Türk Sporu'nun ana unsurları arasında yaşanan, kavga, (gerilim, tartışma, anlaşamama, ne derseniz deyin) gereksiz bir enerji israfına yol açmakta ve hızla tarafları politize ederek kaotik bir hal almaktadır.
Türk Sporu’nun ana unsurları arasında yaşanan, kavga, (gerilim, tartışma, anlaşamama, ne derseniz deyin) gereksiz bir enerji israfına yol açmakta ve hızla tarafları politize ederek kaotik bir hal almaktadır.
Bu durumun hem Türk Sporu’na hem de bu tartışmaların taraflarına fayda getirmeyeceği daha önce yaşanan tecrübeler ışığında defalarca deneyimlendiği halde sürdürülmesi en basitinden ferâsetsizliktir.
Fenerbahçe ile Trabzon arasındaki tartışma kimsenin işine yaramaz. Ancak ülkede karışıklık çıkmasından medet uman illegal yapıların hoşuna gider ki onlar ellerinden gelse herkesi herkesle kavga ettirip seyrine durmayı isterler en çok. Sadece bu değil onlar Galatasaray’la Beşiktaş da kavga etsin isterler, Fenerbahçe ile Anadolu Efes de, ülkede huzur bozucu ne kadar tartışma varsa kaşıyıp o yarayı kanatana kadar da içleri rahat etmez.
Burak Elmas Başkan bu gerçeğin farkına varıp Fenerbahçe ile Galatasaray’ın rekabetinin ülkeye fayda sağlayacağını ama iş kavgaya dönünce bunun başka amaçları olanların işine geldiğini anladı ve buna uygun bir diplomasi geliştirmeye çalıştı fakat bunun bedelini “ibrasızlık”la ödettiler ne yazık ki. “Bazı konularda anlaşamayız ama anlaşmadığımız konularda da kavga etmek yerine birlikte çalışma irademiz var” beyanı önce kendi camiasında pek hoş görülmemişti yakın geçmişte.
Buna benzer şekilde spor ve özellikle futbol camiasındaki gerilim ve karışıklıkların ülkeye fayda getirmeyeceğini, bilakis ilerleme enerjisini boşa harcattığını elbette “etkili ve yetkili” büyüklerimiz de görüyor olmalı. (Gerçi son yaşananlarda onların bir kısmını taraf/taraftar olarak gördüğümüz için bu işin çözümü de galiba 30 Şubat’a kalıyor.)
Ortada bir “irade” olduğu ve bu iradenin bu sene her türlü yol ve yöntemi “netice” almak için kullandığı, konunun menfaatdarlarının bu iradeden beslendiği, bu iradeye yaslandığı ortaya saçılan tapelerden, istifalardan, şundan, bundan (mesela VAR ve MHK operasyonlarından) anlaşılıyor.
(Bir de bu işin “yancıları” var farklı hayalleri olanlardan. Bulanık suda balık avlamak için güncele uyumlu renkteki kravat ve atkıları takıp hemen piyasaya dalıveriyorlar ama bu onlara ne kazandırır ne kaybettirir belli olur yakında.)
Neyse ezcümle şunu söyleyelim; kimin ne ajandası olursa olsun, kimin ne farklı niyeti bulunursa bulunsun unutmayalım ki “kurt, puslu havayı sever”, gerçekten iyi niyetli olan hiç kimse de sisli, puslu, kimin ne yaptığının belli olmadığı havaları sevmez. Önce bu sisin ve pusun ortadan kaldırılması gerekiyor duruma vaziyet eden “büyüklerimiz” tarafından. Sonrasında hem şu anda yaşanan kaotik durumun hem de bundan sonra vuku bulacak bu türden durumların yaşanmaması için sis-pus üreten yapıların yerine şeffaf ve denetlenebilir, yeri geldiğinde çatır-çatır hesap sorulabilir/hesap verilebilir bir idari spor organizasyonuna acilen ihtiyaç duyulmaktadır.
Fıkradaki gibi “biraz da biz ölelim” demek yerine güce değil Hakka ve adalete dayanan bir yapı kurmazsak ne ligimiz lig olur, ne futbolumuz ilerler ne de maçlarımızı yayınlayacak birini bulabiliriz. Çünkü malımız değersiz ve defolu olarak görülür ona değer biçenlerin gözünde Vesselam.
Haydi kalın sağlıcakla,