Zeytin Dalı Harekatı başarılı bir şekilde yürüyor. Sınırımızın güvenliği sağlanana kadar da bu operasyon devam edecek. Çünkü etmek zorunda. PYD'nin sınırımıza yerleşmesi demek Türkiye'nin Suriye'ye çevrilmesi amacını taşıyordu…
Türkiye diplomasi yollarını sonuna kadar kullandı. Müttefiklerine her fırsatta kırmızı çizgilerini ifade etti. Tüm bunlara rağmen ABD, PYD’yi desteklemekten geri durmadı. Silah yardımından lojistiğe kadar her türlü imkanı PKK/PYD için seferber etti. Amaç Suriye’nin üçe bölünmesiydi. Ardından Türkiye’yi bölmek için düğmeye basacaklardı. Ankara bu oyunu zamanında görerek ona göre davrandı, Rusya ile stratejik bir iş birliği yaparak oyunu kuralına göre oynadı.
Baştan ifade etmememiz gerekir ki; bu bir savaş değil. Savaş iki ülke arasında olur ve savaşı başlatanların emelinde kolonyalist politikalar yatar. Bir ülkenin bir terör örgütüyle mücadelesine savaş denmez, bu bir operasyondur ve tüm dünyada kabul gören en meşru olaylardan bir tanesidir. Ama gelin görün ki bu terör örgütlerini terör örgütü olarak kabul eden ülkeler Türkiye’nin bu en doğal hakkına karşı çıkıyorlar. Bu kabul edilebilir bir durum değil. “Türkiye’nin Suriye’de ne işi var?” diye aptalca soru soranlar, binlerce kilometre uzaktan gelip Suriye’yi işgal edenlere tek söz söylemiyorlar. Mevzu bahis Türkiye’nin sınır güvenliğini ilgilendiriyorsa bu dış bir sorun değildir, Türkiye’nin iç meselesidir.
Dünyada artık kolonyalist politikalar vekalet yoluyla iş görüyor. Bugün PKK/PYD’nin ABD’nin ordusu olmadığını kim söyleyebilir? Kimse! Söyleyen de zaten başka bir amaca hizmet ediyordur. Terör örgütünü terör örgütüyle bitirme politikası aslında sözde “bitirilenin” laboratuvar ortamında üretildiğini ortaya koymuyor mu? İşte DEAŞ’ta böyleydi, PYD’yi DEAŞ’la mücadele adı altında meşrulaştırmaya çalıştılar ama başarılı olamadılar, çünkü Suriye’yi bölmek demek Türkiye’nin bölünmesinin önünü açacaktı. Şimdi ise Türkiye bölünmez bütünlüğü için kahramanca bir operasyon yürütüyor. Buna destek olmak hepimizin görevi.
Elbette ülke içinden buna karşı çıkanlar var. Türkiye’nin bir terör örgütüyle mücadelesine “savaş” diye bakanlar var. “Savaşa Hayır” diye çığlık atan bazı müptezeller etrafta dolaşıyor. Türk Tabipler Birliği’nin açıklaması o nedenle skandal! Aynı Türk Tabipler Birliği ve onun değirmenine su taşıyan mihraklar PKK’nın katliamlarına ses çıkardı mı? PKK’yı bir terör örgütü olarak gördüler mi? PKK’nın katlettiği masum insanlara sahip çıktılar mı? Bizler “barış” derken onlar “barış” dedi mi ya da savaşı tekrar alevlendirmek için provokatörlüğe soyunmadılar mı? Bunların hepsi bu kötü niyetli meczupların cevaplaması gereken sorular. Bugün Türkiye’nin yürüttüğü bu mücadeleye karşı çıkmak ülkenin bekasını düşünmemek, terör örgütleriyle aynı safa düşmekten başka bir şey değildir.
Hükümeti beğenmeyebilirsiniz, Recep Tayyip Erdoğan’dan hoşlanmayabilirsiniz, dibine kadar da eleştirebilirsiniz ama Türkiye düşmanlığı, millet düşmanlığı başka bir şeydir. Bu milli mücadele zamanlarında normal bir vatandaşa düşen görev devletin yanında yer alıp bu mücadeleye omuz vermektir.
15 Temmuz davalarını unuttuk mu?
Geçenlerde Haşmet Babaoğlu, Sabah’taki köşesinde şöyle diyor: “Güncel gelişmeler ne olursa olsun... FETÖ ile mücadeleyi gevşetmemize ve 15 Temmuz davalarının sessizlik içinde geçiştirilmesine mazeret sayılamazlar. Türkiye'nin nasıl şeytani bir örgütle boğuştuğunu anlamak zorundayız.”
Çok haklı Babaoğlu… Evet kabul, şuan Zeytin Dalı Harekatı’yla çok kritik bir dönemin içinden geçiyoruz. Adeta geleceğimizi kuruyor, yeni bir çağı başlatıyoruz. Ama bunun yanında içerde 15 Temmuz davalarını öksüz bırakmak, son duruşmada olduğu gibi izleyici olarak 2 kişi katılmak FETÖ’cülere tekrar cesaret verir.
Bu uzun soluklu bir mücadele. 40 yıldan bu yana devleti bir ahtapot gibi saran bu terör unsurlarından kurtulmak öyle iki senede olacak iş değil. Aynı enerjiyle devam etmek mecburiyetindeyiz. O nedenle iktidar partisinin üyeleri başta olmak üzere herkesin üzerine düşen sorumluluklar var. 15 Temmuz’u unutursak ne darbelerle hesaplaşabiliriz ne de FETÖ’yle mücadeleyi aynı çizgide yürütebiliriz. Bu anlamda bu davaları her daim gündemde tutmak ve FETÖ’yle mücadelede Cumhurbaşkanı Erdoğan’a destek vermek durumundayız.
Bu haftanın favori Spotify şarkılarım
• Glen Hansard – Why Woman
• Teoman – Galata’da Rıhtımda (Koyu Antoloji’den…)
• Yasemin Mori – Satsuma
• Can Kazaz – Beni Kurtar
• Can Gox – Unutama Beni