Kuzey Irak'ta terör örgütü PKK'nın Sincar kentinden çıkıp çıkmadığı tartışmaları sürerken gözler bir anda bir başka kent Süleymaniye'ye çevrildi.

Kuzey Irak’ta terör örgütü PKK’nın Sincar kentinden çıkıp çıkmadığı tartışmaları sürerken gözler bir anda bir başka kent Süleymaniye’ye çevrildi.

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde (IKBY) hükümet ortağı olan Talabanilerin partisi KYB’nin denetimindeki kentte başlayan protesto gösterileri çevre il ve ilçelere sıçradı.

Göstericilerin hedefinde Barzanilerin partisi KDP vardı.

Çok sayıda parti binası ateşe verilerek yakıldı.

Olaylar sırasında aralarında iki peşmergenin de olduğu en az 10 kişi öldü.

Görünürde gösteriler ekonomik kriz nedeniyle aylardır maaşların ödenmemesini protesto amacıyla gerçekleştiriliyordu.

Ancak gösteriler sırasında açılan Apo posterleri, PKK lehine atılan sloganlar ve Erbil yönetiminin Bağdat ile PKK’nın Sincar’dan çıkarılması konusunda vardığı anlaşmayı protesto eden açıklamalar olayların mahiyetinin farklı olduğunu gösteriyor.

IKBY Bakanlar Kurulu’nu olağanüstü toplayan Başbakan Mesrur Barzani de, toplantı sonrası yaptığı açıklamada gösterilerin PKK tarafından organize edildiğini belirterek buna izin vermeyeceklerini söyledi.

Kuzey Irak’ta PKK ile KDP arasındaki gerilim yeni değil.

Geçtiğimiz yılın mayıs ayından bu yana adım adım yükselen bir gerginlik söz konusuydu.

Gerilimin nedeni özetle şu;

KDP, PKK’nın bölgede etkinliğini arttırarak birçok yerleşim yeri üzerinde baskı oluşturmasından rahatsız.

Ve “PKK’ya çıkıp buradan gidin” diyor.

PKK ise “çıkmayız” tavrında.

Durum böyle olunca geçtiğimiz yılın ortalarından bu yana IKBY yönetimi PKK’nın yuvalandığı kamplar ile yerleşim yerlerine bağlantı sağlanan bazı noktalarda peşmerge güçleri yerleştirmeye başladı.

Bu nedenle başlayan gerilim son olarak geçtiğimiz ekim ayında Erbil ile Bağdat arasında PKK’nın Sincar’dan çıkarılması konusunda bir anlaşma imzalamasıyla birlikte daha da tırmandı.

Anlaşma bu ayın başında yürürlüğe girdi.

Ancak son dakikada bazı güçler PKK ile Iraklı yetkilileri masaya oturttu.

Göstermelik olarak Sincar’dan çıkarılan PKK’lılar daha sonra Irak ordu üniforması giydirilerek geri döndürüldü.

Erbil yönetimi bu duruma tepki gösterdiyse de anlaşmanın gereğinin yapılması konusunda henüz Bağdat yönetimine sözünü geçirebilmiş değil.

Bu arada Bağdat ile Erbil arasında uzun süren bütçe anlaşmazlığı da giderek bir krize dönüşmeye başladı.

Geçtiğimiz ay Irak Parlamentosu’nda kabul edilen 2021 bütçesine IKBY’nin payı eklenmedi.

Bağdat’tan bütçe gelmeyince aylardır memur maaşlarını ödeyemeyen IKBY yönetimine yönelik tepkiler de artmaya başladı.

PKK, bu tepkileri sokağa taşırarak şiddet eylemlerine dönüştürdü.

Şimdi IKBY bir yandan ekonomik krizle bir yandan da bu şiddet olaylarıyla başa çıkmaya çalışıyor.

Ancak bu o kadar kolay görünmüyor.

