Ben çocukken, ay yaşlandı valla ama hafızası maşallah, derlerdi.
Yahut, ah canım ya artık hafızası zayıflamış, dediğini hatırlamıyor
derlerdi. annelerimiz.
Zaman değişti.
İnsanlar ve yaşadıkları hayatlar çok zor biliyorum.
Ama.
Gençler felaket
Henüz unutmaması gereken yaşlardaki insanlar felaket.
Hafızaları hiçbir şeyi hatırlamıyor.
Sanıyorum beyinler yorgun.
Sanıyorum düşünceler karmakarışık ve yoğun.
Herkesin elinde cep telefonu, sabahtan akşama kadar, gerekli gereksiz
insanlarla devamlı konuşuyorlar.
Konuşmalar, ne kadar gerekli onu da bilmiyorum.
Dağıldı insanlar ve çok nedenleri var.
Sosyal medyada, yaptıkları paylaşımlara yapılan like ve ne yorum geldi
merakı ile gözleri, facebook’ta, instagram’da.
Metroda, otobüslerde, çarşıda pazarda herkesin kulağı telefonda,
herkesin gözü telefonda.
Diğer insanları takip etme, kim ne yapıyor merakı da çabası.
Google’dan insanları, olayları arama merakı, youtube’dan ne kadar
video varsa seyretme merakı inanılmaz.
Anlayacağınız insanların dışarıda ona buna bakmaktan, kendine
dışarıdan bakma zamanları hiç kalmamış.
Çok şikayetçiyim.
Kiminle ne konuşursam, bir dahaki konuşma da o son konuşmamızdaki hiçbir şeyi
hatırlamıyorlar.
Bu kadar ile kalsa iyi.
Onun dediğini sen dedin sanıyor, senin dediğini o dedi sanıyor, kim ne dedi
ne anlattı hatırlamıyor.
Yarın sabah buluşalım diyor, randevusunu unutuyor gelmiyor, hatırlamıyor.
Sabah yürüyelim diyor, kapıda bekliyorsun o daha uyanamamış uyuyor.
Haftaya buluşalım diyor, hafta geliyor dediğini hatırlamıyor.
Evimde kahvaltı hazırlayıp, kahvaltıya gelmeyi unutan arkadaşım var.
Dediğini unutana çok bozuluyorum.
Unutmayın kardeşim.
Dediklerini karıştıranlara çok bozuluyorum.
Karıştırmayın kardeşim.
Dinleyin ve aklınızda tutun ne olur.
Cuma günü Ankara'ya gidiyorum diyorum, çarşamba günü Ankara’da mısın diye
yazıyor.
Yok öyle değil.
Yok böyle değil, demekten çok sıkıldım.
Bu ne hafıza dağınıklığı anlamak çok zor.
Kendinizin farkına varın ve derlenip toparlanın.
Unutmanın, hatırlayamadım, ya da karıştırmanın kuluçkasına yatmayın
lütfen.
Sizi dinleyenlerinde sabrının bir çeşmesi var elbette.
Bir gün derler ki, aman bu konuşulanı hatırlamıyor ve her şeyi
karıştırıyor, boşuna anlatma.
Hafıza da hasar var dememeleri için, daha az insanla konuşun.
Konuştuğunuz insanları seçin.
Konuştuğunuz konuları seçin.
Bakın ne diyeceğim size.
Şu hafızayı sağlam tutun Allah aşkına, unutmaya, hatırlamamaya tamah
etmeyin.
Hatta eğilin kulağınıza söyleyeceğim.
Saklambaç oynarken kaybolan arkadaşımızı aradığımız o masum, o
tertemiz günler çok gerilerde kaldı.
Su bulandı.
Çok kirlendik.
Haberiniz olsun.
Funda'nın
aklındakiler…
... Magazin denilen şey çok garip.
Dünyadaki magazin anlayışı ile, bizdeki magazin anlayışının kafası aynı
değil biliyorum.
Biz magazin yaparken, magazinin bana tuhaf gelen kafası ile asla
yapamadık bunu biliyorum.
Örnek vererek anlayayım.
Televizyon magazin masaları, gazetelerin magazin sayfaları bir
insana, aynı konu üzerinden takıyorlar.
Demet Özdemir.
Marka giyiniyor, çok pahalı giyiniyor haftalardır kadının üstünü başını
konuşuyorlar.
Son dönem, Demet ile ilgili konuşulan tek konu bu.
Üstüne başına milyon liralar harcıyormuş.
En son Uludağ’a gitmiş ve başındaki eşarp 1200 dolar değerindeymiş.
Ve magazinci arkadaşlar bu kadını nerede görürse bu soruları sorarlar.
Çok pahalı giyiniyorsunuz, o kaç lira, bu kaç lira.
Çok tatlı, çok terbiyeli bir kadın.
Gülümseyerek, sabırla hiç sinirlenmeden cevap veriyor.
Yahu.
Bu kadınlar çok para kazanıyor, bölüm başı aldıkları paraları biliyorsunuz.
1200 dolar nedir ki, dişinin kovuğuna gitmez.
Boş işler yani.
Funda'nın
aklındakiler…
... 08 Mart Kadınlar Günü.
Ticari, para kazanan ne kadar şirket varsa kadınlar üzerinden reklam
çekmişler.
Bana hiç geçmiyor, bakmadım bile önce onu söyleyeyim.
Alın terinden gayrisine tamah etmeyen emekçi kadınların gününü kutlarım.
Ve,
Sadece iyi kalpli, merhametli kadınların gününü kutlarım.
Neden mi?
Ah çakal kadınların arasında, doğru kalabilmek, onlardan kendini korumak da
emek istiyor da ondan.