Türkiye 18 Şubat 1952'den beri NATO üyesi. Almanya bile bizden 3 yıl sonra girmiş.

Türkiye 18 Şubat 1952’den beri NATO üyesi. Almanya bile bizden 3 yıl sonra girmiş. Çok önemli bir ittifak. Tam 28 üyesi var. İki tanesi Amerika kıtasında, 26’sı Avrupa’da. Şimdi sorum şu: NATO’nun patronu görünen ABD, kendi müttefiki Türkiye’ye bu derece “Düşmanca yaklaşırken” diğer NATO ülkeleri ne düşünüyor acaba?

Amerika’da dar bir kliğin dünyayı düzenleme çabalarının, kimseyi umursamadan aleme nizâmat vermesinin, müttefikleriyle kavga etmesinin ittifakı zedelediğini, güven duygularını sarstığını görmüyorlar mı?

Olası bir savaşta “Birimiz hepimiz için” şiarının devreye gireceği ön görülüyor. Sizce bu davranışlar bu düstura uygun mu? Türkiye aynı zamanda bir NATO üyesi olarak Avrupa’nın güvenliğini de sağlıyor. Kenarda durup böylesi bir haksızlığa uğrayan Türkiye’yi uzaktan izlemenin kendi güvenliklerini de sarsacağını görmüyorlar mı?

1974’DEN SONRA İLK

Farkında mısınız? Türkiye 1974 sonrası uluslararası görevler dışında ilk kez kendi sınırları dışına çıktı, Amerika ile papaz olduk. Kıbrıs harekâtı ile tamamen farklı gerekçeler ile de olsa Suriye’deki fiili durum bu. İlkinde açık açık askeri silah ambargosu ile karşılaşmıştık. İkincisinde ise örtülü silah ve açık sivil seyahat ambargosu ile uğraşıyoruz.

BÜYÜK TÜRK DÜŞÜNÜRÜ TUĞÇE

Tuğçe Kazaz’ı anlatmaya kelimeler kifayet etmez. Amerika ile yaşadığımız krizde son önerisi doları yasaklamak. Gerçi yaşı yetmez ama bir zamanlar zaten yasaktı. Yeni bir şey değil yani önerdiği. Söylediği şeylerin ya cahillikten ya da dikkat çekme arzusundan olduğunu belirten yazılar okuyorum. Valla böyle bir lafla gündeme geldiğine göre ikisi de değil. Son derece zeki. Büyük Türk düşünürü Tuğçe Kazaz’a önerim, doları yasaklamak yerine, “Dolar basalım” demesi. Bakın nasıl her yerde kendisinden bahsettiriyor.

TAKSİCİLER HAKSIZ

Taksiciler araç çağırma uygulaması Uber’e karşı kampanya başlattılar. Uber’in vergi vermediğini öne sürerek yasaklanmasını istiyorlar. Diğer yandan özellikle sosyal medyada taksilerde karşılaştıkları sorunları anlatan binlerce insan ortaya çıktı. Hepimizin düşük standartlı kimi taksi şoförleriyle ilgili olumsuz anıları var. Bir taksi plakasının 1 milyon 500 bin lirayı aştığı göz önüne alınırsa zaten İstanbul’da taksici esnafından çok taksi plakası yatırımcısı olduğu da ortada. Böylesi bir kamu hizmetinin “Hava parası”nın bu derece yüksek olması anlaşılır değil. Öncelikle taksiciliğin bir yatırımdan çıkarılıp tekrar kamu hizmetine döndürülmesi gerekiyor. Çünkü Uber’in vergi vermediğini söyleyenlerin 1 milyon 500 bin liraya sattıkları taksi plakasından vergi ödediklerini hiç zannetmiyorum.