Geçtiğimiz haftalarda "Bu nasıl gazetecilik" başlığı altında yazdığım yazıda "Gazetecilikte dijital darbe"den söz etmiş ve bu dijital darbenin etkisini arttırarak sürdürdüğünü yazmıştım.
Geçtiğimiz haftalarda “Bu nasıl gazetecilik“ başlığı altında yazdığım yazıda “Gazetecilikte dijital darbe”den söz etmiş ve bu dijital darbenin etkisini arttırarak sürdürdüğünü yazmıştım. Var olan “dilital darbe” internetin ülkemize gelmesiyle değişen yaşamımız ve nelere etki etiği konusunu anlatmaya çalışmıştım.
Dijital yayıncılıka adına “Sosyal Medya” dediğimiz toplumu tam olarak etkisine alan günümüzün her anında, yediden yetmişe, kadın, erkek ve çocuklarımızın vazgeçilmezi olan internet, kitle iletişiminde en etkin araç.
Giderek yaygınlaşan internet, birçok kitle iletişimi taşıyıcılarını da beraberinde getirdi. Bilgisayarlar gelişti ve hızla küçülerek avuç içine sığacak boyutlara indi. Küçülen bilgisayarların en son icadı ise, adına “Akıllı Telefonlar” denilen cep telefonları oldu.
İnternet, adına “Sosyal Medya” denilen acımasız bir başka iletişim kanalını yarattı. Önceleri mesajlaşma (chat) ile gençliği esir aldı. Daha sonra, Facebook’un yarattığı Messenger, paralelinde Twitter, WhatsApp, Instagram ve benzeri iletişim platformları anlık kısa sürelerde günümüzün her dakikasında toplumun hemen hemen tamamına yakınını tümüyle etkisine aldı. Gençliğin vazgeçilmeziydi artık. Özel bilgi ve görüntüler ortalıklara saçıldı.
Bunlarla ilgili benzeri birçok analizi daha önceki yazılarımda oldukça ayrıntılı olarak yazdım. Neredeyse kendimi teknoloji karşıtı birisi olarak tanımlayacak hale geldim. Bazen düşünmedim de değil bu konuyu fazla mı abartıyordum ama, etrafımdaki birçok kişiyle bu düşüncelerimi paylaştım, aldığım geri dönüşlerde hiç de yanılmadığımı gördüm. Birçoğu sosyal medyanın şu anki durumundan fazlasıyla rahatsızdı. Sosyal Medya’da var olan haber, bilgi ve görüntü taşıyıcıların iyice kontrolden çıktığına yönelik şikayetler arttı, Sosyal Medya iyice fenomen oldu.
Çoğunluğu ulusal gazeterin sahibi olduğu web sayfalarının Sosyal Medya’ya yansımalarındaki özensizlik iyice bıktırmaya başladı. Bu web sayfalarında yayınların
içerikleri, yayınladıkları haberleri artık hiç güven vermiyordu.
Birçoğu canlı haber taşıyıcısı olmaktan iyice uzaklaştılar. Bunların neredeyse tümüne yakını ulusal günlük basının özensiz hazırlanmış, kopyala yapıştır yöntemiyle üretilmiş birer tekrarları olmanın bir adım ötesine geçemiyorlar. Haberleri takip edemiyorsunuz, haberlerin başı sonu belli değil, kurgu hataları, Türkçe yanlışları, sansasyonel bir başlığın etkisinde, içerik olarak bir bütünlüğü ve anlam yeterliliği olmayan bir yapıdalar. Özellikle internet medyasında haberleri bilgiler ve görüntüler, paragraflar ve hatta cümleler arasına yerleştirdikleri reklam, spot ve bantları internet medyasını takip edenleri iyice bıktırdı.
Özellikle yazılı basının ana medyası olan günlük gazetelerin yıllardır en tutkun takipçileri olan üniversite öğrencileri bu bıkkınlıklarını iyice tepkiye dönüştürerek artık gazete almaktan tümüyle vaçeçmelerine yol açtı. Şimdi artık, 100 gençten en fazla yüzde beşi her gün bir gazete alıyorlar ve okuyorlar.. Gazetelerin en tutkulu takipçileri olan üniversite öğrencliği ve adına “Z” kuşağı dediğimiz gençlik de artık gazete okumuyor. Bunun önemli nedeni, gece gündüz yanlarından ayırmadıkları cep telefonlarıdır. Her şeyi oradan takıp ediyorlar. Film izliyorlar, haberleşiyorlar ve tüm sosyal yaşam bilgilenmelerini oradan sağlıyorlar.
Haberleri cep telefonlarından takip edenler de haberler arasına kontrolsüz yerleştirilen spot ve bant reklamlar nedeniyle oradan takipten de vazgeçmek üzereler. Haberlerin neredeyse her cümlesi arasına abartılı şekilde yerleştirilen reklam spot ve bantları ile haberleri sonuna kadar okuyamamaktan şikayetçiler. Web sitelerindeki son durum bu. Şu anda internette yerleştirilen reklamlarda tam anlamıyla bir dayatma başıbozukluk sürdürülüyor. Hiçbir haberin, değil paragraflarını, kurgusundaki cümlelerini bile tam olarak okuyamadıklarından ve haberin içeriğine tam olarak hakim olamadıklarından şikayetçiler. Bu durum cep telefonlarından takibi daha da zorlaştırıyor.
Web sitelerindeki haberlerin yayınlanmasına, haber diline, Türkçesine ve özellikle de reklamların yerleştirme sürelerine, biraz daha özen gösterilmeli, haberleri okumadaki konsantrasyon bozukluğuna meydan verilmemeli. Tıklama süresini, sayısını ve sayfada daha uzun süreyle kalınmasını sağlamaya yönelik, haber okumayı zorlaştıran, savruk ve sorumsuzca, kısa aralıklı gereksiz, reklam yerleştirilmesinden kaçınılmalı. Asparagas, kaynağı belirsiz, okuru yanıltıcı, gerçek olmayan haberler konusuna dikkat edilmeli. Özellikle spor basını işi iyice çığırından çıkardı..
Son zamanlarda yaratılan bu reklamları yerleştirme savrukluğundaki dayatmanın yarattığı başıbozuklukdan vazgeçilmeli. Okumaya özendirmek ve okutmak için okura biraz saygı lütfen.
Bu yapılan dijital gazetecilik değil.