Geçtiğimiz hafta sonu Pazar gecesi İngiltere Lig Kupası (Sponsorunun seveceği isimle Carabou Cup) Finalinde Chelsea ile Manchester City karşı karşıya geldi ve 124 dakika sonunda penaltı atışlarıyla Pep GUARDIOLA ve M. City'li futbolcular kupayı kazandılar.
Maça damga vuran ve aşağıda kısaca analiz etmeye çalışacağımız konu da penaltı atışlarına geçilmeden önce İtalyan Hoca Sarri’nin kalecisini değiştirmek istemesi ve kalecinin bunu reddetmesi ile ortaya çıktı.
Sezon başında 80 Milyon €uro gibi önemli bir bütçe ile Athletic Bilbao’dan transfer edilen Basklı, Kepa Arrizabalaga REVUELTA bu tiyatronun başrol oyuncusu oldu. Liverpool’lu Allison BECKER’la birlikte dünyanın en pahalı kalecileri olarak bilinen genç Basklı, Chelsea’deki Futbolcuya Dayalı Düzen’in en kıyıcı ve yıkıcı hamlesini Hocası Maurizio SARRI’ye karşı yaparken büyük bir tartışmanın da fitilini ateşlemiş oldu.
Geçtiğimiz senelerde Rizespor’u çalıştırırken Türk Futbolunun en renkli kişilerinden olan Yılmaz VURAL Hocanın da buna benzer bir penaltı tartışmasında Leonard KWEUKE ile yaşadıklarına aşina olduğumuz için yadırgamasak da; futbolun beşiği diye bilinen İngiltere’de kamuoyu Kepa’nın çıkmamasını ciddi şekilde irdeliyor.
Öncelikle; oyun kurallarında bu hususu düzenleyen madde, bu türeden bir reaksiyonu öngörmediği için eksik kalıyor. Oyuncunun çıkmamakta inat ettiği durumu düzenleyen bir detay bulunmuyor kural kitabında. Sarri Hoca’yı delirten ve elindekileri yerlere savurmasına sebep olan bu “isyan”a karşı o anda yapabileceği şeyler son derece sınırlı. Oyunun sahibi, futbolu oynayan, “temâşâ”yı sergileyen futbolcu olduğu için sahada biraz ayrıcalıklı bir yeri var ve adrenalin bin beşyüz. Belki o anda Sarri değil Kraliçe Elizabeth gelse gene nâfile olacaktı Kepa için.
UEFA’ya bağlı 53 ülkenin sadece dört tanesinde (İngiltere-Fransa-Portekiz-Belçika) Domestic Cup denilen (bizde Türkiye Kupası/Federasyon Kupası dışında) bir de Lig Kupası oynanır. Pazar gecesi oynanan işte bu Lig Kupası’nın sponsorunun adıyla oynanan Carabou Cup’ın finaliydi. Sezon başında Community Shield (Charity Shield) maçında da City ile oynayıp 2-0 kaybeden Sarri için bu maç özellikle bir prestij maçıydı. Buna uygun olarak A-B-C planlarını hazırlayan tecrübeli İtalyan Hoca, daha önce Dünya Kupası sırasında da uygulanan penaltı kurtarma yüzdesi daha yüksek kaleci ile mevcut kaleciyi değiştirme konusuna gelince Chelsea’deki Yeniçeri Düzeni’nin kurbanı oldu. Kim bilir kaç sezondur devam eden bu FDD’yi yıkmak için göreve getirilen Napolili Sarri de öncülleri/selefleri Villas BOAS ve Mourinho’nun uğradığı operasyonların bir benzerine kurban gitti hepimizin gözü önünde.
Belçikalı Eden HAZARD ve Brezilyalı David LUIS’in Kepa’ya hemen sahip çıkarak saflarını belli ettiği bu gerilimde şimdilik geri adım atan ne yazık ki Sarri Hoca oldu. “Ben kasığı çekiyor sanmıştım” gibi bir teville durumu açıklamaya çalışması sevenlerini üzdü. Oysa ondan beklenen daha net bir duruş ve kendisine yapılan muameleye karşı dik durabilmesiydi. Belki Rus Oligark Abromoviç’in Chelsea’si için son bir şans olan Sarri de bu düzene pes ederse kolay kolay iki yakası bir araya gelmez Güney Londralıların.
Bu yaşananlardan öncelikle Sarri Hoca, ardından tüm teknik direktörler ve Futbol Oyun Kurallarını düzenleyen Uluslararası Futbol Birliği Kurulu (IFAB-International Football Association Board)’un alması gereken dersler olduğunu görüyor ve çok sevilen bir Yozgat/Akdağmadeni türküsüyle bitiriyoruz bu haftaki yazımızı;
“Dersini almış da ediyor ezber,
Sürmeli gözlerin sürmeyi neyler aman.
Bu dert beni iflah etmez deli eder,
Benim dert çekmeye dermanım mı var aman?”
Hepimize iyi haftalar dilerim.