Sevinmeli mi insan.
Annesini tanıdığım, karnında MERCİMEK bebeğini bildiğim bir kadının;
Engin'in kalp sözcüklerinin hikayesidir.
MERCİMEK BEBEK HİKAYESİ!
Sevinmeli mi insan.
Böylesine kirlenmiş bir dünyaya karşı, minicik kalbinin duruşuna.
Yoksa yanmalı mı anneciğinin yüreğine düşen o kor ateşe.
Bilemedim mercimek bebek.
Ama ben bir tek bir şeyi iyi biliyorum.
Annenin ne kadar cesur bir kadın olduğunu ve babacığını ne kadar çok sevdiğini.
Hayatının her alanında ne kadar dik ne kadar mağdur bir duruşla karşısına çıkan her zorlukla, nasıl bir savaşçı ruhla mücadele ettiğini.
İşte tüm bunları ben çok iyi biliyorum.
Annenin yakın dostu olmanın, ne kadar şahane bir şey olduğunu ben biliyorum.
Anneciğin benim dostumdu ve sonsuza dek öyle kalacak.
Ve sen.
Her ne kadar bu kahrolası ve acımasız dünyaya gözünü açmamış olsan da.
O minicik kalbin sessiz, sedasız ve senin için bir daha asla güvende olamayacak anneciğinin karnında, canlıyken veda etmiş olsan da.
Ben bundan sonra her "MERCİMEK" sözcüğünü duyduğumda seni de sonsuza dek hatırlayacağım.
Anneciği ile tanışıklığımız kısa bir çalışma ile başlayıp, kısa sürede arkadaşlığa, sonrasında derin dostluğa evrildi, ömürlük yoldaşlık başladı.
Güldük, ağladık, kavga ettik, ilişkimizi dinlendirdiğimiz zamanlarımız oldu.
Ama hiç ayrılmadık.
Aklımıza bile getirmedik.
Çelişkinin olmadığı bir yerde, gerçek bir ilişkiden söz edemeyiz zaten.
Ama insani noktada sağlam bir buluşma varsa, iki tarafta beklentisiz sevgiye büyük ölçüde yaklaşmıştır.
İki tarafta birbirini idare eder.
Bu güven ve konforlu üstelik yük yaratmayan, borçlandırmayan bir idaredir bu.
Anneciğin hayata zaman ayırmayı bilir, gerekirse zamanı yaratır ve nakış gibi işler.
Neşeli, güzel, hayatın tadına varabilen, yanında kim varsa ona nefes aldıran, anlatan çoğunun yapımcısı olmayı başarabilen güzel anı yapıcısıdır.
İşte böyle!
Mercimek bebek.
En azından, bunları bilmeni istedim.
Ve aslında anneni, bilirim en iyi sen hissedersin ve anlarsın.
Funda'nın aklındakiler…
... Atatürkçülük yarışına girenlere inanmayın.
Atatürk'ü en çok ben severim diyenlere inanmayın.
En çok inanan benim diyen dindarlara inanmayın.
5 vakit namazdan başını kaldırıp, devamlı sosyal medyasından ayar çekenlere inanmayın.
Dünya malı dünyada kalır, diyerek mal kovalayanlara inanmayın.
Kendi çocuklarından başka kimsenin çocuklarına bir bardak su vermeyenlere inanmayın.
Öyle "dervişe sormuşlar", "o da demiş ki" felsefesi kasanlara hiç inanmayın.
Tuzu kuru olup, hayata olumlu bakmanın palavralarını anlatanlara inanmayın.
Benim can dostum diyenlere inanmayın.
Sizi seviyorum diyenlere inanmayın, bi küçük test edin göreceksiniz kendisi için seviyor.
Param yok, işler kötü diyene inanmayın.
Üçüncü şahısların yanında, değişen insanlara inanmayın.
Anlattıklarınız aklında kalmıyorsa, ona inanmayın.
Bek hiç magazin bilmem, kimseyi tanımam diyorsa inanmayın.
Kendini çok anlatanlara inanmayın.
Kendinden daha çok, etrafındaki insanları anlatıyorsa inanmayın.
Zenginliğini anlatıyorsa ona da inanmayın.
Ortak bazı konularınızı sizden saklıyorsa, ona hiç inanmayın.
İnanmayın kardeşim.
Orta yer tufan.
Funda'nın aklındakiler!
.........Gazete haberi.
Adam Ankara'da büyük bir şirketin ceo su.
Idfiaya gore karısını aldatıyor kafin boşanma daha iş aciyor.
Adamın adı M.P, 53 yaşında
Kadının adı G.P, 50 yaşında
Niye isimleri açık açık değil ki.
Fotoğrafları da blurlu.
Neyse.
Karısı 50 milyon tazminat ve ayda 500 bin tl nafaka istemiş.
Adamın mal varlığına tedbir koydurmak istiyor, onun ayda 2.5 milyon geliri var diyor.
Gerçekten bir ceo 2.5 milyon maaş alır mı, inandırıcı değil ya da ben bilmiyorum.
Gerçekten hayata beraber sıfırdan başlamış olabilirler.
Ortak mal paylaşımı yapabilirler.
Ama adam çalışıyor.
Sana neden bu paraları versin ki.
Uzaktan hikayesine dinlediğim bir kadın var, 60 yaş üzerinde,bir oğlu var evli, torunu var boşanmış seneler olmus hala nafaka aliıyor. Gece gündüz, dur durak bilmeden geziyor ve genç adamlari evinde misafir ediyor.
Üstelik adamlara yalvarıyor.
Ne münasebetle değil mi.
Şu anda mecliste süresiz nafaka görüşülüyor.
Kadınların , adamın donuna kadar almak arzu ve isteklerini anlayamıyorum.
Hani kadınlar çok gururluydu, ve ayaklarımızın üstünde durmak falan.
Ne kadar yalancısınız.