Trump, ABD'nin 35. Başkanı John F. Kennedy'e düzenlenen suikastla ilgili 2800 belgeyi halka açtı.
Trump, ABD’nin 35. Başkanı John F. Kennedy’e düzenlenen suikastla ilgili 2800 belgeyi halka açtı. Elli yıldan beri aydınlanamayan suikastla ilgili toplam belge sayısı 3100 civarında. Ne var ki geriye kalan 300 belgenin incelenmesi tamamlanamayınca Trump 2800 belgenin halka açılmasını kabul etti. Her ne kadar bazı sırlar gün yüzüne çıkmış olsa da Kennedy suikastı yine aydınlanamadı.
Halka açılan belgeler bazı bilmediğimiz sırları ortaya dökse de suikastın sebebine ve nasıl gerçekleştirildiğine ilişkin bir ipucuna ulaşamıyoruz. Bakıldığında Kennedy, ABD halkı tarafından çok sevilen ve saygı duyulan bir başkandı. Öyle ki bu suikast ABD halkını en az Pearl Harbor ve İkiz Kule saldırıları kadar derinden yaraladı. Bilhassa bu suikasta ilişkin esrar perdesinin yarım asırdır aralanamamış olması kuşkuları artırmıyor da değil. Çünkü Pearl Harbor saldırısından sonra ABD’nin 2. Dünya Savaşı’na girmesi, 11 Eylül saldırısından sonra da Afganistan’ın ve Irak’ın ABD tarafından işgali Kennedy suikastının da bir sebebi olduğu yönünde bir gerçeği ortaya koyuyor. Özellikle tüm dünya tarafından bu suikasta ilişkin çeşitli komplo teorileri üretildi. Kennedy’nin İsrail’le nükleer programı konusundan ters düştüğünden ötürü öldürülmesinden tutun da FBI ve CIA’nin hükümete gizli bir darbe yapmasına kadar her şey konuşuldu. Ortaya çıkan 2800 belgede de bunlarla ilgili bulgulara rastlanmaması suikastın gizemini korumakta.
Suikasta ilişkin Abraham Zapruder’e ait bir tekstilcinin özel kamerasından çektiği görüntüler dışında elimizde net bir veri yok. Suikastı gerçekleştirdiği iddia edilen Lee Harvey Oswald aynı gün içinde yakalandı. İki gün sonra polis merkezinden cezaevine götürülürken Jack Ruby tarafından kalbinden öldürülerek vuruldu. Belgelerde bu konuyla ilgili önemli bir detay var. O da Oswald’ın öldürülmeden önce Dallas polisine gelen bir ihbar telefonu. Bu ihbarda “Oswald’i iyi koruyun” denmesine rağmen iyi korunmadığı ve adeta Oswald’ın öldürülmesine ABD polisi eliyle davetiye çıkarıldığı söz konusu. Raporda dikkat çeken diğer bir ayrıntı ise KGB’ye göre suikastın sorumlusunun Lyndon B. Johnson olduğu. Bilindiği gibi Kennedy’nin öldürülmesinden tam iki saat sonra başkan yardımcısı Johnson yemin ederek ABD Başkanı olmuştu. Bu yemin töreni esnasında Kennedy’nin eşi Jackie Kennedy’nin şok içindeki görüntüleri uzun süre hafızalardan silinmedi.
Raporda ayrıca suikastı Küba’nın sevinçle karşıladığı, Ruby’nin Dallas polisiyle önceden beri ilişki içinde olduğu, KGB’nin suikasttan yaklaşık iki ay önce Oswald’la irtibata geçtiği gibi hususlarda mevcut. Lakin 2800 belgenin yayınlanması bu suikastın kuşkularını daha da artırmışa benziyor. Özellikle geriye kalan 300 belgenin “ulusal güvenlik” gerekçesiyle yayınlanmasına izin verilmemesi o belgelerin içinde neler olduğuna dair merakları da artıyor. ABD gerçekten bu belgeleri olduğu gibi şeffaf bir şekilde yayınladı mı bilinmez ya da 300 belgenin içinde neler var onu da bilmiyoruz. Her ne kadar inceleme tamamlanınca ilerleyen günlerde yayınlayacaklarını söyleseler de sanki hala daha Kennedy suikastını saklamak istiyorlar gibi bir görüntü verdikleri kesin.
Erken seçim tartışmaları
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hükümete seslenerek “erken seçim” çağrısında bulundu. AK Parti sözcüsü Mahir Ünal da erken seçimin gündemlerinde olmadığını belirterek bunu çok ucuz bir siyasi hamle olarak niteledi.
Türkiye, AK Parti iktidarına kadar erken seçimlerle, kurulamayan iktidarlarla ve koalisyon dönemleriyle çok zaman kaybetti. Zaman kaybettiği gibi bunun faturası da ülkeye ağır oldu. AK Parti, 2002’den bu yana istikrar kavramını Türkiye’de kalıcı hale getirmek için seçimlerini zamanında yaparak hem bir iktidar boşluğu yaratmadı hem de Türkiye’yi koalisyonlara sürüklemeyerek milletin burnundan getirmedi. Pek tabi artık 16 Nisan referandumuyla kabul edildiği üzere koalisyonlar tarihe karıştı, artık Cumhurbaşkanlığı sistemi var. Olabilecek bir erken seçimde iktidar boşluğu yaşanmayacak ama seçim için ortada bir sebep yok. Hem son anketlere bakıldığında AK Parti ve Erdoğan’ın tekrardan seçimlerde başarı sağlayacağı açık. Yerelde de keza öyle. CHP bunu hangi akla hizmet söylüyor, bilemiyorum. Ama AK Parti yenilmeye doyamayan Kılıçdaroğlu’nu kırmasa mı acaba? Bilemedim.
Görmeyeli “restorasyon” pek değişmiş!
Marmara Üniversitesi Göztepe Kampüsü’ndeki 19. yüzyıldan kalma V. Murad Av Köşkü’nün hamamı “restore” edilerek modern bir görünüme kavuşturulmuş. Fakat böyle bir “restorasyonu” hayatımda hiç görmedim. Sanki yıkılmışta baştan yapılmış gibi duruyor! Marmara Üniversitesi’nden yapılan açıklamada “İstanbul 5 Numaralı Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nce uygun Projeye bağlı kalınmıştır.” denilse de ben buna restorasyon diyemiyorum çünkü o eski tarihi binadan geriye bir şey kalmamış gibi gözüküyor.
Eski ve yeni fotoğrafları sizin de görmeniz için köşeye koyuyorum ama projeyi kim gerçekleştirdiyse “restorasyonu” yanlış anlamış olacak ki sanki “orayı yık, baştan yap” demişler gibi bir durum var ortada. Bu duruma da açıkçası sessiz kalamadım. Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “biz İstanbul’a ihanet ettik” dediği samimi özeleştirisinden sonra…