Dünya gözüyle gördüğümüz son iki büyük süperstar olan Ronaldo ve Messi farklı kariyer planlarıyla çizdiler geleceklerini.
16 Kasım 2003 tarihinde daha 16 yaş 145 günlükken hazırlık karşılaşmasında Porto'ya karşı oynamasından bu yana geçen 17 küsur senede Lionel Messi ve Barcelona ne yaşadıysa bu hepimizin gözleri önünde oldu.
Dünya gözüyle gördüğümüz son iki büyük süperstar olan Ronaldo ve Messi farklı kariyer planlarıyla çizdiler geleceklerini. Ronaldo; Portekiz, İngiltere, İspanya ve İtalya istasyonlarında farklı tarz ve stilde takımlarda oynarken, Messi Arjantin’den daha çocukken geldiği Katalunya’da aynı zamanda sağlık sponsoru da olan Barca dışında bir forma geçirmemişti bugüne kadar sırtına.
Geçen 17-18 sene boyunca Barca, La Masia’da yetiştirdiği kendi öz değerlerini dünya yıldızlarıyla harmanlaya harmanlaya muzaffer olurken Messi takımın da kulübün de tam göbeğinde ve bu zaferlerin arkasındaki en önemli faktör olarak hep en öndeydi.
Ronaldinho’dan başlayarak Deco, Samuel Eto’o, Thierry Henry, Bojan Krkiç, Zlatan İbrahimoviç, Alexis Sanchez, Cesc Fabregas, Rafinha ve hatta Arda Turan’a kadar nice oyuncu ile oynayan, kafasına yatmadıkları için bir şekilde onları kulüpten yollayan/yollatan Messi, adeta kulübün hem sahibi hem de teknik direktörü olarak ağırlığını kullanmaktan hiç çekinmedi bu seneler boyunca. Bir de anlaşamadığı için gönderdiği Hocalar var ki aklınıza gelen en kariyerli Hocalar bile Messi istemediği için Barca’da barınamamıştı.
488 milyon €uro borçtan dolayı Barcelona bu sene zaten kıvrım-kıvrım kıvranmaktayken bir de Leo Messi’nin kontrat yenilemesi dönemine girmesi en istemedikleri şeydi belki Barca’nın yeni seçilmiş yönetim kurulunun. Yeni başkan, Messi ile kontrat yenileyeceği vaadiyle seçimi kazanmıştı kazanmasına ama finansal gerçekler hayallerin ötesinde bütün ağırlığı ile durmaktaydı.
Zaten Xavi ve Iniesta’tan sonra Barca’da bir türlü orta saha ağırlığı sağlanamamıştı. Bunda Messi’nin de kabahati yok değildi. Bizim Arda’ya bile kaç maçta boştayken pas atmadığı ve Arda’ya pas atanlara da tepki gösterdiği bilinmekteydi. Böylelikle kendinden başka kimsenin parlamaması için uğraştığı herkesin dilindeydi.
Barcelona yönetimleri de son senelerde transfer profilini oldukça düşürmüş, bırakın Barca’nın şanına uygun yıldız transferleri piyasada ne kadar tapon varsa takıma doldurmuştu ki Messi’nin bunlarla başarılı olması zaten mümkün değildi.
Böylece hem Messi’nin kaprisleri, hem Barca yönetimlerinin basiretsizlikleri Messi’yi Barcelona’dan ayrılmak zorunda bıraktı. Adam (Messi) ara pası atıyor ama santraforu uyanana kadar kaleci veya müdafaa oyuncusu atağı kesiyordu. Messi’yi anlayan onun futbol dilinden konuşan bir Busquet kalmıştı neredeyse takımda.
Nihayetinde Kral sıkıldı bu olanlardan. Zaten babasının başı da vergi kaçırmak, haksız kazanç sağlamak gibi konulardan İspanyol Adalet Dairesiyle dertte olduğundan, komşu Fransa’dan PSG’den gelen yüklü petro/dolar teklife göz kırpıverdi bir gecede.
Senede kemiksiz 40 milyon €uro ve 3+1 senelik teklif 34 yaşında bir futbolcu için bulunmaz nimet adınız Messi bile olsa. Bir de gideceğiniz takımda Neymar var, M’bappe var, daha ne olsun. Hiç olmazsa atılan ara pasın kıymetini bilecek adamlarla oynamak da bir keyif, Barca’daki kazmalardan sonra.
Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine deyip Fransa Leauge 1’in başlamasını daha bir bekler olduk. Hepimize güzel günler dileklerimizle.