Çocukların haftanın karşılaşmasındaki "VAR" yanlışına bakışlarına ve net yorumlarında o kısa başlığa yansıtmaları nedeniyle de bugünkü yazıma bu başlığı attım..
2020 Avrupa Kupası yolunda ulusal takımımızın başarısı ile gururlanırken, Ligimizde tam bir karmaşaya donüşen “VAR” çıkmazı içinde neredeyse stres yumağına dönüştük. Her hafta oynanan bir “VAR” olayını izlemek zorunda bırakılıyoruz.
Bu konunun ne kadar çıkmazda olduğunu çok net gösteren ve “VAR” konusunda ne haldeyizin en ibretlik yansımasını geçtiğimiz hafta bir yerde rastladığım canlı bir tartışma sonrasında gördüm.
Gördüğüm bu tartışma, bir parkta aralarında ellerindeki plastik topla oynamaya çalışan 10-12 yaşlarındaki çocukların oyunun bir pozisyonu sonrasında durup aralarındaki hararetli tartışmaydı bu. Durdum, onların bu güzel tartışmalarına kulak kabarttım ve çok ilgimi çekti. Oyunu durdurup tartıştıkları konu; o hafta ekranlara yansıyan “VAR” tartışmalarıydı. Çocuklardan biri “Fenerbahçe- Göztepe karşılaşmasındaki “VAR” komedisini izlediniz mi? Fenerbahçe’nin aleyhine penaltı verildi. Göztepeli oyuncunun penaltısını kaleci Altay kurtardı. Hakem oyunu devam ettirdi. Kaleci Altay’ın hemen eliyle uzun oynadığı top gitti gol oldu. Hakem orta noktaya doğru koşarken birden durdu kulağından gelen sesi dinlemeye başladı. Bir süre sonra anlaşıldı ki, “VAR”dan gelen uyarıyla penaltı tekrar kararı verdi.. Penaltı tekrarlandı, bu kez gol oldu. Buraya kadar her şey normal. Ama; bir kaç dakika önce, attığı golle 2-1 galip durumdaki Fenerbahçe birkaç dakika sonra 2-1 mağlup duruma düştü. Pozisyon sırasında “VAR” hakemi çay içmeye(!) gitmişti herhalde. Tam bir komediydi. “VAR” komedisi”.
Çocukların yorumu geçen haftayı, yaşananları çok da güzel anlatmıştı.
Orada durup konuyu iyice tartışan o çocukların o güzel ve detaylı tartışmalarını bir süre izledim, konuşmalarını dinledim. Birşeyi çok net anladım. Çocukların yorumları muhteşemdi, “VAR” hakeminin geciken kararına yaptıkları o muhteşem yorum inanılmazdı ve bu yorumu yapan çocuklar kadar olamayaların yönetimindeki Türk futbolu.
O tartışan çocukların olaya bakışlarına ve dikkatlerine, “VAR”ı, değerlendirmelerine ve dillerine kadar düşme şekline baktım ve sonra da; spor konularının bazı televizyonlarda mahalle dedikodularından daha da kötü bir anlatım diliyle ekrana tartışmalarına baktım.
Çocukların haftanın karşılaşmasındaki “VAR” yanlışına bakışlarına ve net yorumlarında o kısa başlığa yansıtmaları nedeniyle de bugünkü yazıma bu başlığı attım..
Tüm bu olanları sadece izleyen, başta; MHK ve TFF’ye baktım. “VAR” denen güzelliği nasıl yüzlerine-gözlerine bulaştırdıklarına, hakemlerimizin kafalarının ne kadar karışık, ne kadar tedirgin olduklarına, sırtlarını “VAR”a dayamış olmalarına karşın güvensizlik yaşadıklarına baktım ve ligimizin geleceğinden oldukça fazla endişe duydum. Başta Fenerbahçe olmak üzere takımlarımızın şikayetlerinde ne kadar haklı oldukların daha da net gördüm.
Lig başladığından beri, ben de dahil “VAR” konusunda birçok yazı yazıldı. Neredeyse tamamına yakın yazılanların net özeti; “VAR” konusunda kafamızın karışık olduğu ve hazır olmadan alelacele uygulandığı” şeklindeydi.
Bu MHK ile bu işin çok sağlıklı yürütülemeyeceğini de yazdım birçok kez. Bir kere denenmiş ve kayda değer hiçbir başarısı olmayan MHK yönetiminin tekrar göreve getirilmesi baştan yanlıştı.
Bir hafta önce Malatya’daki karşılaşmada Emre’nin attığı penaltısının, Göztepe maçındaki gibi yanlış olarak değerlendirilmemesi, penaltının tekrarlanmaması, oyunun devam etmesi, bu hafta yaşanan kurtarılan penaltı sonrasında hata fark edilip tekrar edilmesi, dillerden düşmeyecek “bir şehir efsanesi” gibiydi. Ve başta Fenerbahçe olmak üzere bu yanlışla sınanan takımların haklı şikayetlerine kim ne diyebilir.
İşin ne kadar kontrolden çıktığının en net göstergesi. Bir hafta görülmeyen, hatanın devamıyla, kayda geçen yanlışın, ertesi hafta farkına varılıp düzeltilmiş olması.
Ve bu yanlış uygulamanın her ikisinn de muhatabı Fenerbahçe. Sonuç, tarihe “altın harflerle kaydedilecek” bir sonuç; iki dakika içinde 2-1 galibiyetten 2-1 mağlubiyete geçen bir takım.