Karabük coğrafyası üzerine yazmış olduğum yazıların bu dördüncü ve sonuncusu.
Karabük coğrafyası üzerine yazmış olduğum yazıların bu dördüncü ve sonuncusu. Uzun bir dönemdir bölgede çalışmandan kaynaklanan deneyimlerimin ışığında, bilim insanlarının ortaya koydukları belgelerle, deneyimlerimi harman yapıp bir makale ortaya çıkardım.
Akarsular tarafından derince yarılmış düzlüklere plato ya da yayla adı verilir. Ülkemizde platolar oldukça yaygındır. Bunun temel nedeni III. Jeolojik Zaman’da aşınarak düzleşmiş olan yeryüzünün, III. Jeolojik Zaman’ın sonlarına doğru tekrar yükselmesidir.
Anadolu Platosu
Ülkemiz, Avrasya ve Arabistan plakalarının çarpışması ile Tetis denizinin tabanından yükselerek bugünkü görünümünü kazanmıştır. Türkiye batılı literatürde ‘Anatolian Plateus’ olarak anılmaktadır. Anadolu, miyosenden bu yana dört aşamalı biçimde, denizden yükselmiştir. Bu aşamaların en önemli kanıtı; Anadolu’nun hemen her yerinde (Kuzey Anadolu Dağları’nın denize bakan yamaçları hariç) görülmesidir. Yani Anadolu muhtemelen günümüzden 13 milyon yıl evvel, Tetis denizinin tabanından yükselmiştir.
Karabük’ün Dağları
Karabük’ün dağlarına konu gelmeden önce Anadolu’nun bu yükseltilerinin oluşumlarını bilmekte yarar var. Ülkemiz bugünkü görünümüne III. Jeolojik Zaman’da ulaşmış olup dağlar genelde doğu-batı yönlü uzanmaktadır. Dağlar, Karadeniz ve Akdeniz’de kıyıya paralel, Ege’de ise kıyıya dik olarak uzanır. Alp-Himalaya kıvrım dağ kuşağına dâhil genç oluşumlu bir yapıya sahip olan dağlarımız, oluşum bakımından kıvrım dağlar, kırık dağlar ve volkanik dağ türleri içermektedir. Ülkemizin dağlarının bir bölümü IV. Jeolojik Zaman’daki buzullaşmanın etkisinde kalmışlardır. Ağrı Dağı, Buzul Dağları, Kaçkarlar ve Bolkar Dağları IV. Jeolojik Zaman’da buzullaşmanın etkisinde kalmış dağlara örnektir. Ülkemiz coğrafyasında dağlar Akdeniz, Karadeniz ve Doğu Anadolu Bölgesi’nde geniş alanlar kaplar. Kuzey Anadolu’yu boydan boya kaplayan ve Karadeniz’e paralel uzanan dağ sıralarının doğusunda; Giresun, Ordu, Kaçkarlar, Kop, Çimen, Yalnızçam dağları bulunur. Bu silsilenin orta kısmında Canik Dağları, batısında ise Yıldız, Köroğlu, Ilgaz ve Küre dağları bulunmaktadır.
Keltepe
Karabük’ün en yüksek noktası; merkez ilçeye bağlı olan yaklaşık 2 bin metre yüksekliğindeki Keltepe’dir. Keltepe, iki ayrı fayın birbirini iteklemesi sonucu oluşmuş bir tepedir. Bölgede yapılan araştırmalarda daha önceki dönemlerde demir madeni işletmeciliği yapıldığı bilinmektedir. Keltepe’de bulunan Küre yerleşim bölgesi tarihi önem taşımaktadır. Karabük’ün ilçeler itibarıyla en önemli yükseltiler; Eskipazar’da Hodulca Dağı (1700 metre), Eflani’de Tepedağ (1043 metre), Ovacık’ta Kıraç Tepesi (1400 metre), Safranbolu’da Sarıçiçek Tepesi (1750 metre) ve Yenice’de Keçikıran Tepesi’dir (1400 metre).
Sarıçiçek Dağı
Safranbolu’nun kuzeybatı sınırını oluşturan Sarıçiçek Dağı, 1750 metre yüksekliğe sahiptir. III. Zaman (Senozoik) Tersiyer devri Eosen Dönemi’ne ait kayaçlardan oluşan kütle orman dokusu bakımından zengindir. Çam (Pinus), Meşe (Quercus) ve Karaağaç (Ulmus) ormanlarının bulunduğu bölgede bitki örtüsü çayır ağırlıklıdır. Genel itibari ile nemli soğuk orman kuşağında olmasına rağmen Akdeniz bitki topluluğuna ait defne ve sandal gibi maki elemanları da yer almaktadır. Boz ayı, geyik, tilki ve kurt başlıca hayvan varlığını oluşturmaktadır. Günümüzde yaylacılık geleneği bulunmayan bölge, yayla orman dokusu açısından oldukça zengindir.
Karabük’ün Jeotermal Yapısı
Jeotermal enerji, faylar boyunca yer altına sızan suların magma ile temas ettikten sonra ısınarak yükselmesi ile elde edilir. Türkiye jeolojik bakımdan genç bir ülke olduğu için büyük jeotermal enerji potansiyeline sahiptir. Özellikle Ege Bölgesi’ndeki Germencik (Aydın), Balçova (İzmir), Sandıklı (Afyon) ve Sarayköy (Denizli) civarında sıcak su kaynakları bulunmaktadır. Ülkemizde yalnızca Denizli Sarayköy’de jeotermal enerji santrali bulunmaktadır. Karabük’te geniş termal sahalar bulunmamakla birlikte Eskipazar İmanlar Köyü’nde Akkaya isimli bir traverten bulunmaktadır. Yolun 3 km içerisinde bulunan Akkaya Traverten’i kükürt oranı 37 derece sıcaklığındaki su zaman içerisinde kaya üzerine akmıştır. Bu bölgede traverten oluşmuş ve kaya kütlesinin üzerinde havuzlar yaratmıştır. Yapılan analizler sonucunda amonyum, sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum, demir, çinko, mangan ve alüminyum katyonlar sebebi ile su geçtiği kaya tabakaları üzerinde buharlaşma neticesinde zamanla beyaz traverten olmuştur.
Avlağıkaya
Karabük’ün Ovacık ilçesi sınırlarında bulunan Avlağıkaya kütlesi ilçe merkezi ile Kışla Köyü arasında bulunmakta. Bu jeolojik yapı bölgenin genel oluşumu ile benzer özellikler göstermekte. Bölge halkı bu jeolojik yapıya Öteyüz veya Avlağıkaya olarak nitelemekte. Bu jeolojik kütle detaylı araştırmaları hak ediyor.
Karabük’ün jeolojik miras yapısı içerisinde şüphesiz Safranbolu Kanyonları, Bulak Mağarası ve Avlağıkaya’nın önemi büyük. Karabük’ün diğer jeolojik oluşumlarını da incelemekte yarar var.
Son…