Yenisini karşılamaya hazırdığımız bu yılın adını ben koydum.
Yenisini karşılamaya hazırdığımız bu yılın adını ben koydum. Bu yıla “Kabuslar Yılı” diyorum. Hepimiz yeni yıl yaklaştığında yeni bir yıla girmenin heyacanıyla mutluluk duyanlardandık. Çocukluğumuzdan beri yaklaşan yeni yılı ve özellikle yılbaşı gecelerinin heyecanını bir başka karşılardık.
Çocukluk yıllarımızdan gençlik ve daha sonrakı yıllarımızda da böyle tatlı heyecanlarımızın olduğu günlerdi. O günün mutluluğunu yaşamak için aklımızdaki ve yaşamımızdaki birçok şey yeni yılın ilk haftasından sonrasına ötelerdik.
Yeni yılı hiçbir zaman böylesine karamsarlıklarla dolu olarak karşılamamıştım. Geçtiğimiz yıllarda da karmsar olduğumuz yılları gördük, Ancak yapılan ve beklenilen yeni yıl zamları gibi bu yıl da olanlarının dayanılmazlığını hiç ama hiç yaşamadım, görmedim. Daha şimdiden ortalık tam olarak toz duman.
Yeni yıla girilirken yapılan, yapıldığında iyi bir oran olarak sözü edilen asgari ücret zamları ve büyük beklenti gibi dillendirilip aslında şimdiden hayal kırıklığı yaşatacak gibi. Dillendirilen emekli maaşları ve buna dayandırılarak yavaşa yavaş kendini iyice hissettrmeye çalışan temel tüketim maddeleri dahil tüm ihtiyaçlara yapılacak zamlar tam karabasna dönüşmüş durumda. Doğal gaz ve elektiriğe zam yapılmayacağı söylenirken daha şimdiden dillendirilen yüzde 84 oranındaki hizmet zamları, kışın ne kadar zor geçeceğinin en büyük habercisidir..
Çarşı pazar tam yangın yeri. Fiyatlar artık; genelde haftalık olarak değiştirilirken son zamanlarda bazı yerlerde günlük değişen fiyat etiketleri iyice sıkıntılı günlerin yaklaştığının en belirgin göstergesi oldu.
Haftalık harcamalarla ilgili bir bütçe hazırlayabilmek neredeyse imkansızlaştı. Zaman zaman market alışverişlerine çıktığım için, iyice karabasana dönen bu fiyat etiketlerinin ne kadar oynaklaştığını görebiliyorum. Eskiden daha ucuz alışverişler için ilk tercih olan semt pazarları artık alışverişte ilk tercih edilenler sıralamasında en gerilere ötelendi. Semt pazarları bölgelerine göre fiyat politikalarını uyguluyorlar. O nedenledir ki, konuştuklarımın birçoğu alışverişlerinde tercihlerini daha uygun fiyatlarla alışverişlerini belirgin markların mağazalarından yapmaya başladılar. Birkaç ana bilinen marka, en çok tercih edilenler. Ben de alışveriş yerlerimi bu marketlere doğru yönlendirim. Allah’tan, birçok mahallede bu alışveriş yerleri oldukça sık var ve toplumumuzun derdine çare olmaya çalışıyorlar.
Yeni yıl bu kez çok daha sıkıntılı geliyor. En ağır yük doğal gaz ve elektrik faturalarının dar gelirlinin üzerine yükleyeceğidir. Kış çok zor geceçek. Hem zor hem de çok soğuk geçecek gibi. Daha şimdiden kombileri iyice idareli yakma çalışmalarına başladılar bile çoktan.
Artık dillerde dolaşan bir söylenti iyice rağbet görmeye başladı. Oran olarak iyi gibi görünen asgari ücret ve yayınlanan enflasyon oranına göre belirlenecek memur ve işçi emekli aylığı zamları daha netleşmeden dar gelirlinin, uykularını çoktan kaçırmaya başladı bile. Adına tam ”zam yağmuru” denilen, yeni yılın bu yılkı farklılığını yansıtan zam yağmuru hiç de dayanılacak gibi görünmüyor.
Çarşı pazardaki ana mutfak malzemeleri, sebze meyve ve temel tüketim maddelerinin yanı sıra, normal yaşamın olmazsa olmazları yapılan zamlarıyla, kış ayıyla birlikte başlayacak olan 2023 yılıyla tanışmamız hiç de iyi olmayacak gibi görünüyor.
Durum hiç de iyi değil. Dövizde artışın hızı biraz kontrol altında alınır gibi ama, asıl kontrol alında alıması gereken hızlı ve kontrolsüz fiyat artışları cepte var olanlarla karşılanacak gibi değil.
Dayan yüreğim dayan dayanabilirsen.
Yaşasın kredi kartları! Onlar da dar gelirliyi terketmek üzere artık. Bankalar artık naz kaldırmıyor, dar gelirlinin gözünün yaşına bakmıyorlar bile.
Bu gidişle elektrik, doğal gaz faturalarını ödeyemeyeceğimiz için karanlıkta gaz lambasını kullanarak oturacak ve doğalgazı yakamadığımız için soğuktan donup öleceğiz nasıl olsa.
Koyver girsin, inceldiği yeren kopsun, ölümden öte dünya mı var..
BİR TUTAM TEBESSÜM
ACEMİ BÜLBÜL
Nasreddin Hoca, bir gün yolda yürürken önünden geçtiği bir evin bahçesinde büyük bir incir ağacı görmüş. Canı incir çekince, incir ağacına çıkıp incirlerden yemeğe başlamış.
Yoldan geçerken onu gören bir adam:
– “Sen de kimsin? Ne yapıyorsun orada?” diye bağırmış adama..
Hoca:
– “Ben bir bülbülüm” diye cevap vermiş.
Adam:
– “Bülbül gibi öt de görelim” demiş.
Hoca hemen ötmeye başlayınca adam:
– “Bu nasıl bülbül sesi böyle” demiş.
Hoca bu geri kalır mı, hemen yanıt vermiş:
- “Acemi bülbülüm ben” diye cevap vermiş.