyoruz. En ufak başarısızlıkta hemen sistem onu harcamaya yönelik hareket ediyor. Türk futbolu dünyaca ünlü teknik direktörleri sırf bu huyu yüzünden harcadı.
Kimleri harcamadı ki Türk futbolu
Bunda popülist basının da rolü var tabii. Başarısız oldu mu, iki maç kaybetti mi hemen başlıyorlar. “Suyu ısındı”, “Yolcu mu”, “Başarısızlıklarına bir tane daha ekledi” … şeklinde atılan manşetlerle günü kurtarma operasyonu. Bu ülke futbolu Low gibi Almanya Milli Takımına tarih yazan bir adamı harcadı. Bu ülke futbolu Hiddink denen efsanevi teknik direktörü harcadı. İspanya’ya dünya şampiyonluğunu getiren Aragones’i harcadı. Yine İspanya’da efsane işlere imza atan Del Bosque’yi harcadı. Bahane aynı: Onlar kötü biz iyiyiz.
Pereira’nın dünya karnesi kötü değil
Geçen sene Beşiktaş’ı şampiyon yapan Sergen Yalçın biri sonraki sezon işler gitmedi diye gitmek zorunda kaldı. Sergen’in gitmesi bana “Bu kadar da vefasızlık olmaz” dedirten bir olay oldu. Son bir aydır da Fenerbahçe’nin bu yıl göreve başlayan Vitor Pereira ile ilgili eleştiriler basında sıkça yer alıyor. Adam üç sene Çin Süper Liginde çalıştı, bir kez Süper Lig şampiyonu oldu. Bir tane de bizim Türkiye Kupamıza denk gelen kupa kazandı. Ondan önce Yunanistan’da Olimpiakos takımında çalıştı, orada da bir Süper Lig bir tane de ülke kupası kazandı. Daha da geriye gittiğinde daha çok başarıya imza atan bir teknik direktör. 2021 yılında Türkiye’ye Fenerbahçe’yi çalıştırmak üzere geldi. Daha lig sezonunun birinci yarısı bitmeden başladı herkes linçe.
Allah adama peygamber sabrı versin
Pereira ile ilgili medyada özellikle çıkan haberleri okurken bazen cidden Allah adama “Peygamber Sabrı” versin diyorum. Geleli birkaç oy olmuş, istiyorlar ki hemen takıma dokunsun ve takım coşsun. Puanlar gelsin, goller gelsin. Bu kadar kolay mı ki?
Tek kelime ile bizim futbol camiamız aldığı teknik direktörün peygamber gibi takıma dokunup takımı şahlandırmasını istiyor. Bu biraz da cahillik biraz da günü kurtarmaktan başka bir şey değil. Böyle bir dünya yok. Keşke olsa. Yapay zekâ ligi bile kursanız orada yapay zeka ile çalışan takımlarda bile aksama olacak. Ama biz toplum olarak öylesine aceleci, öylesine agresif bir tüketici olduk ki hiçbir şey hiç kimsenin umurunda değil. “Bana ne kardeşim” havasında herkes, sadece başarı derdimiz. Olmadı da mı fatura hemen yönetime veya o işin liderine kesiliyor.
Pereira’ya basın linci yapılıyor
Basın Rize maçı öncesinde basın “Pereira’nın Finali” gibi başlıklar attı. Neymiş efendim sabırlar tükenmiş. Sanırsınız ki yıllar geçmiş, Pereira yıllardır takımın başında ve ortada büyük bir başarısızlık var. En son Gaziantep maçında 3-2 yenilince yine Pereira’ya saldırdılar. Bir de öylesine garip bir basınımız var ki maçtan sonra yapılan basın toplantısında maç analizleri yapılacağına adama çıkıp “İstifa edecek misiniz?” sorusunu soruyor. Pereira bunlara güzel yanıtlar veriyor. En son bu soruyu soran gazeteciye “Bu, gazetecilerle konuşulacak bir konu değil” cevabını verdi. Bence cuk oturttu cevabı. İki hafta önce Avrupa maçlarının birinde puan kaybeden Fenerbahçe teknik direktörü yine maç sonrası basının karşısına çıktı. Olimpiakos maçında son anda yedikleri golden dolayı puan kaybeden takımı ile ilgili basın ısrarla teknik eleştirilerde bulundu. Yok efendim bunu oynatmadın da ondan öyle oldu, işte arka dörtlüde neden öyle oldu, maçta neden müdaheleyi böyle yaptın… Pereira da haklı olarak tepkili bir biçimde “tüm sorumluk benim, ben suçluyum” tarzı bir söz söyledi ve toplantıyı bitirdi.
