Türkiye'nin yeni sistemini konuşmayı neden şahıslar üzerinden yapmayı bir marifet sanıyorlar?
İmdi…
Abdullah Gül’ün yakın arkadaşı Fehmi Koru geçenlerde tuhaf bir yazı yazmış.
Diyor ki Koru: “Tayyip Erdoğan bugün cumhurbaşkanı olmasaydı, o makamı yeni yetkilerle mücehhez kılma ihtiyacı duyulur muydu?”
Şimdi bu arkadaş dünyadan o kopuk ve Erdoğan alerjisini üzerinde o kadar çok hissediyor ki saçmalama hakkını kullanıyor diyeceğim ama öyle değil.
Durmadan, sinsice Erdoğan aleyhine yazı yazıyor, başkanlık gelirse şöyle olur, başkanlık gelirse böyle olur, durmadan yazıyor, çiziyor.
Ne dediği belli değil, başkanlık sistemi hakkında görüldüğü üzere pek bir bilgisi yok, aslında var da yok.
Abdullah Gül’ün yakın arkadaşını tanıyanlar varsa her şeyden önce şunu anlatsın…
Başkanlık referandumdan geçse bile Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk başkanı 2019 yılında yapılacak seçimlerde belli olacak.
Yani…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da dediği gibi o zamana kadar kim öle kim kala.
Ama bu arkadaş Erdoğan aleyhine yazı yazmayı kafaya koymuş ya o nedenle konuyu saptırmayı tercih ediyor, başkanlık sistemini şahıslar üzerinden tartışmakta bir beis görmüyor.
Hatta durum o kadar ilerlemiş ki şu andaki cumhurbaşkanlığının yetkilerinden de haberdar değil ya da bilerek yapıyor.
Zaten bakıldığında şu anda devleti yöneten kişi Cumhurbaşkanı Erdoğan… Gerek halkın desteğini üzerine alarak, gerekse de anayasadaki devletin başı olma sıfatını kullanarak bu işlevi hakkıyla yerine getiriyor.
Onun için Erdoğan’a başkanlık lazım değil ama Erdoğan siyaseti bırakma kararı aldığında Türkiye’nin koalisyonlar dönemine dönmesi kuvvetle muhtemel.
Bu da 7 Haziran ile 1 Kasım arasında yaşadığımız fetret devrine tekrardan geri dönüşü sağlamakla kalmaz, vesayetler Türkiye’sinin içine batmamıza sebep olur.
Oysa şu an Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın partisi iktidarda, bakanları kendi partisinden…
Dolayısıyla kuvvetler ayrılığı yok, kuvvetler birliği var… Peki şimdi bunların hepsinden birbirini ayıracak bu yeni sistem mi daha iyi yoksa bu erkleri tek elde toplayan bu sistem mi?
Hadi hepsini geçtik diyelim… Hem bu arkadaşın hem de Erdoğan’a düşman olmaya “Karar” vermiş bazı arkadaşların bu Erdoğan nefreti nereden geliyor?
Türkiye’nin yeni sistemini konuşmayı neden şahıslar üzerinden yapmayı bir marifet sanıyorlar?
Bu iyi niyetli bir şey olmasa gerek.
Başka bir arkadaşta çıkmış “yeni sistem bürokratik vesayeti getirecektir” diyor…
Sanki şimdi ki sistem FETÖ gibi bürokratik vesayetleri palazlandırmadı da şimdiki sistemden çok daha demokratik olan yeni sistem mi bürokratik vesayeti getirecek?
Halkın seçtiğinin halka sorumlu olmasından ve bu sorumluluğun anayasal güvence altına alınmasından neden bu kadar korkuyor bu arkadaşlar bilemiyoruz tabi.
Hayatlarını Erdoğan’a borçlu olanların Erdoğan aleyhinde yazılar yazarak memleketi mi yoksa kendi çıkarlarını mı düşündükleri ortada.
O nedenle böyle yazılar yazarak kendilerini açık etmelerinde ben bir problem göremiyorum işin aslı.
Yeter ki açık ve dürüst olsunlar, başkanlığa karşı çıksınlar ama bugüne kadar konforlu koltuklarında saklanarak sinsice yaptıkları gibi değil, açıktan yapsınlar.
Bir de Akif Beki diye bir arkadaş var…
Geçenler de Hürriyet’te o da “Başkanlığa Putin de karşıymış” başlıklı tuhaf bir yazı yazmış, her zaman ki gibi üst aklı aklamaya çalışıyor.
Buradan da yola çıkarak sözüm ona dolaylı olarak başkanlık sistemine durduğu mesafeyi belirtiyor.
Bunu açıktan yapsa gam yemeyeceğim de, arkadan dolanarak yapmak da neyin nesi?
Hem patronuna “şirin” gözükmek adına bunu yapacaksın hem de tutacaksın böyle anlaşılmaz yazılarla ben diyeceğimi diyeyim de vakti zamanı geldim mi “ben demiştim” derim diyeceksin.
Bu da pek ahlaki bir şey olmasa gerek… Sonuçta başkanlık sistemine karşı çıkmayanı asmıyorlar ama kariyerini Erdoğan’a borçlu olanların hangi sebeplerle bunları yaptığı pek anlaşılmıyor.
Zaten Ufuk Coşkun’un deyimiyle “28 Şubat’çı İslamcıların” geldiği hal içler acısı, artık FETÖ’yü unuttular, FETÖ’den “mağdur” olanların peşine düştüler, yakında da “15 Temmuz diye bir şey olmadı” derlerse şaşırmam.
Hadi tüm bunları görmezden gelelim de bazı milletvekillerinin CHP ağzıyla OHAL’i eleştirmesine de mi bir şey demeyelim?
Türkiye dört taraftan kuşatılmış, onlarca terör saldırısı ve bir darbe girişimi atlatmış bu arkadaşların eleştireceği tek şey teröristlerden hızlıca arınmamızı sağlayan OHAL mi oluyor?
Gelgelelim CHP’yi anlıyoruz, HDP’yi anlıyoruz, FETÖ’yü, PKK’yı, diğer terör örgütlerini anlıyoruz, Batı’yı, AB’yi anlıyoruz; onlar başkanlığa karşı, neden karşı olduğu da apaçık belli de bu arkadaşlara ne oluyor onu pek anlamıyoruz.
Tüm bu şer güçlerinin ağzıyla eleştiri yapmak, başkanlığa karşı çıkmak, başkanlık sistemini saptırarak olayı şahıs boyutuna indirmek tam da ülkemize tuzaklar kuran üst aklın işine yaramaz da kimin işine yarar?
Şimdi önümüzde bir soru var…
Sahi neler oluyor, bayram değil seyran değil, durduk yerde, başkanlık arifesi öncesi sizin neden bitiniz kanlandı?
Var mı buna mertçe verecek bir cevabınız?