Barzani'nin referandumu Irak'ın işgali sonrası hazırlanan anayasada Musul ve Kerkük'ün statüsü ile ilgili ayarlamalara müdahil olamamış olmamızın barındırdığı sonuçlardan birisidir.
Barzani’nin referandumu Irak’ın işgali sonrası hazırlanan anayasada Musul ve Kerkük’ün statüsü ile ilgili ayarlamalara müdahil olamamış olmamızın barındırdığı sonuçlardan birisidir.
Kuzey Irak’ta planlanan referandum Türkiye’yi siyasi ve sosyal yönleriyle ilgilendirir. Kerkük bir Müslüman Türk şehridir. İstanbul, Çanakkale, Diyarbakır, Erzurum, İzmir, Selanik neyse Kerkük odur. Ahd-i Milli’deki gibi. Bu gerçeği değiştirmek üzere atılan adımlar dünyayı ateşe atmaktan başka bir fayda üretmez.
Esas itibariyle Kuzey Irak çok yönlü bir sorun olmasına karşın Arap liderlerinin yaşadığı sanal krizin durumun çözümünü zorlaştıracağı anlaşılmaktadır. Suudi Arabistan’ın yönetiminde kısa dönemde gerçekleşmesi beklenen değişiklikse birçok alanda bölgeyi siyasi olarak daha zor bir ortama hazırlamaktadır.
Bu şartlar karşısında elbette Türkiye istediğini almalıdır ve alacaktır.
Karşı siyasetin önemli adımlarından birisiyse ekonomik yaptırımlardır. Kuzey Irak’ın dünyaya tek çıkış kapısı Türkiye’dir. Alternatifler geliştirilmesiyse zor ve zaman alıcıdır. Sınırın kapatılması sonucunda insan mobilizasyonunun yanı sıra malların ihracı bakımından da Kuzey Irak çıkış bulamayacaktır. Dünya açısından en önemli etki Kuzey Irak petrollerinin pazardan çekilmesiyle oluşacaktır.
Dünyanın günlük petrol tüketimi 98 milyon varildir. Kuzey Irak’ın Ceyhan hattından pazara sunduğu petrol miktarı ise günlük 550 bin varil civarındadır. Yani %0,06 oranında petrol arzında daralma oluşacaktır. Bu miktarın diğer petrol üreten ülkelerce karşılanabilmesi mümkündür. Ancak kısa dönemde petrol fiyatları üzerinde yukarı yönlü bir etki oluşacaktır. En azından fiyatları yükseltmek üzere bu durum bahane olarak kullanılabilir.
Irak Merkezi Hükümetiyle çatışma olması halindeyse petrol arzındaki daralma genişleyeceğinden varil fiyatlarının önemli oranda artması beklenebilir. Üzerine Suud yönetiminde değişiklikle oluşacak kaos ortamının eklenmesiyle dünya siyasi ve ekonomik olarak zor bir döneme girebilir. Türkiye’nin dış politikasıysa hareketlenecektir.
Bu dönemin ekonomik zorluğu yüksek kur ve yüksek petrol fiyatlarının birleşmesiyle oluşacaktır. Bu şartlarda kendi ekonomimiz içinde karşılaşacağımız temel iktisadi sorun maliyet enflasyonudur. Halihazırda ılımlı kabul edilen seviyeleri aşmakta olan enflasyon, faizde artışa neden olmaktadır. Enflasyonun kabul edilebilir sınırı aşması halinde faiz üzerindeki etki yatırımları olumsuz etkileyebilir.
Kuzey Irak’ın tutumuyla ilgili alınacak tedbirler kesin, kalıcı, kararlı ve ivedi biçimde alınmalıdır.
Kuzey Irak’ın bölgenin genelinin kaosunun bir parçası haline getirilmemesi gerekmektedir. Hem siyasi, sosyal hem ekonomik olarak bu alandaki gelişmeler önemlidir. Bölgemiz Arap liderlerin kaderiyle ilişkili olarak daha zorlayıcı, farklı ve çok yönlü bir çalkantı ortamına sürüklenirken kısa vadede enerjimizi, Kuzey Irak’taki menfaatlerimizin bir an önce güvence altına alınması yönünde kullanmamız gerekir.