'Artık kimse Ukrayna'da biyolojik laboratuvarların olmadığını iddia edemiyor. "Komplo teorisi" diye küçümsenen bir olay daha yerini gerçeklere bırakmış durumda.'
Rusya lideri Putin’in fiziki sınırlar bakımından Rusya Federasyonu’nu esas alması, güvenlik sınırları açısından da eski Sovyetler Birliği coğrafyasını tanıması sır değil. Zira Ukrayna’ya başlatılan askeri harekâtın temelinde de bu bakış açısı var.
Putin, Sovyetler’in yıkılmasının ardından iki Almanya’nın birleşme sürecinde NATO’nun Elbe Nehri’nin doğusuna geçmeyeceğine dair verilen sözün tutulmadığını ve güvenliğini tehdit eden bir yayılmacı politikanın uygulandığını düşünüyor.
Lenin’den farkı ise Ukrayna ile Rusya’yı iki devlet olarak görse de “tek millet” olarak yorumlaması. Bu nedenle komşu ülkelerinin NATO üyeliğini bir tehlike olarak görüyor.
Geçtiğimiz günlerde ise tüm bu iddiaların yanı sıra farklı bir gelişme yaşandı. Rus askeri güçlerine bağlı Radyasyon, Kimyasal ve Biyolojik Savunma Kuvvetleri Komutanı Igor Kirillov, Pentagon’un eski Sovyetler Birliği coğrafyasında askeri biyolojik programlar yürüttüğünü iddia etti.
Söz konusu laboratuvarların Lviv, Harkiv ve Poltava kentlerinde bulunduğunu ve bunların imha edildiği bilgisini paylaşan Kirillov, burada “veba, şarbon, bruselloz, difteri, salmonelloz, dizanteri patojenleri izine rastlandığını” ileri sürdü.
ABD’den ise cevap gecikmedi. Rusya’nın açıklamalarını “komplo teorisi” olarak niteleyen Beyaz Saray Sözcüsü Psaki, bu “dezenformasyonun” Rusya’da Putin destekli medya tarafından yayıldığını söyledi.
Topa Avrupa Birliği ve NATO da katılarak Ukrayna’da biyolojik ve kimyasal silahlar üretildiğine yönelik iddiaların doğru olmadığını bildirdi.
Bu kadar “yalanlamanın” ardından gerçek ise gecikmedi. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Nuland, ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi’nin oturumunda “Ukrayna’da biyolojik silah var mı?” sorusuna, “biyolojik araştırma tesisleri var” diyerek Psaki’yle birlikte NATO ve AB’yi de boşa çıkarmış oldu.
İşin ilginç tarafı ise Nuland’ın endişe dolu açıklaması:
“Rusya’nın, bu laboratuvarlarda kontrolü ele geçirmeye çalışmasından epey endişeliyiz. Dolayısıyla Ukraynalılarla bu araştırmaların, Rus kuvvetlerinin eline geçmesini nasıl önleyebilecekleri üzerinde çalışıyoruz.”
Endişe dolu açıklaması diyorum çünkü ABD’nin Kiev Büyükelçiliği’nin bu gelişmeler yaşanmadan Şubat aynın sonunda resmi websitesinde yer alan ABD’nin biyolojik laboratuvarlarıyla ilgili belgeleri apar topar sildiği de daha sonradan ortaya çıktı.
Artık kimse Ukrayna’da biyolojik laboratuvarların olmadığını iddia edemiyor. “Komplo teorisi” diye küçümsenen bir olay daha yerini gerçeklere bırakmış durumda.
Bu gerçek saklanabilseydi, BBC’nin güvenlik muhabiri Frank Gardner haberine “Ukrayna’da laboratuvarların olduğu biliniyor” şeklinde “sanki daha önceden biliniyormuş” gibi bir cümle de ekleyemez olurdu.
Zelenski her ne kadar bu laboratuvarlarda bilim insanlarının nüfusu Covid gibi hastalıklardan korumak için çalışma yaptığını söylese de Çin’de başlayan salgını “pandemi kategorisine geç alan” ve yayılmaması noktasında uzun süre önlemsiz kalan Dünya Sağlık Örgütü, Ukrayna’dan laboratuvarlarındaki tehlikeli patojenleri yok etmesini istedi bile.
Dünya nüfusunu salgın hastalıklardan korumak için çalışmalar yapılan bir laboratuvarın yok edilmesini DSÖ neden ister?
Yoksa en başından beri “bizi bizden fazla düşündüğü” için mi?
***
Biliyorsunuz Covid-19’la ilgili gelişmeleri dünya iki yıldır “hayırsever yazılımcı” Bill Gates’ten öğrendi.
Gates’in, “Bir Sonraki Pandemi Nasıl Önlenir?” kitabı Mayıs ayında raflarda yerini alacak.
Bir sonraki pandeminin yaşanacağını iddia eden ve “komplo teorilerinin” odak noktası haline gelmenin nasıl bir şey olduğu anlatılan kitap merak konusu.
İnsan “komplo teorisi” üretmeden duramıyor…
İkinci pandeminin çıkış lokasyonu Rusya mı yoksa?