Vaka sayısı git-gide artıyor.

Vaka sayısı git-gide artıyor.

Kiminle konuşsam, babam Kovid oldu, annem Kovid oldu, teyzem Kovid oldu, alt komşum Kovid oldu

Çember iyice daraldı.

Sen istediğin kadar kurgu bu, yok böyle şey de! vaka sayısına bak, ölüm sayısına bak.

Her gün bu hastalıktan ölen insanlar var.

Aşı gelecek, hepimizin olması lazım.

Yok ben asla olmayacağım, inanmıyorum, aşı olanlar yalaka.

Peki tatlım.

Şimdilerde aşı telaşı, aşı olacağız, hangisini olalım, aşı yokmuş, her şey yalan.

Ya virüs.

Kimsenin umuru değil.

Herkes o! evde kalsın hayat benim için devam etsin istiyor.

Onlar onlara evde kal diyor.

Onlar onlara sen aşı ol diyor.

Onlar onlara sen öl diyor.

Bir virüs dünyayı ele geçirmiş, madem ki böyle bir gerçeğimiz var.

İnsanların sadece kendilerinin değil, başkalarının yaşamından da sorumlu olması gerekmez mi?

Karşındaki insana dikkat et, sen benim yaşamımdan da sorumlusun de! bak ne cevap alacaksın.

Pandemi saldırıyor.

Kendi düşen ağlamaz diyeceğimiz durumumuz yok.

Sen düşerken, bulaştırdığın insanlar var.

Bir ülkede insan canı, hayatı bu kadar ucuz olabilir mi?

Kimsenin umuru değil halindeyiz.

Ben geçen yıl mart ayında, yani tam 1 yıl önce bu olay başladığında, önlemler ve onca endişe arasında geçen zamanda insanlık adına ne çok ümit etmiştim.

Biz insanlar el ele vereceğiz, bu işten kurtulacağız ve insanlık adına kazanacağız demiştim.

En sonunda anladım ki.

Bütün umutlar.

Bütün ümitler boşuna.

Böyle bir dönemde.

Arkadaşların hatır sormuyor, arkadaşların aramıyor, ama story’lerine bakıyor, komşular birbirinden nefret ediyor.

Hiç kimse bir şeye ihtiyacın var mı? diye sormuyor, aramıyor.

Sadece kadın isen erkekli, erkek isen kadınlı özel hayatını merak ediyor.

Varsa yoksa erkek, varsa yoksa kadın.

Ay alın başınıza çalın.

Bir bakın.

Televizyon programlarında, her gece adamlar ağzı köpüre köpüre kavga ediyor.

Ülke adına, ülkesini dert etmiş gibi can hıraş anlatanlar, her gün o kanal, bu kanal adını duyurarak, ününün milyon dolarlarını yiyor.

Televizyonlarda dizilere bak, içinde kavga dövüş, kan, silah, şiddet olmayan tek bir dizi yok.

Etrafında yaşanan olaylara bak, yaşadıkları olayları anlatanlara bak, sadece nefret hikayeleri.

Herkes birbirinin canına okumak istiyor.

Yahu.

Ölümcül bulaşıcı hastalık var, bi durun, bi düşünün yapmayın.

Böyle bir dönemde merhametimiz artacağına azalıyor.

İnsanı sadece ölüm terbiye etmez, yaşarken vicdanın merhamet yetmiyorsa, ben sana ne diyebilirim ki.

Her gün vaka sayısı açıklıyorlar.

Kimse farkında değil.

Esas vaka sayısı.

Kötücül olmakta.

Merhametsizlikte artmış.

Vicdansızlıkta artmış

Bunu aşısı da yok.

Funda'nın aklındakiler…

.. Angelina Jolie ve Brad Pitt boşanıyor.

Tam 5 yıldır süren bu boşanma davası tamamen savaşa dönmüş.

Mal varlığı paylaşımı savaşı.

5 çocuğun vesayeti savaşı.

İkisi de, bu dava için şu ana kadar 1'er milyon dolar harcamışlar.

Çok para çok derttir bilirim.

Çocuklar için yapılan kavga durumları, savaş durumları çifte göre çok değişir bilirim.

Sonra çocuklar büyür, para çok olunca, onların da umurları olmaz onu da bilirim.

Anlamadığım bir şey var.

5 senedir süren boşanma davasında Brad'ten şiddet görüyordum, dayak yiyordum ifadesi gecikmedi mi?

Biz kadınlar da çok tuhafız.

Angelina bile olsan, bunca sene kol kırılır yen içinde kalır mı dedin, yani!

... Coşkun Sabah'ın kızı ile ilgili açıklamaları var.

Burada ne olduğunu yazmayacağım.

Köşe yazarları saldırmış.

Yeter artık falan diye.

Eh kardeşim! Senin gazetenin sahip olduğu televizyondaki dizilere bak.

Kadına şiddetin alası var, bebeği kucağında anayı nasıl öldüreceğini anlatan diziler var.

Sıkıysa tek satır yaz.

Sıkıysa bu kadarı da olmaz diye yaz.

Bence siz kesin sesinizi.

O baba.

Kızı ile ilgili ne açıklarsa açıklar.

Sana mı soracak.