Almanya ve Türkiye arasında son dönemde ilişkiler daha iyi bir konuma gelmekte.
İki ülke için de en doğrusu bu. Almanya ve Türkiye arasındaki ekonomik ilişkiler zaten yaşanan tüm krizlere rağmen etkilenmeden sürmekte. Almanya ve Türkiye için günümüzde “kriz” aslında bir “lüks”. Çok sayıda Türkiye kökenli insanın yaşamakta olduğu Almanya ve çok sayıda Almanın tatilini en rahat ve huzurlu bir şekilde geçirdiği ve de çok sevdiği Türkiye, birbirleriyle ne kadar az sorun sahibi olurlarsa o kadar da “kazançlı” olacak iki ülke. Üstelik Almanya ve Türkiye ilişkisinin iyi ya da kötü olması aynı zamanda Avrupa Birliği için de hayati önem taşımakta. Almanya ve Türkiye arasında “sorunlar” gündeme geldiğinde “krizler” yaşandığında bundan en fazla da AB etkilenmekte.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanı Binali Yıldırım ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu bu konuda son haftalarda çok açık ve net konuştular. “Almanya’nın Türkiye’ye yönelik olarak attığı ve atacağı hiç bir adım karşılıksız kalmadı ve kalmayacak”. İki ülke arasında var olan sorunların çözümü için atılan her adım hatta en ufak adımlar bile elbette en çok Almanya’da yaşamakta olan Türkleri ve Türkiye’de yaşamakta olan Almanları sevindirmekte.
Sadece Türkler Almanya’da çalışıp ekmek paralarını kazanmamaktalar. Çok sayıda Alman da Türkiye’de çalışmakta ve bulduğu iş olanaklarından çok memnun konumda. Türkiye’de yaşamakta ve çalışmakta olan Almanların en ufak bir sıkıntısı yok. Yaşam koşullarından çok memnunlar. Hatta ünlü Alman dergi ve gazetelerine muhabirlik yapan ve onları Türkiye’de temsil eden ve de bu nedenle çok sık irtibat halinde olduğum tüm gazeteciler ülkemizde keyifli, güzel ve konforlu bir yaşamın tadını çıkarmaktalar. Bazıları “art niyetli” bazıları da “iyi niyetli” ama her anlatılana kanacak kadar “saf” bir şekilde Türkiye hakkında maalesef “gerçeklerle çelişen” haber ya da yazılar yazsalar da Türkiye’de keyifle yaşamlarını sürdürmekteler. Çünkü Türk misafirperverliği bunu gerektiriyor.
Türkiye’deki tüm dev Alman firmalarının yöneticileri, müdürleri ve diğer personelleri eminim Türkiye’deki yaşam koşullarından çok memnunlar. Bugüne kadar şikayet edenine rastlamadım. Keşke Almanya’da yaşamakta olan Türkler için de aynı satırları yazabilseydim. Maalesef hepsi için yazmam mümkün değil. Nedenleri üzerine Daily Sabah’ta bir çok defa yazılar yazdığım için onları tekrarlamayacağım. Ancak merak edenler arşivimize girip son aylarda yazdıklarımızı okuyabilirler.
Türkiye ve Almanya bir çok alanda verimli işbirlikleri yaparak hem ülke çıkarları açısından kazanan olurken hem de AB’nin çıkarları açısından da çok yararlı olabilecek iki büyük ülke.
Türkiye’nin Rusya ile savunma ve enerji alanında işbirliğini eleştirmek yerine, aynı alanlarda işbirliğini geliştirmek ve dev projelere imza atmak için önerilerde bulunması gereken ülke Almanya. Türkiye bu önerilere karşı her zaman açık olduğunu sürekli dile getirmekte. Almanya ve Türkiye özellikle Afrika’da hatta Ortadoğu’da bir çok dev projeyi birlikte üstlenebilirler. Hatta bu durum diğer AB üyesi ülkelere de “kapı açar” ve Türkiye ile Almanya işbirliği ile gündeme gelen dev projeler diğer AB üyesi ülkelerin de katılımıyla daha da farklı boyutlara varır.
