Şimdi düşünelim... Neden eşit haklarda vatandaşlık değil de azınlık-çoğunluk var?

Dikkat ettiniz mi; Ortadoğu’nun vazgeçilmez tanımlamaları hep “ayrışmalar” üzerinedir... Din, mezhep, etnik köken, aşiret, aile... Bunca ayrışmada bir veya iki tanesi güçlü olurken diğerleri de komple “azınlık” olarak mimlenir... Ve “azınlık” tanımlaması çoğu sorunun kaynağı olmakla birlikte terör örgütlerinin de kaşımaktan en fazla hoşlandığı noktadır! Evet terör örgütleri her zaman azınlıkları hedef alır, onları kullanır, yorar, üzer, ezer, işini tamamlayınca da en büyük zararı yine onlara verir... Ortadoğu’nun huzur bulamamasının en önemli sebebi “azınlıklar” tanımlamasının giderek kemikleşmesidir... Çünkü ülke yönetimleri içinde azınlıklar kelimesini kullanmak hem en büyük yanlıştır hem de bilinçaltına ayrıştırmaları yerleştirmenin en etkili yoludur...

Şimdi düşünelim... Neden eşit haklarda vatandaşlık değil de azınlık-çoğunluk var? Azınlık diyerek eksiklikleri yüzlerine mi vuruluyor? Sen bu kadarsın bu sebepten hakların da kitlen kadar diyerek had mi bildiriliyor? Geçmişin çoğunluğu şimdinin azınlığı ise şimdinin çoğunluğu da ya yarının azınlığı olursa? Şimdi azınlık olanlar yarın çoğunluk olursa öç alma dürtüleriyle hareket etmez mi?


Bu soruların sonu gelmez hele ki söz konusu topraklar Ortadoğu ise hele de bu tür ayrışma-ayrıştırma sıfatlarının en fazla kullanıldığı ve hatta resmîyette de her kademede yer aldığı ülke Irak ise sorularla birlikte sorunlarında sonu gelmez... Ve evet Ortadoğu “böl-parçala-karıştır-yönet-yok et” tohumlarının en iyi tuttuğu yer maalesef! Din, mezhep, etnik, aşiret, aile diye ayrıştıra ayrıştıra son nokta olarak bireyin kendisini bile en küçük zerresine kadar ayrıştırarak kolunu kafasıyla, bacağını, böbreğiyle bile kavga ettirebilirsiniz...
Evet Irak’ta azınlık denince ilk akla gelen “eksik kalmak ve senden olmayana duvarlar örmek” oluyor! Çoğunluklar daha fazla söz ve yönetim hakkına sahip iken azınlıklar da mevcudu kadar söz hakkına sahip olma kotasına takılı kalıyor...

Geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiğim Bağdat seyahatimde ziyaret ettiğim Irak Türkmen Cephesi Başkanı Erşat Salihi ile gerçekleştirdiğimiz sohbette sıra azınlıklara gelince “olması gereken azınlık-çoğunluk demeden hakta, görevde, ekonomide eşit dağılımdır...” diyen Başkan Salihi azınlıklara getirilen kısıtlamaların ve görmezden gelmelerin büyük sorunları da beraberinde getirdiğini vurguladı... Irak’ın bütünlüğünü her konuşmasında savunan Erşat Salihi “Türkmenler dışında herkes kendisi için özerk yönetim bölgesi istiyor. Bizler köklü devlet kültürüne sahip bir halk olduğumuz için vatandaşı olduğumuz ülkenin bütünlüğünü savunurken eşit haklarda vatandaşlık için de mücadele ediyoruz elbette. Çünkü şunu çok iyi biliyoruz ki; ülke içindeki iyi veya kötü tüm ayrıştırma-ayrışma söylemleri o ülkeyi insan hakları konusunda üstün kılmaz tam aksine çekişmeleri ve çatışmaları beraberinde getirir... Bunu son yıllarda fazlasıyla yaşıyoruz Irak genelinde. Kültürler azınlık-çoğunluk olarak nitelendirilirken yasalar karşısında da ya yok sayılıyor ya da üstün haklara sahip oluyor. Böylelikle adalet, eşitlik, demokrasi anlayışı kayboluyor... Önümüzde tarihi bir türlü netleşemeyen Irak seçimleri var ve bizlere dayatılmaya çalışılan kötü bir seçim yasası var. Bu yasaya göre neredeyse tüm özgür seçme-seçilme haklarımız elimizden alınıyor. Öyle trajikomik bir sisteme tabi tutulmak isteniyoruz ki bir iki tanesi hariç siyasi partilerin gücü zayıflatılmak isteniyor. Elbette bunu kabul etmiyoruz ve son güne kadar bunun değişmesi için mücadele edeceğiz... Irak genelinde yanlış bulduğumuz bir uygulama da “azınlık diyerek yok sayılanların çoğunluk denilenlerin” keyfine göre yapılan vali atamalarıdır. Bu uygulama insanları daha da kutuplaştırıyor! Benim valim, senin valin, onun valisi olmaz! Irak’ta nüfus çoğunluğunun isteğine göre atanan valiler büyük sorun çünkü bu valiler “herkesin valisi olmuyor bir kesimin valisi oluyor”! O halde çözüm nedir derseniz çözüm çok basit aslında tabi ki eğer çözüm isteniyorsa! Valiler uzun yıllarda değil belli görev sürelerinde atanmalı ve bu atamalar dönüşümlü olmalı. Misal iki yılda bir sırayla her etnik gruptan birer vali atanmalı... Aslında çözümler çok kolay olmakla birlikte azınlıklar-çoğunluklar başlığında sorunlar giderek derinleşiyor Irak’ta. Ve bu derinleşmeler Irak’ı iyi bir yere götürmemekle birlikte Türkmen varlığını da zayıflatıyor. Bunun en son örneğini Suriye’de yaşıyoruz. Şu an Suriye’de Türkmen sesi çıkmıyor farkında mısınız? ITC olarak bizler inatla ve azimle Suriye dahil neredeyse tüm coğrafyanın Türkmen sesini dünyaya yansıtıyoruz...” diye cümlelerine devam eden Irak Türkmen Cephesi Başkanı Erşat Salihi’nin düşüncelerine katılmamak imkansız...

Bu sohbetten sonra yazılarımda sık sık dile getirdiğim; “kim olduğumuz değil aidiyet duygularıyla vatan çatısında buluşmamız önemli” cümlemi bugün Ortadoğu üzerine üflemek istiyorum dua niyetine...