Futbolcular kabile muhabbetlerinde
Spor basını Pereira’nın biletini kesip yerine teknik direktör bile buldu. Geçtiğimiz günlerde Fenerbahçe’ye Slaven Biliç’in geleceği iddia edildi. İşin ilginç tarafı oyuncular da bu tiyatroya giriyor ve teknik direktörleri ile iyi geçinmiyorlar. Bu da çok amatör bir tutum. İstediği mevkide oynatılmadı mı, futbolcu hemen küsüyor ve hocayı sabote ediyor. Basında Pereira’nın futbolcular tarafından sevilmediğine de vurgu yapılıyor. Neymiş efendim “futbolcular isyandaymış..” Yemeyin beni ya. Bunlar kabile muhabbetleri. Siz ne biçim profesyonelsiniz ey futbolcular. Çıkın adamın karşısına konuşun, toplantılar, antrenmanlar bunun için var. Ama bizim ruhumuzda var. İnsanlara olan eleştirilerimizi hep arkalarından söyleriz.
Bu kafayla ancak “Teknik Direktör” mezarlığı oluruz
Bu mahalle baskıları ile Fenerbahçe başkanı Koç’un da üstüne geliniyor ve ona da bu hocayı görevde tuttuğu için suçlu ve kötü başkan muamelesi yapılıyor. Bu çok amatör bir fotoğraf. Bu kafayla Türk futbolu asla bir yere gelemez. Gelirse de kazara gelir, kazara şansa veya bireysel gayretlerle elde edilen bireysel başarılarla gelir, başka da bir şey gelmez. Bakın Türk futbol tarihinin dünyadaki tek başarısı Milli Takımın dünya üçüncülüğü ve Galatasaray’ın elde ettiği UEFA Kupası.
F.B. kulübü 2013 yılından beri bir sürü hoca değiştirmiş.
2013-14 Sezonu: Ersun Yanal
2014-15 Sezonu: İsmail Kartal
2015-16 Sezonu: Vitor Pereira
2016-17 Sezonu: Dirk Advocaat
2017-18 Sezonu: Aykut Kocaman
2018 : Phillip Cucu ve Erwin Koeman
2018-20 Sezonu: Ersun Yanal
2020-21 Erol Bulut
2021: Emre Belezoğlu
Bu kadar da olmaz ki.
Bozuk para gibi teknik direktör harcayan bir ülkenin bir takımına döndü Fenerbahçe.
Bu sözüm sadece Fener için değil, bu anlayış tüm Türk takımlarında var.
Bu aceleci, sabırsız, günü kurtaran kafayla bir arpa boyu yol alınamaz.
Başarı artık stratejik düşüncenin, sabrın ve beraberinde uzun soluklu çalışmaların ardından gelen bir şey oldu. Rekabetçi dünyada öyle “kısa” - “günü kurtaran” zihniyetlerle başarılı olma devri kapandı. Bu kafayla Türkiye ancak teknik direktör mezarlığı olur, ki oldu.
Bunun önüne geçmek için uzun soluklu ve sabırlı çalışmalar yapmak lazım. Bakalım Koç ve Fenerbahçe Pereira vakasında ne yapacak?
Ben olsam Pereira’ya takviyeler verir ona en az sezon sonuna kadar destek veririm. Bir kupa hedefi koyarım. Onu anlamaya çalışırım. Adamın derdi nedir? Neden olmuyor? Çin’de yaptı, Yunanistan’da yaptı Türkiye’de neden olmuyor?
Varsın medya tribün gazeteciliği yapsın, son gülen olmak için uzun düşünmek lazım.