Yıllardır Kemal Kılıçdaroğlu'nun ortaya attığı ama bir türlü ciddi belgelerle ispat edemediği iddialarla uğraşırız, vakit kaybederiz. Sonra fırtınalar yaratan tartışmalar saman alevi gibi sönüp gider.
Sonunda hepimiz Kılıçdaroğlu’nun bazı çevrelerce aldatıldığını, ipe sapa gelmez iddialarla sırf ortayı karıştırmak için olay yarattığını anladık… Hatta bunu bir muhalefet tarzı haline getirdiğini gördük ve artık ciddiye almamaya başladık…
Ama maalesef görüyoruz ki bu işlere biraz doğruluk, dürüstlük getirir dediğimiz CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’de karışmaya başladı. O da Kılıçdaroğlu’nun izinde ilerliyor… Yani Muharrem Bey, CHP’ye akıl ve izan getireceğine o da Kılıçdaroğlu’na baka baka karardı…
Muharrem Bey, Cumhurbaşkanımız 2002’de AK Parti’yi kurmadan önce Pennsylvania’ya gidip Fetullah Gülen’den icazet aldığını iddia ediyor. Cumhurbaşkanımız bu iddiayı şiddetle yalanladı ve Muharrem Bey’e dava açtı. Cumhurbaşkanımız aynı zamanda Muharrem Bey’i iddiasını ispat etmeye çağırdı ve ispat edemezse kendisinin namert olacağını söyledi. Buna cevaben Muharrem Bey “açıklayamazsam namerdim” diyor…
İyi de bu işi bu kadar uzatmaya ne gerek var? Elinizde bir şey varsa bağırıp çağıracağınıza açıklarsınız olur biter. Isıracak köpek havlamaz. Hatta daha böyle bir iddiayı ortaya atarken elinizdeki delili de sunarsınız. O zaman ortaya attığınız iddianın bir anlamı olur. Öbür türlü ise dedikodu ve duyumlarla siyaset yapmaya kalkarsınız ve duvara toslarsınız.
Kılıçdaroğlu, Man Adası olayı dâhil bu şekilde bir çok kere duvara tosladı ama hiçbir şey olmamış gibi gayet vurdum duymaz bir şekilde yoluna devam etti. Aynı defalarca seçim yenilgilerine uğradığı zamanlarda ki gibi…
Yazık, Kılıçdaroğlu’nun bir kötü hastalığı Muharrem İnce’ye de geçmiş…