Hicri yeni yılımız; ülkemize, büyük coğrafyamıza ve insanlığa huzur, barış, esenlik, sağlık ve kardeşlik getirsin.
“Ve ahsene minke lem-tera katt u ayneyye
Ve ecmele minke lem-telidi'n- nisâü
Hulikte müberraen min külli ay bin
Ke-enneke kad-hulikte kemâ- teşâü”
“Şu iki gözüm, asla senden daha güzelini görmemiştir ve hiçbir kadın da senden daha güzel olanını doğurmamıştır. Sen, fizikî ve rûhî her türlü ayıp ve kusurdan münezzeh ve berî olarak sanki istediğin şekilde yaratıldın”. Peygamber Şairi Hassan b. Sabit
Hicri yeni yılımız; ülkemize, büyük coğrafyamıza ve insanlığa huzur, barış, esenlik, sağlık ve kardeşlik getirsin. Hicretin 1444.yılının ilk günlerindeyiz. Umutlarla girilmiş olunan bu yüzyıl karmakarışık savaşların, terörlerin, musibetlerin, depremlerin, sel felaketlerin, hortum ve fırtınaların hüküm sürdüğü yüzyıl olarak tarih kaydını tutuyor.
Irak, Suriye, Libya, Afrika, Türkistan bizlere Afganistan’ı, Bosna’yı ve Çeçenistan’ı unutmamamızı sağlıyor. Yine son yüzyılın Filistin (Mescidi Aksa) davası kalbimizde kanayan yaramızdır. Bir yanımızda Türkistan diğer yanımızda Buhara, Semerkant ve Endülüs bizlere Mekke ve Medine’den haberler veriyor. Lev Tolstoy’un “Savaş ve Barış”ı, Dostoyevski’nin “Suç ve Ceza” yı yazdığı dönemlerde Sovyetler Birliği de böylesi fırtınalarla boğuşuyordu. Kuşkusuz bu dönemlere dair kalem sahipleri de böylesi eserleri yazacaklardır, yazılmalıdır.
Bir yanda Ege kıyılarında sürüp giden boğuşma, adalar problemi diğer yanda sürüp gelen Mavi Akdeniz’in gerdanı Kıbrıs’tan Libya’ya doğru kulaç attığımızda gözlerimizin önündeki berraklık giderek daha da berraklaşarak Trablusgarp soframızın ortasında duruyor. Karadeniz ve Akdeniz Kıbrıs’a uzanan bir yükümlülüğü tıpkı Kırım gibi, Kazan gibi yalnızca rüyalarımız değil aklımızı da, kalbimizi de ilgilendiriyor. Şimdilerde Ukrayna-Rusya savaşının dördüncü ayı devam ederken bir yandan da Kosova Sırbistan birbirine girdi girecek.
Emperyalistlerin tuzakları asla bitmez.
Böylesi bir yoğunluk içerisinde bütün dünyayı alabora eden ekonomik dalgalanmalar fırtınaya dönüşerek toplumların toplu isyanlarına doğru zeminler oluşturuluyor. 2023 seçimlerinin dalga dalga dalgalanacağından işaretler topluyoruz. Aileler, toplum fertleri yaşadıkları ülkenin gidişine, sosyal yapısına, ekonomik hareketliliklerdeki orta yolun sağlanmasına önem verir. Pazarların, marketlerin alabildiğine pervasız gidişlerine devlet erkinin dur demesi icap eder. Aksi takdirde daralan, sıkışan, boğulan halklar meydanlara indiğinde kimselerin gücü yetmez. Sel felaketleri gibi, fırtınalar gibi zararlara neden olur. Buna fırsat vermemek devleti yönetenlerin işidir. Daha önceki dönemlerden yani yetmişli, seksenli yıllarda bu yaşanmışlıkların belleğimizde durduğunu da unutmamak icap ediyor.
