Son zamanlarda aklıma takılan ve bir formata yerleştirmeye çalıştığım, yaşananların oluşturduğu parçaları bir bütüne döniştürebileceğim yeni bir yaşam biçimine adapte olmaya çalışıyorıum.

Son zamanlarda aklıma takılan ve bir formata yerleştirmeye çalıştığım, yaşananların oluşturduğu parçaları bir bütüne döniştürebileceğim yeni bir yaşam biçimine adapte olmaya çalışıyorıum. Ben buna parçalara bölünmüş çok parçalı etkin yaşam öyküm diyorum.

Yaşamımı başından beri derledim, değerlendirdim ve baktığımda ortaya her parçasında farklı senaryolar oluşturabileceğim çok bölümlü bir yaşamım olduğunu gördüm.

Çok bölümlü ama hala bu bölümleri birleştirebilme ve ortaya bir bütün çıkarabilme uğraşındayım. Ancak o bütünün varlığına adapte olabilmek isteğindeyim ve yılların özlemi bu uğraşımdan vazgeçmek de istemiyorum..

Yaptıklarımı, yaşam sürecimde biçimlendirmeye çalıştıklarımı zaman zaman bir bütüne dönüştürebilmek için çalışmalarım oldu ama, yaşamımızda o kadar bölünmüşlük var ki, hareket planımı nereden başlatacağım konusunda daha henüz karar verebilmiş değilim.

Gördüğüm, bu durumda oldukça zorlandığımı da söylemeliyim. Yaşamın her anını oldukça fazla önemseyen biriyim ve yaşamışsam yaşadıklarımın hepsinin benimle kalması konusunda oldukça kararlıyım. Hiçbir şeyi geride bırakma, geçici heveslerin etkisinde kalarak, unutarak vazgeçmelerim de hiç olmadı.

Bazen bu durumumun analizini yapmaya çalıştığımda, bunlarla igili oluşturduğum notlara ve günlüklere kaydettiklerime baktığımda geride neler bıraktığıma ve bunları bu bölünmüş yaşam öykümün neresine koymam gerektiğine hala karar verebilmiş değilim. Aklımda olan, asla vazgeçemediğim tek şey, elimizde olmadan sürekli değişkenlik gösteren bu yaşam sirkülasyonunda hemen hemen hiç kimsenin netleştiremedği bu ortamda benim ne durumda olduğumdur.

Bu durumu nasıl bir senaryonun bölümleri arasına yerleştirebilirim bilemiyorum ama, bu kadar uğraştan sonra bir orta yolunu bulmam gerektiği fikrinin ne kadar yakınında olduğumdur. Nasıl bir yaşam, biçimi isteğim veya hedefimde olanın ne kadar yakınındayım, neresindeyim ne istediğimdir.

Böylesine bir psikolojide neler yapmayı, hedeflediğimin neresindeyim mutlaka çözüme kavuşturmam gerektiği karmaşasından daha çabuk kurtulmam gerektiğini düşünüyorum. Bu karasızlığımı ortadan kaldırabilirsem daha netleşebilirsem. Bunu tam başarabilirsem bu bölünmüş yaşam biçimimi beklediğimden çok daha iyi bir yere vardırabileceğim.

Eminim ki bu karmaşık durumu yaşayan sadece ben değilim. Bu ortamda benim az da olsa farkım, günü gün edip olabildiğince günü kurtarmak gibi çok basit yollarda gitmeyi hiç tercih etmeyen olmamdır. Yaşadıklarımın hepsi benim için çok önemli sosyal parçalar, bugüne gelebilmemde bana hep yol gösteren olmalarıdır. Bu bölünmüş yaşam biçimimi var olduğum sürece, yaşamımı doğal akışına bırakmayacağım. Karalıyım, mutlaka başaracağım.

Gazete yayına başladığından haftada üç gün sosyal yaşam yaşanmışlıklarından görebildiklerimi yorumlamaya çalıştım. Gün oldu, biyografik yazılar, tanıtımlar, ekonomi, sosyal yaşam, yerel yönetimler, ucundan kenarından siyaset, politika ve güncel yaşam öykülerden örnekler ve benzeri yazılar yazdım ama hiçbir gün içinde olduğum hayali bir senaryonun parçası olmadım. Bu gün bilgisayar başına geçtiğimde bugün bunu deneyeyim, ortaya neler çıkacak göreyim dedim. Bir parça uçuk hayallerin karmaşasına daldım, bazı bölümlerinde yapmak istediklerimin senaryosunu buraya aktarmaya çalıştım.

Baktığımda burada benden oldukça fazla şeylerin olduğunu rahatça görebiliyorum. Ben buyum işte. İnsan bazen kendini böylesine salıverebilmeli diye düşünüyorum.

BİR TUTAM TEBESSÜM

O BİZE BENZEYEN!

Kurt büyümekte olan yavrusuna hayatı öğretiyormuş. Bir tepeye çıkmışlar, aşağıda ovada yayılan koyun sürüsünü göstermiş ve anlatmaya başlamış;

- “Bak yavrum şu gördüklerin koyundur. Etleri çok lezzetliir. Onları yakalamak çok da kolaydır.”

Yavru kurt söze girmiş ve çobanı göstererek onun kim olduğunu ve ne yaptığını sormuş.

Kurt, o çobandan uzak durmasını, elineki değneğin çok can yaktığını sıkı sıkı tembihlemiş.

Bu sırada yavru kurdun dikkatini, sürünün yanında duran köpek çekmiş.

- “Şu bize benzeyen şey var orada, o ne yapıyor?”

Kurt derin bir off çekmiş ve anlatmaya başlamış;

- “Ahh yavrum, bizi asıl perişan eden, işte o bize benzeyip bizden olmayandır!..”