Çünkü hem Bağdat ile Erbil arasındaki bütçe krizinin yakın bir sürede çözülme ihtimali zayıf hem de IKBY’yi zorlayan gösteriler konusunda hükümetin diğer ortakları KYB ve Goran da bazen örtülü çoğu kez de açık bir şekilde PKK’ya destek veriyor.

Dolayısıyla hem ekonomik kriz hem de yaşanan gerginlikler nedeniyle IKBY’de hükümetin düşme ihtimali de söz konusu.

Barzani yönetimi ve KDP, yaşananlar konusunda PKK’yı suçlasa da büyük güçlerin bölge üzerindeki hesaplarını ve planlarını doğru okuyamadıkları için çoğu kez bizzat kendi elleriyle kazdıkları kuyuya düşüyorlar.

Burada da aynısı oldu, oluyor.

Ancak KDP ve onlara yakın kesimlerin “PKK bu tavrıyla ‘Kürt Birliği’ne zarar veriyor” şeklindeki açıklamalarına bakılırsa Barzani yönetimi ve KDP halen oynanan oyunu görmüş değil.

Zira aslında bu yaşananlar Suriye’de PKK’nın uzantısı PYD ile KDP’ye yakın ENKS’nin birleştirilmesini öngören, “Kürt Birliği” adı verilen oyunun bir parçası.

Suriye’de PYD’nin denetimindeki bölgelerde yönetime ENKS’nin dahil edilmesini öngören bu plan aynı zamanda Kuzey Irak’ta da PKK’nın yönetime ortak edilmesini içeriyor.

Kuzey Irak’ta KDP iyice zayıflatıldıktan sonra masaya oturtularak yönetime PKK da dahil edilecek ardından iki bölge birleştirilerek bir “terör devleti”nin temelleri atılacak.

Tabi bu “terör devleti”nin yönetiminde KDP’den çok PKK etkin olacak.

Hatta KDP’nin adım adım zayıflatılmasıyla bir süre sonra yönetim tamamen PKK’nın eline geçecek.

Barzaniler, aynı zamanda kendi sonlarını da getirecek bu planı görmüyor, göremiyor.

Obama’nın ikinci döneminde temelleri atılmaya çalışılan, Türkiye’nin Fırat Kalkanı, Zeytindalı ve Barış Pınarı Harekatlarıyla hayata geçirilmesine fırsat vermediği bu “terör devleti” planı, Biden’ın seçimleri kazanmasının ardından yeniden hız kazandı.

James Jeffrey’den sonra ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi’ne getirilen Joel Rayburn, geçtiğimiz günlerde Türkiye ile birlikte Mısır, Bahreyn ve İsrail ziyaretlerinin ardından Suriye’ye giderek PYD’li yetkililerle görüştü ve “Kürt Birliği” adını verdikleri planı hayata geçirmek için çabalarını sürdüreceklerini açıkladı.

ABD’de Dışişleri Bakanlığına Anthony Blinken’ın getirileceğinin açıklanmasından sonra Savunma Bakanlığı’nın da emekli General Lloyd Austin olacağının netleşmesi de Washington’un önümüzdeki dönem “terör devleti” planlarına ağırlık vereceğini gösteriyor.

Trump’ın aksine İran ile yumuşama sürecine girmesi beklenen Biden’ın, yönetime getireceği bu ekiplerinin Obama döneminde Tahran ile birlikte PKK terörünün sonlandırılmasını öngören “Çözüm Süreci”ni engelleyen isimler olduğunu da hatırlatmak gerek.

Şimdi Süleymaniye’deki gösterilerin arkasında PKK’nın yanı sıra İran destekli Haşdi Şabi güçlerinin olduğuna dair kuvvetli emareler olması, önümüzdeki dönem Washington ve Tahran’ın Obama döneminde olduğu yeniden PKK ile ilgili planlarda ortak hareket edebileceklerinin de göstergesi.

Türkiye’nin Suriye’de olduğu gibi Kuzey Irak’ta da “terör devleti” oluşturma çabalarına karşı gerek siyasi gerek askeri tüm kozlarını sahaya sürmesinde yarar var.