İşte sizlere “Bu trafik neden bitmiyor?” sorusunun yanıtı… Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı geçtiğimiz yıl ağustos ayına göre yüzde 10,2 azaldı.
2024 yılı ağustos ayı trafiğe kayıt rakamında düşüş gösterse de 2024’ün diğer birkaç ayında trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısının geçen yılın aynı ayına göre yükseldiğini görüyoruz. 2024 temmuz ayında bir önceki yıla göre yüzde 19,1 arttığını, haziran ayında yüzde 2,5 arttığını, mayıs ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 4,0 arttığını görüyoruz. Bu ne demek oluyor? Çok değil bundan beş ya da 10 yıl öncesinde genellikle işe gidiş geliş saatlerinde yoğun olan araç trafiği, günümüzde neredeyse her saat karşılaştığımız bir durum haline geldi. Böyle devam ederse evimizin kapısından çıktığımız an trafiğin içerisinde olacağız gibi görünüyor.
Büyükşehirlerde yaşayan neredeyse herkesin ortak sorunu ‘trafik’ olabilir. An geliyor dört kilometrelik mesafeyi aracınızla 1 saatte gitmek zorunda kalabiliyorsunuz. Böyle anlarda alternatif çözümlere başvurarak toplu taşımayı kullanmayı ya da “Gün içerisinde çok hareketsiz kalmıştım zaten” diyerek, hava şartları da uygunsa yürümeyi tercih edebiliyorsunuz. Nüfusun büyükşehirlere göre daha az olduğu şehirlerde ise 1 saatlik yolculuk demek, şehrin bir diğer ucu ya da başka bir şehre giriş yapmak anlamına geliyor.
Hangi il trafikte birinci sırada?
Yaşayarak dile getirdiğimiz bu konuyu, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan veriler de destekliyor. TÜİK Motorlu Kara Taşıtları Ağustos 2024 raporunda yer alan verilere baktığımızda ağustos ayı sonu itibariyle trafiğe kayıtlı toplam taşıt sayısı 30 milyon 469 bin 319 oldu. Taşıtın illere göre dağılımında 5 milyon 719 bin 31 adetle İstanbul ilk sırada, 2 milyon 709 bin 562 adetle Ankara ikinci, 1 milyon 902 bin 456 adetle İzmir üçüncü, 1 milyon 530 bin 363 adetle dördüncü sırada bulunan Antalya’yı 1 milyon 211 bin 104 adetle Bursa takip ediyor. Bu veriler doğrultusundan da anlaşılacağı üzere Türkiye’nin trafikte en çok zaman kaybedilen beş şehrini görmüş oluyoruz.
“20 dakika şehrin diğer ucu” mu?
Bu beş şehrin dışına çıktığımızda bizlerin A noktasından B noktasına ulaşmak için sarf ettiğimiz çaba pek anlaşılır gelmiyor. Yaşanmış bir örneği sizlerle paylaşmak isterim. Yaklaşık üç sene önce yakın arkadaşım radikal bir karar alarak ailesiyle şehir dışına yerleşti. Çocukların okula kayıt zamanı geldiğinde İstanbul’da olduğu gibi eğitim açısından daha iyi olduğu düşünülen okul araştırmasına giriştiler. İçlerine sinen okul, evlerinin yaklaşık 20 dakikalık uzağındaydı ve buraya kayıt yaptırma kararı aldılar. İstanbul’da yaşayanlar için çocuğu için ideal olduğunu düşündükleri bir okul bulmuş olmak ve 20 dakikalık bir mesafede olması şahane bir durum. Ancak orada yaşayan büyük çoğunluk için aynı şey geçerli değil. Arkadaşım, komşularına oğlunu yazdırdığı okulun adını söylediğinde neredeyse herkesten gördüğü ilk tepki “O orası dünyanın diğer ucu” yorumu oldu. Aslında baktığınızda evet, trafik olmayan lokasyonlarda 20 dakikada oldukça uzak mesafeye ulaşabilirsiniz. Fakat büyükşehirde büyümüş bir kişinin gözünden baktığınız zaman gün geliyor aynı semtin içerisinde alt sokaktan evinize 15 dakikada ulaşamıyorsunuz. Hiç saklamayacağım, arkadaşımın bu diyaloğunu duyduğumda orada yaşayan insanlara özenmedim değil. İstediğin an gideceğin mesafe belliyken ne kadar süreceğini biliyor olmak güzel bir duygu. Ama gel gelelim yine vazgeçemiyoruz alıştığımız kalabalık şehirlerden. Bizler için trafik, alışılmış bir yaşam şekli haline gelmiş durumda.
Sonuç olarak, TÜİK verilerinden de anlaşılacağı gibi, bu beş büyük şehrin yıllar içerisinde trafiğe çıkan araç sayısı kendi içerisinde değişiklik gösterir ancak şaşırtıcı bir azalış göstermeyecek gibi duruyor. Gelecek aylarda daha farklı verilerle karşılaşacak olursam mutlaka güncel bir içerikle konuyu tekrar sizlerle paylaşıyor olacağım.
Görsel kaynak: TUİK
https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Motorlu-Kara-Tasitlari-Agustos-2024-53464&dil=1