Dünyada yaşananlara ve otoritelere karşı isyan temasını içeren bu filmin başrol karakterinin yüzü Oscar'a son bir hafta kala Fransa'nın sokaklarındaydı işte.

O söz, De Gaulle tarafından, Fransa’nın Cezayir işgaline karşı çıkan Jean Paul Sartre’ye söylenmişti:

“Sartre’a dokundurmam! Çünkü Sartre Fransa’nın ta kendisidir.”

Sartre, iflah olmaz bir De Gaulle karşıtı olmasaydı bu söz bu kadar efsane olur muydu orasını hiçbir zaman bilemeyeceğiz.

Ama bir gerçek var ki, tarih ne De Gaulle’nin bu nezaketini ne de Sartre’nin inandığı ilkeler uğruna mücadelesini unuttu.

Ve sınıf/kimlik/sağ-sol çatışmaları o zaman da sürüyordu, bugün de sürüyor.

Bu söz bana kalırsa tüm bunlara karşı bir “mola” anlamı taşıdığı için ünlendi, salt kendisine karşı diye güçlünün güçsüzü ezmemesi hatta yönettiği ülkeyi kendisine karşı bir insanla özdeşleştirmesi bugün bile saygınlığını koruyor.

***

Başka bir yazının konusu ama kabul etsek de etmesek de, “sağ/sol dönemi bitti” artık söylemleri koca bir parodiden ibaret. Terazi bu iki eksende kuruluyor. Denge kurulurken kefede az olana doğru toplumsal kayış ağır basanı törpülemek üzere yapılıyor.

Pazar günü yazacağım, işte buna en güzel örnek, ABD’nin Iowa eyaletinde yaşanan Demokrat Parti’nin ön seçimindeki Pete Buttigieg sürprizi.

Fransa’da Kasım 2018’den beri süren ve başını “Sarı Yelekliler Hareketi’nin” başını çektiği protesto gösterileri de bu okumadan uzak değil.

Son yarım asırdır Fransa’da görülen en büyük toplumsal olaylardan bahsediyoruz nihayetinde.

Akaryakıt zammına karşı sokağa dökülen yüz binlerce kişi gelir adaletsizliğini ve vergi uygulamalarını öne sürerek “Zenginlerin Başkanı” Macron’u 1,5 senedir protesto ediyor.

En son Fransa’nın Opera Meydanı binlerce avukatın emeklilik reformuna karşı gösterilerine tanıklık etti.

Ara ara neredeyse hayat Fransa’da dururken, yaşanan sorunların köklü olması, Macron’u da aşan bir vaziyette.

Ve öyle kolayca bitecek gibi değil.

Çok rahatlıkla “orta sınıf isyanı” diye adlandıracağımız bu süreç, temelinde sınıf çatışmasını barındırıyor.

O nedenle zaten Macron’u aşıyor, tek suçu bunu daha da derinleştirecek hamleler yapması, oysa tüm bu yaşananlar ABD’de 2008 yılında yaşanan krizle doğrudan bağlantılı.

Zengin ile fakir arasındaki uçurum açıldıkça ve siyasal irade zenginleri rahatlatmak için vergi gibi konularda tasarrufa gittikçe olan bir ülkenin belkemiği olarak kabul edeceğimiz orta sınıfına oluyor.

Bunun çözümü hala bulunabilmiş değil, kısa süreçte de bulunacağa benzemiyor.

***

Geçen gün internette gezinirken Independent’in sitesinde rastladım, başkent Paris’te toplanan binlerce itfaiye memuru daha iyi koşullarda çalışma ve emeklilik risk paylarının artırılması amacıyla protesto gösterilerine dikkat ederken yüzlerini geçtiğimiz Kasım ayında vizyona giren Joker karakteriyle boyamışlardı.

“V for Vendetta” filmiyle popüler olan pembe yanaklı, ince bıyıklı “Anonymous” maskesini görmeye alışmıştık ama bu görüntüyü şahsen ilk kez gördüm.

Hatırlayın, o film de tam bir sınıf çatışmasını konu alıyordu, “beni öldürebilirsin ama düşüncelerimi asla” cümlesi sinema tarihine kazınan replikler arasında hala.

Bugün de Joker eklendi bu karakterlere, Joker de öyle bir film değil miydi, herkes tarafından dışlanan, ötekileştirilen, ekonomik durumu son derece kötü olan bir karakterin kötücül dönüşümünü anlatmıyor muydu?

Bir sahnesinde işten çıkarıldığı için sağlık sigortasının kesilmesinden dolayı ilaçlarının artık ödenmeyeceğini öğrenen ve sistemin acı gerçeğiyle tanışan Arthur Fleck’in Joker’e dönüşünün “haklı gerekçelere” dayandırıldığı hissi de seyirciye mıh gibi veriliyordu.

İzleyip de Joker’in tüm şiddet içeren davranışlarına rağmen, bunun sebebini sistemin sorunlarına dayandıran ve dolayısıyla o “şakacı” karakteri suçlu bulan tek bir kişi bile görmedim çevremde.

Dünyada yaşananlara ve otoritelere karşı isyan temasını içeren bu filmin başrol karakterinin yüzü Oscar’a son bir hafta kala Fransa’nın sokaklarındaydı işte.

Ve Oscar’da birçok dalda aday olan Joker pazar günü büyük ödülü alabilmek için yarışacak.

Bu sefer yanılmak istiyorum ama her zaman gerçekten kaliteye ödül verilip verilmediği konusunda bir türlü beni ikna edemeyen Akademi Ödülleri’nin geçmişi pek parlak değil.

Ödülleri silip süpürürse Joker, bu korkunç gerçeğe bu sefer kesin ikna olacağım, sınıf çatışmasının özendirilerek dünyanın bunun üzerinden dizayn edileceği ve gelişmelerin bu eksende hızla yayılacağı bir döneme doğru ilerliyoruz.