İnanın ben karıma bile hiç bu kadar hesap vermedim.
İnanın ben karıma bile hiç bu kadar hesap vermedim. Her ilişki gibi güzel başlıyor. Vaatler vaatler. Şöyle yapacağız, böyle yapacağız. Harika olacak. Mutlu yarınlar, pembe panjurlu ev tonunda.
Sonra yine her ilişki gibi başladıktan bir süre sonra monotonlaşıyor. Siz ona, o size alışıyor.
Ve sonunda soğuma dönemi geldiğinde ise kıyamet kopuyor. Artık ilişkinizi devam ettirmek istemediğini söylediğinizde karşınıza koskoca bir mevzuat ve protokol duvarı çıkıyor.
Hayır. İnsan ilişkilerinden bahsetmiyorum. Taahhütle abone olunan hizmetleri anlatmaya çalışıyorum. Bu bir cep telefonu şirketi olur veya televizyon platformu. Hiç değişmiyor.
Diyelim ki aboneliğinizi sonlandırmak istediniz konu şöyle gelişiyor:
Önce telefon ile arıyorsunuz. Sonra uzun mu uzun bir numaralar listesini tuşlayıp birine ulaşmayı başardığınızda çileniz başlıyor.
- Merhaba ben abonelikten ayrılmak istiyorum.
- Neden ki?
- Nasıl neden? Ayrılmak istiyorum?
- Hayır efendim bir sorun mu var anlamında sormuştum.
Bu sırada kafanız harıl harıl çalışmaya başlıyor. Öyle bir bahane bulmalıyım ki. Kabul etsinler. Tartışılamasın.
Ama böyle bir bahane bulmanın mümkün olmadığını da kısa sürede anlıyorsunuz.
- Yurt dışına taşınacağım da ondan.
- İptal etmeyelim iki ay donduralım ne dersiniz?
- Hayır derim. Yurt dışına taşınıyorum diyorum anlamıyor musunuz?
Sesinizin tonu gittikçe dikleşiyor. Sabah sabah geriliyorsunuz.
- Efendim yurt dışına taşınıyorsanız da bir tanıdığınıza verin.
- Tanıdığım yok.
- Nasıl olmaz. Mutlaka vardır.
- Yok kardeşim. Tanıdığım yok. Ben yalnız bir adamım.
-Ama avantajlarınızı kaybedeceksiniz.
Bir kez yalan söylediniz ya. Artık gerisi geliyor. Yalanı devam ettirmek zorundasınız.
- Ben Türkiye’ye dönmeyeceğim. Çok yaşlıyım. Gittiğim yerde ölürüm artık.
- Olur mu efendim. Allah korusun avantajlarınızı kaybetmek daha tehlikeli ama.
- Yahu kardeşim ben ölürüm diyorum, sen avantaj diyorsun.
- Bakın şöyle yapalım size ayda dört lira indirim yapalım. İki yıl taahhüt verin.
- Bana yüzde 2 indirim vaat ediyorsunuz. Ben gideceğim diyorum. İstemiyorum 4 lira indirimi.
- Ama efendim olur mu? Bu paraya ekmek alırsınız.
- Ben ekmek yemiyorum kardeşim pasta yiyorum.
Artık işin şirazesi kaymıştır. Başlıyorsunuz bağırınmaya. Karşınızdaki robotik ses ise sakin mi sakin.
Bu kadar süreçten sağ sağlim kurtulabilirseniz eğer daha yapmanız gereken bir sürü bürokratik işlem ve ödeyeceğiniz cayma bedeli kalıyor geriye.
Bütün bunlar bittikten sonra bile sizi geri arayıp kararınızdan vaz geçirmeye çalışacak olan daha “Uzman” ekiplerle karşılaşacağınız da muhakkak. Ne diyeyim, ben başardım Allah size sabır versin.