Ezcümle Hicret; yer, yurt, mekân, tarz, tavır, üslup, duruş, tutum, hal değişiklikleri yapmak gibi anlamlara gelir. Bir yerden bir yere göç etmek anlamında kullanılmaktadır. Asıl itibariyle Kureyşlilerin baskısına dayanamayan Allah Resulünün bütün inanmış, iman etmiş Sahabe-i Kiram efendilerimizi Medine’yi Münevvere’ ye göndermiş olmasını müteakiben kendisi de göç etmek için hükmü ilahiyi beklediğini ifade etmiş olalım. İnsan evladı yıl boyu yaptıklarını gözden elbette ki geçirmeli ve yeni yıl için daha derli toplu olmaya, disiplinli olmaya, inançlı, imanlı, güven duyan ve güven duyulan insan olmak için kararlar almış olmalıdır. Dosdoğru, adaletli, ahlaklı, dürüst, hakşinas, yardımsever, Allah ve Resul buyruklarına tabi olmuş Kuran ve sünneti hayat ölçüsü kabul etmiş insan olmaya karar vermek demektir hicret.
Enfal suresi 30 ayette şöyle ifade ediliyor: “Hatırla ki, kâfirler seni tutup bağlamaları veya öldürmeleri yahut seni (yurdundan) çıkarmaları için sana tuzak kuruyorlardı. Onlar (sana) tuzak kurarlarken Allah da (onlara) tuzak kuruyordu. Çünkü Allah tuzak kuranların en iyisidir.” Bakınız Tevbe suresi 20. Ayette ise; “İman edip de hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler, rütbe bakımından Allah katında daha üstündürler. Kurtuluşa erenler de işte onlardır.” Nur suresi 22. Ayeti Kerimeye bakınız bizlere neler söylüyor; “İçinizden faziletli ve servet sahibi kimseler akrabaya, yoksullara, Allah yolunda göç edenlere (mallarından) vermeyeceklerine yemin etmesinler; bağışlasınlar; feragat göstersinler. Allah'ın sizi bağışlamasını arzulamaz mısınız? Allah çok bağışlayandır, çok merhametlidir.”
Merhum Mehmet Akif İnan’nın Hicret kitabının “Yiğitler” şiirinden iki beyti paylaşmak isterim;
“Yiğitler yol alsa destana doğru
Şehitler gözümde aynen bayraktır
Gel kurut bu çağın kargaşasını
Seninle beklenen şimdi şafaktır”.
Hicret, yenilenmek, aklanmak, kurtulmak, terk etmek, dönmek, uyanmak anlamlarına da gelir. Hicreti bu anlamıyla da kavramanın önemi büyüktür. Toplum değerleri altüst oluyorsa her birimizin boş vermişliği söz konusudur. Aileler çözülüyorsa, gençler darmadağınıksa, sözün özü kötülüklerden uzaklaşıp, iyiliklere koşmuyorsak, hakkı tercih edip şerden kaçmıyorsak her birimiz suçluyuz demektir. Maide suresi 2.ayet şöyle uyarıyor biz; “Ey iman edenler! Allah’ın işaretlerine, haram aya, boyunları bağsız ve bağlı kurbanlıklara, rablerinin lütuf ve rızasını dileyerek Beytülharâm’a yönelmiş kimselere sakın saygısızlık etmeyin. İhramdan çıkınca avlanabilirsiniz. Mescid-i Har âm’a girmenizi engellediler diye bir topluma karşı duyduğunuz kin, sakın aşırı gitmenize sebep olmasın. İyilik ve takvâhususunda yardımlaşın, günah ve haksızlık yolunda yardımlaşmayın. Allah’tan korkun, çünkü Allah’ın cezası çetindir” buyruluyor.
Hayırda, iyilikte, güzellikte, ibadette, dürüstlükte, adalette, zikirde, fikirde yarışmak icap eder. Her fert kendi yaptıklarına bakmalıdır. Her birey heybesindeki amellerine-eylemlerine- fiillerine baksın. Ben bu yaptıklarımla Rabbimin huzuruna nasıl çıkarım diye düşünmeliyiz. Efendimiz, iki cihan güneşimiz, Hz. Muhammet (as) bu hallerimle, yapıp ettiklerimle beni sever mi, bana sahip çıkar mı, bana ümmetim der mi ona bakmalı. Ömür dediğin ne ki, gözünü açıp kapadın geçti ve gitti. Asıl olanın ebed yurduna hazırlıklı olmamız icap ediyor. Hicretimiz bizlere böylesi bir idraki, kabullenişi, dönüşü, değişimi söylüyor vesselam.