İlk önce bir tespit ile başlayalım; 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü bir kutlama değil anmadır.

Kadın hakları için mücadele eden tüm insanları saygı ile anıyorum. Halk ozanımız Neşet Ertaş’ın kadınlar için söylemiş olduğu güzel cümle pek çoğumuz gibi benim de düşüncelerimi yansıtıyor: “Kadınlar insandır, biz insanoğlu.”

Kadınlar için söylenen güzel sözlerden biri de bir Meksika atasözüdür. Meksikalılar “Bir ev sadece toprak üzerinde durmaz, bir kadın üzerinde yükselir” derler. Benim anımsadığım yine Meksika atasözlerinden biri de “Yerleşmek için toprak aranmaz, kadın aranır” cümlesidir.

Kadın hak mücedelesi kutsaldır

Kadın hak mücadelesi, sınıf mücadelesi kadar önemlidir. Kadın hakkı, insan hakkıdır. Erkek egemen toplumda, kadınların hak mücadelesi kutsaldır. Bizim topraklara dönenecek Cumhuriyet’in ilanı ile Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk kadın haklarının tamamını 1930’lu yıllarda çağın gereğine göre düzenledi.

Bizim kadınlarımız

Cumhuriyet’in ilanı kadar olan süreç içerisinde ise memleketi için mücadele eden kadınlarımız olmuş. 93 Harbi’nde Nene Hatun’u, Kurtuluş Savaşımızda da Kara Fatma’yı (Fatma Seher Erden) unutmamak gerekli. Anadolu kadınının özellikle Kurtuluş Savaşı sırasında cephede savaşmış olduğunu da bilelim.

Anamızın dilini konuşuruz

Gelelim dil meselesine. Dil, insanın doğumundan itibaren öğrendiği dil olup, kişinin sosyolojik kimliğinin oluşumda temel etkendir derler uzmanlar. Biz insanoğulları anamızın dilini konuşuruz. Onun anlattığı ninnilerle, masallarla büyürüz. Ondan besleniriz. Dünyanın en iyi yemeği annemizin yaptığı yemektir. Çocuk anneye ait bir kavramdır. Erkekler yaşamşarı boyunca iki kadının peşinde gider. Küçükken annesinin, evelenince eşinin.

Soyismi meselesi

Beni rahatsız eden konulardan biri de bir kadın evlenince soyisminin değiştirilmesidir. Herkes kendi ismi ve soy ismi ile yaşayabilir. Oğlum Deniz dünyaya gelince annesinin soyismini ikinci bir isim olarak nufüs cüzdanınan yazdırdım. Soy sadece erkekten geçmez.

‘Kadınlarımız’

Nazım Hikmet’in ‘Kadınlarımız’ şiirinin bir paragrafında Anadolu kadının durumunu çok güzel özetlemiş:

… Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yârimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız…

Hillary-Bill Clinton’dan bir anı

Bir hikaye ile bitirelim. Günlerden bir gün ABD Başkanı Bill Clinton, eşi Hillary Clinton ile kendi araçları ile gezerken bir benzinciye girerler. Başkan benzincinin ofisinde hesap öderken, bencinci Hilary’nin eski sevgili çıkar. Benzinci Hilary’e; “Başkan’ı ayartmışsın, Başkan eşi olmuşsun der.” Hillary’de eski erkek arkaşanına; “Salak salak konuşma. Seni tercih etmeydim Başkan sen olurdun” der.

Buradan çıkarılacak ders, her mutlu ve başarılı erkekeğin önünde bir kadın vardır. Bizim kadınlarımız, bizim önümüzde gider…