Bu konuda listemizi daha da uzatabiliriz. Ancak Almanya’nın da Türkiye ve aslında tüm Avrupa için en hayati alan olan terörizm sorunu konusunda Türkiye ile samimi bir işbirliği yapması kaçınılmaz bir zorunluluk ve aslında Almanya için de bir sorumluluk.
Türkiye sadece Türkiye içinde değil aynı zamanda Suriye ve Irak’ta teröre karşı topyekün bir mücadele içinde. DEAŞ eğer her geçen gün yok olmak üzere ise bunu tüm dünya Türkiye’ye borçlu! Aynı şekilde PKK ve PYD/YPG gibi tüm diğer terör örgütleri de her geçen gün zayıflamakta ve erimekte ise bunu da sağlayan ülke Türkiye. Üstelik “müttefik” olduğu iddiasında olan bazı ülkelerin Türkiye’yi kana bulayan terör örgütlerine verdiği desteğe rağmen!
Almanya’nın da bu konuda bir özeleştiri vermesi ve terör örgütleri konusunda konseptlerini ve stratejilerini gözden geçirmesi doğru olacaktır. PKK terör örgütü ve diğer terör örgütlerinin Türkiye’yi kana bulayan mensupları için bir sığınma limanı olmamalı Almanya.
Daha da acısı 15 Temmuz 2016 tarihinde kanlı bir darbe girişiminde bulunan “din istismarcısı ve taciri” Fetullah Gülen terör örgütü “FETÖ” mensuplarının doluştuğu bir ülke olmak Almanya’ya hiç yakışmıyor. Almanya, “demokrasiye sahip çıkan” ve “tarihten ders aldığı için tüm darbelere ve darbecilere” karşı net tavır alan ülke. Yunanistan’da “faşist albaylar cuntasından” kaçan tüm demokrat Yunanlılara kapı açan ama “o faşist albayların cuntası yıkıldığında” tekini bile Almanya’ya sokmayan ülke. Bundan her Alman ne kadar gurur duysa azdır.
Peki o zaman Türkiye’de “dini istismar eden faşist bir darbe girişiminde bulunan FETÖ terör örgütü mensuplarına” Almanya’nın kapısı niçin sonuna kadar açık? Neredeyse “FETÖcüler hoş geldiniz” pankartı ile karşılanmaktalar! Almanya Federal Göçmenlik ve Mülteci Ajansı’nın (BAMF) resmi açıklamalarına göre 15 Temmuz hain darbe girişiminden bu yana bugüne kadar Almanya’ya sığınan Türk vatandaşı sayısı 15 bin 654. 2016 yılında 5 bin 700 kişi, geçtiğimiz yıl ise 8 bin 500 kişi sığınma talebinde bulunmuş. BAMF’in verilerine göre 2016’dan Mart 2018’e kadar Almanya’ya kaçanlar arasında 222 diplomatik pasaport ve 771 yeşil pasaport sahibi kişi var. Ayrıca 15 Temmuz 2016 tarihindeki kanlı darbe girişiminde bizzat görev almış yüksek rütbeli subaylar konusunda sayı verilmemekle beraber çok sayıda darbeci subay da Almanya’dalar.
Almanya, “demokrasi düşmanı ve dini kirli emellerine alet eden” bu teröristleri ve destekçilerini Almanya’da barındırarak belki de uzun vadede kendi kendine en büyük zararı vermekte. Bundan en ufak şüphem yok. Çünkü FETÖ’cüler “derinden ve gizli çalışma ve de devlete sızma” konusunda uzmanlar. Almanya’nın bu konuda çok dikkatli olması kendi çıkarına olacaktır.
Öte yandan Türkiye ve Almanya ilişkisinin istenen düzeye gelmesinin de en büyük engeli işte bu FETÖ terör örgütü mensupları. Almanya ve Türkiye ilişkisini baltalayarak ve sabote etmeye çalışarak en başta Almanya’nın çıkarlarına zarar vermekteler.
Dileğimiz Almanya’nın bu gerçeği bir an önce görmesi. En başta Almanya için!