İnsan kavramsız düşünemez. Düşünme kendi özerkliğini kavramlar aracılığıyla kazanır.
Otonomi/Özerklik, en yalın anlamıyla, bağımsız eyleyebilme olanağının kullanılabilmesi anlamına gelir. Bağımsız eyleyebilme bir olanaktır. Bu olanağın kullanılabilmesi düşünme yetisine bağlıdır. Düşünme, bu yetiyi kullanabilmenin araçları olan kavramlar aracılığıyla karar verme mekanizmalarının dışsal bir etkiye maruz kalmadan sürdürülebilmesi demektir.
İnsan kavramsız düşünemez. Düşünme kendi özerkliğini kavramlar aracılığıyla kazanır. Eğer düşünme insana özgü bir yetiyse bu yetinin otonomisi olan kavramlar insanın kendi kendisini değerlendirme ölçütü haline gelir.
İnsanın kendi için belirlediği ölçüt onun özerklik derecesini belirler. Özerklik derecesi insanın kendine biçtiği değerin sınırlarını çizer.
İnsanın kendine biçtiği değer sahip olduğu kavramlara bağlıdır. İnsan kavramlarla düşünür. Ancak insan, aynı zamanda, kavramlar aracılığıyla düşünülür. Bu nedenle, sadece insanlar düşünmez; kavramlar da insanla birlikte düşünür. İnsanın kendisi ve başkaları hakkında düşünmesi demek kavramların düşünmesi demektir.
İnsanın dış etkilerden bağımsız olarak düşünebilmesi kavramların bağımsız olmasına, kavramların bağımsızlığı kavram içeriklerinin bizatihi özerklik peşinde koşan insan tarafından doldurulmasına bağlıdır. Bu düşünmenin özerkliğinin ön koşuludur.
İnsanın kendinde bir değeri olduğuna ilişkin düşüncenin temeli insanın kendine biçtiği değerdir. Öz saygı’nın temeli budur. Öz saygı olmadan özerklik olmaz. Özerk bir varlık olarak insanın kendinde değeri öz saygıya bağlanmadığında özerklik bir anlam ifade etmez.
Öz saygı kişinin bizatihi kendini diğer şeyler ve diğer kişiler arasında nasıl gördüğüyle ilgilidir. Bu görme hali kendini ve diğer şeyleri görme haline bağlıdır. İnsan diğer şeylerden ve kişilerden önce kendini görür; görmelidir. Bunu yapamayan insan sadece öz saygısını değil özerkliğini de yitirir.
Başka kişilerin sahip olduğu kavramlar üzerinden değerlendirmeye tabi tutulma hali bir kişinin kendine biçtiği değerin temeli haline geldiğinde iki şey açığa çıkar. Birincisi, özerkliğin yitirilmesi; ikincisi, kişinin kendini başka kişilerin kavramları aracılığıyla görmesi. Her iki durumda da yitirilen şey öz saygıdır.
Öz saygının temeli kişinin kendisini kendilik olarak onaylamasıdır. Bu onay başka şeylerden ve kişilerden ayrı bir varlık olma halinin açığa çıkması demektir. Ayrı bir varlık olarak duyumsayabilme halinin ön koşulu ise sorumluluk bilincidir.
Sorumluluk düşünmenin zorunlu sonucudur. Düşünme kendine karşı sorumluluk bilincine dönüştürülmediğinde asli bir varoluş halinin temsili olmaktan çıkar. Böyle bir durumda da insandan söz etmek olanaklı değildir.
O halde; düşünme, düşünmenin özerkliği, bu özerkliğin inşa ettiği kendi olma hali, kendi olma halinin ortaya çıkardığı öz saygı, öz saygının gereği olan sorumluluk bilinci, bu bilincin ortaya çıkardığı bağımsız eyleyebilme yetisi birbirinden ayrılamaz. Bunlar bir kişinin başka şeyler ve kişiler arasındaki yerini ve değerini belirleyen temel niteliklerdir. Bu nitelikleri kendisi için kullanmayan insanların başka insanların kendileri için biçtikleri değerlendirme ölçütlerinden şikâyet etmeye hakları yoktur.