2023'te yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine dört yıl kalmış olmasına rağmen siyasi atmosfer çok sıcak.
Muhtemel cumhurbaşkanı adayları şimdiden tartışılmaya başlandı.
Cumhur İttifakı’nın büyük ortağı AK Parti’nin adayı zaten belli.
Tartışılan konu, Cumhur İttifakı’nın adayının rakibinin kim ya da kimler olacağı.
Millet İttifakı’nın büyük ortağı CHP’nin, Haziran 2018’deki adayı Muharrem İnce yeniden aday olmak istediğini açıkladı. Onun parti içindeki muhtemel en büyük rakibi ise geçtiğimiz yerel seçimlerde yıldızı parlayan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu.
Ancak bana kalırsa adaylık konusunda İnce’nin en büyük rakibi, partisinin genel başkanının önceki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde “çatı aday” olarak göstermek istediği eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül.
Kanımca, zaten Gül’ün liderliğinde Ali Babacan tarafından kurulmaya çalışılan partinin hedeflerinden en önemlisi diğer seçimde gerçekleştirilemeyen “çatı aday”a zemin oluşturmak.
Seçimlere henüz çok var. O zamana kadar başka aday adayları çıkar mı, adı geçen mevcut aday adaylarından hangisi öne çıkar, hangisi geri çekilir bunu gelişmeler gösterecek.
Tavanda bu hareketlilikler yaşanırken tavanı dizayn etme konusunda da yoğun bir çaba söz konusu. Bu konuda en büyük hareketlilik CHP ile HDP arasında yaşanıyor.
Malum, yerel seçimlerde HDP, Millet İttifakı’nın gizli ortağıydı.
HDP’nin PKK ile ilişkisi malum olduğu için bu ittifak ilişkisi gayri resmi olarak yürütüldü.
Bu ilişkinin meyvelerinin tadına varan CHP, bunu ilerletme arayışında.
Ancak bu ilişkinin CHP ve HDP tabanında yarattığı kısmi hasar bir yana ittifakın diğer ortaklarından İP, CHP ile yollarını ayırma aşamasına gelmiş görünüyor.
Muhtemeldir ki CHP bunu göze almış durumda.
İP ittifaktan kopsa hatta Cumhur İttifakı’na katılsa bile CHP, Saadet Partisi ve HDP ile onlara katılacak Gül-Babacan partisi Cumhur İttifakı’nı zorlayabilir.
Hatta büyük ölçüde asıl hesabın ve planın da bu olduğunu düşünüyorum.
İP’in Cumhur İttifakı’na itilmesiyle 2023 seçimleri tamamen milliyetçi bir görüntüye dönüşen Cumhur İttifakı ile liberal özgürlükçü bir görüntüyle sahneye çıkacak bu blok arasında geçebilir.
Öte yandan seçimlere kısa bir süre kala PKK ateşkes ilan ederek bu cephenin elini rahatlatabilir.
Hatta Erdoğan’a karşı Gül’ün aday gösterilmesiyle cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında yeni bir çözüm sürecinin başlayabileceği tartışmaları gündeme getirilebilir. Seçimlere bu atmosfer altında girilebilir.
Zira Gül-Babacan ekibinde zaten eski çözüm sürecinin çok sayıda aktörü yer alıyor.
Öte yandan Cemil Bayık geçtiğimiz temmuz ayında Washington Post’a yazdığı makalede, “Kürt meselesinin yalnızca Erdoğan'ın partisiyle diyalog kurarak çözülebileceğini düşünecek kadar saftık” diyerek bunu açıkça dile getirmişti.
Kanımca burada belirleyici olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yapacağı hamleler olacaktır.
Erdoğan’ın İP’in de eklenlenmesiyle daha milliyetçi bir görüntüye bürünecek olan ittifakın daha geniş kesimlere açılımını sağlayacak demokratik ve özgürlükçü hamleler yapmaması halinde muhalefet cephesinin eli iyice güçlenecek, hesapları tıkır tıkır işleyecektir.
Önümüzdeki günlerde Meclis’e sunulması beklenen yargı paketi gibi demokratikleşme yolunda atılacak ciddi adımlar ise muhalefet cephesinin işini zorlaştırabilir.